بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أُوْلَٰٓئِكَ عَلَىٰ هُدًى مِّن رَّبِّهِمْۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ ﴿٥

İşte bunlar Rab’lerinden bir hidayet üzeredir ve işte bunlardır o felâh bulanlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشْتَرِى لَهْوَ ٱلْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًاۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ ﴿٦

Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, Allah yolundan bilmiyerek sapıtmak ve onu eğlence yerine tutmak için lâf eğlencesi satın alır, işte bunlara mühîn bir azâb vardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا وَلَّىٰ مُسْتَكْبِرًا كَأَن لَّمْ يَسْمَعْهَا كَأَنَّ فِىٓ أُذُنَيْهِ وَقْرًاۖ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿٧

Karşısında âyetlerimiz okunduğu vakit de kibirlenerek ensesini döner, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış, sen de onu elîm bir azâb ile müjdele.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ جَنَّٰتُ ٱلنَّعِيمِ ﴿٨

Fakat iman edip de iyi işler yapanlar, şüphesiz ki onlara naîm cennetleri var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

خَٰلِدِينَ فِيهَاۖ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقًّاۚ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ ﴿٩

İçlerinde muhalled olmak üzere onlar, hakkâ Allah’ın vaadi bu, ve Aziz odur Hakim O.

— Elmalılı Hamdi Yazır

خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَاۖ وَأَلْقَىٰ فِى ٱلْأَرْضِ رَوَٰسِىَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍۚ وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ﴿١٠

Gökleri direksiz yarattı onları görüyorsunuz arz’a da sizi çalkalar diye ağır baskılar bıraktı ve onda her bir hayvandan öretti, hem gökten bir su indirdik de her hoş çeşitten yetiştirdik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

هَٰذَا خَلْقُ ٱللَّهِ فَأَرُونِى مَاذَا خَلَقَ ٱلَّذِينَ مِن دُونِهِۦۚ بَلِ ٱلظَّٰلِمُونَ فِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ﴿١١

İşte bu Allah’ın yarattığı, haydi gösterin bana ondan berikiler ne yaratmış? Fakat o zalimler apaçık dalâl içindeler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا لُقْمَٰنَ ٱلْحِكْمَةَ أَنِ ٱشْكُرْ لِلَّهِۚ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ حَمِيدٌ ﴿١٢

Şanım Hakk’ı için Lokman’a hikmet verdik ki şükret Allah’a, diye, ve her kim şükrederse kendi lehine eder, her kim de nankörlük ederse her halde Allah ganiydir, hamîddir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذْ قَالَ لُقْمَٰنُ لِٱبْنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَىَّ لَا تُشْرِكْ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ ﴿١٣

Hani Lokman da oğluna demişti: ona vaazediyordu: yavrum, Allah’a şirk koşma, çünkü şirk çok büyük bir zulümdür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَوَصَّيْنَا ٱلْإِنسَٰنَ بِوَٰلِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُۥ وَهْنًا عَلَىٰ وَهْنٍ وَفِصَٰلُهُۥ فِى عَامَيْنِ أَنِ ٱشْكُرْ لِى وَلِوَٰلِدَيْكَ إِلَىَّ ٱلْمَصِيرُ ﴿١٤

Gerçi insana ebeveynini de tavsiye ettik - anası onu zaaf, zaaf üstüne taşıdı, süt kesimi de iki sene içinde şükret diye bana ve anana babana, ki banadır geliş.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِن جَٰهَدَاكَ عَلَىٰٓ أَن تُشْرِكَ بِى مَا لَيْسَ لَكَ بِهِۦ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَاۖ وَصَاحِبْهُمَا فِى ٱلدُّنْيَا مَعْرُوفًاۖ وَٱتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَىَّۚ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿١٥

Bununla beraber o ikisi de sana sence hakkında bir ilim olmayan hiçi bana şerik koşturmağa uğraşırlarsa o vakit onlara itaat etme ve kendilerine dünyada maruf surette musahabet eyle de bana yüz tutanın yolunu tut, sonra dönüp bana geleceksiniz de ben size yaptıklarınızı haber vereceğim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR