بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلْءَاخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ ﴿٤

Ki namazı kılarlar ve zekâtı verirler, Âhiret’e de onlar yakîn edinirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; namaz kılarlar, zekat verirler ve onlar ahirete de yakınen inanırlar.

— İbni Kesir

Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.

— Diyanet İşleri

(O ihsan erbabı) ki onlar dosdoğru namazı kılanlar, zekâtı verenlerdir. Onlar âhirete yakıyn (ya'ni katî insan) haasıl edenlerin de ta kendileridir.

— Hasan Basri Çantay

İşte onlar ki, namaz kılarlar, zekât verirler, ahirete de kesin olarak inanırlar.

— Seyyid Kutub

AYARLAR