بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوْ كَانَ ٱلشَّيْطَٰنُ يَدْعُوهُمْ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ ﴿٢١

Ve Allah’ın indirdiğine tabi olun denildiği vakit kendilerine "hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa onun ardınca gideriz" diyorlar, ya şeytan onları Saîr azâbına davet ediyor idise de mi?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ ٱسْتَمْسَكَ بِٱلْعُرْوَةِ ٱلْوُثْقَىٰۗ وَإِلَى ٱللَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلْأُمُورِ ﴿٢٢

Halbuki her kim özü muhsin olarak yüzünü tertemiz Allah’a tutarsa o hakikaten en sağlam kulpa yapışmıştır, öyle ya bütün işlerin akıbeti Allah’a dayanır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَن كَفَرَ فَلَا يَحْزُنكَ كُفْرُهُۥٓۚ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ ﴿٢٣

Kim de küfrederse artık onun küfrü seni mahzun etmesin, onlar dönüp bize gelecekler o vakit biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz, her halde Allah, bütün sînelerin künhünü bilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

نُمَتِّعُهُمْ قَلِيلًا ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٍ ﴿٢٤

Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini galîz bir azâba muztarr kılarız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۚ قُلِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٢٥

Celâlim Hakk’ı için sorsan onlara: o gökleri ve yeri kim yarattı? Her halde elbet Allah diyecekler, "Allah'a hamd olsun." de, fakat pek çokları bilmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْغَنِىُّ ٱلْحَمِيدُ ﴿٢٦

Gökler’de ve yerde ne varsa Allah’ın’dır, hakikat Allah, öyle ganî öyle Hamîddir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَوْ أَنَّمَا فِى ٱلْأَرْضِ مِن شَجَرَةٍ أَقْلَٰمٌ وَٱلْبَحْرُ يَمُدُّهُۥ مِنۢ بَعْدِهِۦ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَّا نَفِدَتْ كَلِمَٰتُ ٱللَّهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٧

Eğer yerdeki ağaçlar hep kalem olsa deniz de mürekkeb, arkasından yedi deniz, Allah’ın kelimatı tükenmez, hakikat Allah, Aziz hakîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

مَّا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ إِلَّا كَنَفْسٍ وَٰحِدَةٍۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌۢ بَصِيرٌ ﴿٢٨

Sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak tek bir nefis gibidir. Hakikat Allah, semîdir basîdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِىٓ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى وَأَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ ﴿٢٩

Görmedin mi? Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor ve şems-ü kameri teshir etmiş hepsi müsemmâ bir ecele doğru cereyan ediyor ve filvaki Allah, bütün yaptıklarınıza habîrdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ ٱلْبَٰطِلُ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْعَلِىُّ ٱلْكَبِيرُ ﴿٣٠

Bu şundan: çünkü Allah hakikat hak o, ondan başka çağırdıklarınız hep bâtıl ve hakikat Allah, yegâne yüksek büyük O.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱلْفُلْكَ تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِنِعْمَتِ ٱللَّهِ لِيُرِيَكُم مِّنْ ءَايَٰتِهِۦٓۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ ﴿٣١

Baksana size âyetlerinden göstermek için nimetiyle gemilerin denizde akışına! Şüphe yok ki bunda pek sabırlı ve çok şükürlü olanlar için bir çok âyetler vardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR