بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى ٱلْأَرْضِ مَرَحًاۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ ﴿١٨

Hem nâsa avurdunu şişirme ve yeryüzünde çalımla yürüme, çünkü Allah, öğüngen kurulganın hiç birini sevmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İnsanları küçümseyip yüz çevirme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Allah kendini beğenip böbürleneni şüphesiz ki hiç sevmez.

— İbni Kesir

“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”

— Diyanet İşleri

«İnsanlardan (kibirlenib) yüzünü çevirme. Yer (yüzün) de şımarık yürüme. Zîrâ Allah her kibir taslayanı, kendini beğenib öğüneni sevmez».

— Hasan Basri Çantay

İnsanları küçümseyip yüz çevirme! Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Allah, kendini beğenmiş övünen kimseyi sevmez.

— Seyyid Kutub

وَٱقْصِدْ فِى مَشْيِكَ وَٱغْضُضْ مِن صَوْتِكَۚ إِنَّ أَنكَرَ ٱلْأَصْوَٰتِ لَصَوْتُ ٱلْحَمِيرِ ﴿١٩

Gidişinde mutedil ol, sesini pesden al, çünkü seslerin en beti her halde eşekler sesidir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yürüyüşünde tabii ol, sesini kıs. Şüphesiz ki seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.

— İbni Kesir

“Yürüyüşünde tabiî ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir!”

— Diyanet İşleri

«Yürüyüşünde mu'tedil ol. Sesini alçalt. Seslerin en çirkini, hakıykat, eşeklerin anırışıdır»!

— Hasan Basri Çantay

Yürüyüşünde tabii ol (ölçülü hareket et) sesini de kıs. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ تَرَوْاْ أَنَّ ٱللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُۥ ظَٰهِرَةً وَبَاطِنَةًۗ وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِى ٱللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَٰبٍ مُّنِيرٍ ﴿٢٠

Görmediniz mi? Allah’ı zülcelâl sizin için göklerdekini ve yerdekini müsahhar kılmış, üzerinize zâhiren ve bâtınen nimetlerini ifaza buyurmakta, bununla beraber nâs içinde kimisi de var ki ne bir ilme, ne bir mürşide ne de tenvir eder bir kitaba istinad etmeksizin Allah hakkında mücadele ediyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görmez misiniz ki; Allah, göklerde olanları da, yerde olanları da size müsahhar kılmıştır. Gizli ve açık olarak nimetlerini size bolca vermiştir. İnsanlar arasında hiç bir bilgisi olmadan, hiç bir rehberi ve aydınlatıcı kitabı yokken Allah hakkında tartışanlar vardır.

— İbni Kesir

Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.

— Diyanet İşleri

Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini Allahın, muhakkak sizin için müsahhar kıldığını, açık ve gizli bir çok ni'metlerini sizin üzerinizde bol bol tamamladığını görmediniz mi? İnsanlar içinde — hiçbir ilmi, hiçbir rehberi ve tenvir edici hiçbir kitabı yokken — haalâ Allah hakkında mücâdele eden kimseler vardır.

— Hasan Basri Çantay

Allah, göklerde ve yerde bulunanları emrinize açık ve gizli olarak nimetlerini bol bol verdiğini görmediniz mi? Yine de insanlardan bazıları ne bilgisi ne yol göstereni ne de aydınlatıcı bir Kitab'ı olmadan Allah hakkında tartışır.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوْ كَانَ ٱلشَّيْطَٰنُ يَدْعُوهُمْ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ ﴿٢١

Ve Allah’ın indirdiğine tabi olun denildiği vakit kendilerine "hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa onun ardınca gideriz" diyorlar, ya şeytan onları Saîr azâbına davet ediyor idise de mi?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara: Allah'ın indirdiklerine uyun, denilince: Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız, derler. Ya şeytan, onları yalımlı azaba çağırıyor idiyse?

— İbni Kesir

Kendilerine, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman, “Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?

— Diyanet İşleri

Onlara: «Allahın indirdiğine tâbi' olun» denildiği zaman «Hayır, dediler, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeylere uyarız». Ya şeytan onları yalınlı (cehennem) azâb (ın) a çağırıyor idiyse?

— Hasan Basri Çantay

Onlara; «Allah'ın indirdiğine uyun!» dense; «Hayır biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız» derler. Şeytan babalarınızı alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?

— Seyyid Kutub

وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ ٱسْتَمْسَكَ بِٱلْعُرْوَةِ ٱلْوُثْقَىٰۗ وَإِلَى ٱللَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلْأُمُورِ ﴿٢٢

Halbuki her kim özü muhsin olarak yüzünü tertemiz Allah’a tutarsa o hakikaten en sağlam kulpa yapışmıştır, öyle ya bütün işlerin akıbeti Allah’a dayanır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim, ihsan ederek kendini Allah'a teslim ederse; muhakkak ki o, en sağlam kulpa sarılmıştır. Ve işlerin akıbeti Allah'a aittir.

— İbni Kesir

Kim iyilik yaparak kendini Allah’a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. İşlerin sonu ancak Allah’a varır.

— Diyanet İşleri

Kim nefsini (bilkülliyye) Allaha, Onu görür gibi, teslîm ederse muhakkak ki o, en sağlam kulpa yapışmış olur. (Bütün) işlerin sonu ancak Allaha (dayanır).

— Hasan Basri Çantay

Kim güzel davranarak kendini Allah'a teslim ederse, o en sağlam kulpa yapışmıştır. Sonunda bütün işler Allah'a döner.

— Seyyid Kutub

وَمَن كَفَرَ فَلَا يَحْزُنكَ كُفْرُهُۥٓۚ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ ﴿٢٣

Kim de küfrederse artık onun küfrü seni mahzun etmesin, onlar dönüp bize gelecekler o vakit biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz, her halde Allah, bütün sînelerin künhünü bilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim de küfrederse; onun küfrü, seni üzmesin. Onların dönüşü Bize'dir. O zaman yaptıklarını onlara bildiririz. Şüphesiz ki Allah; göğüslerin özünü gerçekten bilendir.

— İbni Kesir

Kim inkâr ederse, onun inkârı seni üzmesin. Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. Allah, göğüslerin içindekini (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

Kim küfrederse (Habîbim) onun küfrü sana hüzün vermesin. Onların dönüşü ancak bizedir. Biz de (o zaman) onların neler yapdıklarını haber veririz. Şübhe yok ki Allah sinelerde gizli olan şeyleri bile hakkıyle bilendir.

— Hasan Basri Çantay

Kim de inkâr ederse onun inkârı seni üzmesin; onların dönüşü bizedir. O zaman yaptıklarını kendilerine haber veririz. Allah kalplerde olanı şüphesiz bilir.

— Seyyid Kutub

نُمَتِّعُهُمْ قَلِيلًا ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٍ ﴿٢٤

Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini galîz bir azâba muztarr kılarız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onları az bir süre geçindirir, sonra da katı bir azaba sürükleriz.

— İbni Kesir

Biz, onları (dünyada) biraz yararlandırırız. Sonra da onları ağır bir azaba sürükleriz.

— Diyanet İşleri

Biz onları (dünyâda) biraz geçindirib sonra kendilerini ağır bir azaba (katlanmıya) mecbur edeceğiz.

— Hasan Basri Çantay

Onlara biraz geçim sağlar, sonra ağır bir azaba sürükleriz.

— Seyyid Kutub

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۚ قُلِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٢٥

Celâlim Hakk’ı için sorsan onlara: o gökleri ve yeri kim yarattı? Her halde elbet Allah diyecekler, "Allah'a hamd olsun." de, fakat pek çokları bilmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; muhakkak: Allah, derler. De ki: Hamd Allah'a mahsustur. Hayır onların çoğu bilmezler.

— İbni Kesir

Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka “Allah” derler. De ki: “Hamd, Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu bilmezler.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki onlara gökleri ve yeri kimin yaratdığını sorarsan muhakkak: «Allah» derler. Sen de «Elhamdülillah (= Hamd olsun Allaha)» de. Hayır, onların çoğu bilmezler.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun ki onlara; «Gökleri ve yeri kim yarattı» diye sorsan «Allah» derler. Hamd Allah'a mahsustur. Hayır onların çoğu bilmiyor.

— Seyyid Kutub

لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْغَنِىُّ ٱلْحَمِيدُ ﴿٢٦

Gökler’de ve yerde ne varsa Allah’ın’dır, hakikat Allah, öyle ganî öyle Hamîddir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Muhakkak ki Allah'tır O, Gani ve Hamid.

— İbni Kesir

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah, her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye lâyık olandır.

— Diyanet İşleri

Göklerde ve yerde ne varsa Allahındır. Şübhe yok ki Allah, O, ganîdir (müstağnidir), her hamde lâyıkdır.

— Hasan Basri Çantay

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Şüphesiz Allah müstağnidir, övülmeye lâyık olandır.

— Seyyid Kutub

وَلَوْ أَنَّمَا فِى ٱلْأَرْضِ مِن شَجَرَةٍ أَقْلَٰمٌ وَٱلْبَحْرُ يَمُدُّهُۥ مِنۢ بَعْدِهِۦ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَّا نَفِدَتْ كَلِمَٰتُ ٱللَّهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٧

Eğer yerdeki ağaçlar hep kalem olsa deniz de mürekkeb, arkasından yedi deniz, Allah’ın kelimatı tükenmez, hakikat Allah, Aziz hakîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer yeryüzündeki ağaçların hepsi kalem olsa, deniz de, arkasından yedi deniz daha kendisine yardım ederek mürekkep olsa, yine de Allah'ın kelimeleri tükenmez. Muhakkak ki Allah; Aziz'dir, Hakim'dir.

— İbni Kesir

Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

— Diyanet İşleri

Eğer yer (yüzün) deki (herbir) ağaç kalemler olsa, deniz de, arkasından yedi deniz daha kendisinden yardım ederek (mürekkeb) olsa yine Allahın kelimeleri tükenmez. Şübhesiz ki Allah yegâne gaalibdir, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir.

— Hasan Basri Çantay

Yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsa, denizlerde mürekkep olsa ve yedi deniz daha eklense, yine Allah'ın sözleri yazmakla tükenmez. Doğrusu Allah güçlüdür, hakimdir.

— Seyyid Kutub

مَّا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ إِلَّا كَنَفْسٍ وَٰحِدَةٍۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌۢ بَصِيرٌ ﴿٢٨

Sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak tek bir nefis gibidir. Hakikat Allah, semîdir basîdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin yaratılmanız da, yeniden diriltilmeniz de bir tek kişininki gibidir. Şüphesiz ki ALLAH; sEMİ'DİR, bASİR'DİR.

— İbni Kesir

(Ey insanlar!) Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz, ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.

— Diyanet İşleri

Sizin (topunuzun) yaratılmanız da, tekrar diriltilmeniz de bir tek kişi (yi yaratmak ve diriltmek) gibidir. Hakıykat Allah herşey'i işiden, kemâliyle görendir.

— Hasan Basri Çantay

Ey insanlar! Sizin yaratılmanız ve tekrar dirilmeniz tek bir kişinin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Şüphesiz Allah, işitendir. görendir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR