بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ سِيرُواْ فِى ٱلْأَرْضِ فَٱنظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلُۚ كَانَ أَكْثَرُهُم مُّشْرِكِينَ ﴿٤٢

De ki arzda bir gezin de bakın: bundan evvelkilerin akibeti nasıl olmuş? Onların ekserisi müşrik idiler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da daha önce geçenlerin akıbetinin nasıl olduğunu görün. Onların çoğu müşrik idiler.

— İbni Kesir

De ki: “Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın.” Onların çoğu Allah’a ortak koşan kimselerdi.

— Diyanet İşleri

De ki: «Arzda gezib dolaşın da daha evvel (geçen) lerin aakıbeti nice oldu, görün. Onların çoğu müşriklerdi.

— Hasan Basri Çantay

De ki; «Yeryüzünde dolaşın da daha öncekilerden ortak koşanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.»

— Seyyid Kutub

فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ ٱلْقَيِّمِ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ يَوْمٌ لَّا مَرَدَّ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۖ يَوْمَئِذٍ يَصَّدَّعُونَ ﴿٤٣

De de yüzünü o doğru ve sâbit dine tut, Allah’dan reddine hiç çare olmayan bir gün gelmezden evvel ki o gün hep ayırd olurlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Reddine asla imkan bulunmayan, Allah'ın o günü gelmezden önce, yüzünü dosdoğru dine çevir. Ki o gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır.

— İbni Kesir

Allah tarafından, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru dine çevir. O gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır.

— Diyanet İşleri

Allahın reddine asla imkân bulunmayan o günü gelmezden evvel, ki o gün (bütün insanlar) bölük bölük ayrılacaklardır, yüzünü haydi o dosdoğru dîne çevir.

— Hasan Basri Çantay

Allah katından dönüşü olmayan bir gün gelmeden önce yönünü dosdoğru dine çevir! O gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır.

— Seyyid Kutub

مَن كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُۥۖ وَمَنْ عَمِلَ صَٰلِحًا فَلِأَنفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ ﴿٤٤

Her kim küfrederse küfrü kendi aleyhinedir, her kim de salâh ile çalışırsa sırf kendileri için döşemiş olurlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim, küfrederse; küfrü kendi aleyhinedir. Kim de salih amel işlerse; kendisi için rahat bir yer hazırlamış olur.

— İbni Kesir

Kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhinedir. Kimler de salih amel işlerse, ancak kendileri için (cennette yer) hazırlarlar.

— Diyanet İşleri

Kim küfrederse küfrü kendi aleyhinedir. Kim de iyi bir amel (ve hareket) de bulunursa (cennetdeki konaklarını) kendileri için hazırlamış olurlar.

— Hasan Basri Çantay

Kim inkâr ederse inkârı kendi aleyhine olur. Yararlı bir iş yapanlar da cennette kendileri için yer hazırlamaktadırlar.

— Seyyid Kutub

لِيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ مِن فَضْلِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلْكَٰفِرِينَ ﴿٤٥

Çünkü iman edip de salih işler yapanlara fazlından mükâfat verecek, çünkü o kâfirleri sevmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki, iman edip salih ameller işleyenleri Allah'ın fazlından mükafatlandırılması içindir bu. Muhakkak ki O; kafirleri sevmez.

— İbni Kesir

Bu hazırlığı Allah’ın; iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükâfatlandırması için yaparlar. Şüphesiz O, inkâr edenleri sevmez.

— Diyanet İşleri

Bunun hikmeti de îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) de bulunanları (Allahın) fazl (ı ilâhîsi) nden mükâfatlandırmasıdır. Çünkü O, kâfirleri hakıykaten sevmez.

— Hasan Basri Çantay

Çünkü Allah inanıp yararlı iş işleyenlere lütfundan karşılık verecektir. Doğrusu O, inkârcıları sevmez.

— Seyyid Kutub

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦٓ أَن يُرْسِلَ ٱلرِّيَاحَ مُبَشِّرَٰتٍ وَلِيُذِيقَكُم مِّن رَّحْمَتِهِۦ وَلِتَجْرِىَ ٱلْفُلْكُ بِأَمْرِهِۦ وَلِتَبْتَغُواْ مِن فَضْلِهِۦ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٤٦

Ve onun âyetlerindendir müjdeciler halinde rüzgârlar göndermesi ki hem rahmetinden size tatırmak için, hem emriyle gemiler akmak için, hem arayıb fazlından kazanmanız için, hem gerek ki şükredesiniz diye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, rahmetinden size tattırması emri ile gemilerin yüzmesi ve lutfundan rızık istemeniz O'nun ayetlerindendir. Belki şükredersiniz.

— İbni Kesir

Rüzgârları, yağmurun müjdecileri olarak göndermesi, Allah’ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir. O, bunu, size rahmetinden tattırmak, emriyle gemilerin yol alması, O’nun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için yapar.

— Diyanet İşleri

(Allahın) — rahmetinden size tatdırması, emriyle gemilerin akması, fazlından (nasıyb) aramanız ve şükretmeniz için — rüzgârları müjdeciler olarak göndermesi Onun âyetlerindendir.

— Hasan Basri Çantay

Rüzgârları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetini tattırması, buyruğu ile gemilerin yürümesi, lütfundan rızık istemeniz O'nun varlığının delillerindendir. Belki şükredersiniz.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَآءُوهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَٱنتَقَمْنَا مِنَ ٱلَّذِينَ أَجْرَمُواْۖ وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ ٱلْمُؤْمِنِينَ ﴿٤٧

Celâlim Hakk’ı için senden evvel bir çok Resuller’i kavmlerine gönderdik de onlara beyyinelerle vardılar, onun üzerine cürm işleyenlerden intikam aldık, mü'minlere ise nusrat uhdemizde bir hakk oldu.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; senden önce Biz, nice peygamberleri kendi kavimlerine göndermişizdir de onlara açık deliller getirmişlerdir. Ama Biz, suç işleyenlerden öç aldık. Çünkü mü'minlere yardım etmek üstümüze bir haktır.

— İbni Kesir

Andolsun, senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik. Peygamberler onlara apaçık mucizeler getirdiler. Biz de suç işleyenlerden intikam aldık. Mü’minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki biz senden evvel kendi kavmlerine (nice) peygamberler göndermişizdir de onlara açık açık bürhanlar getirmişlerdir. Fakat (îman etmedikleri için) biz o günâh işleyenlerden intikaam almışızdır. Mü'minlere yardım etmek ise üstümüzde bir hakdır.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun ki, biz senden önce de elçileri kavimlerine gönderdik, onlar belgeler getirdiler; dinleyip suç işleyenlerden öç aldık, zira inananlara yardım etmek bize hak olmuştur.

— Seyyid Kutub

ٱللَّهُ ٱلَّذِى يُرْسِلُ ٱلرِّيَٰحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُۥ فِى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ يَشَآءُ وَيَجْعَلُهُۥ كِسَفًا فَتَرَى ٱلْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَٰلِهِۦۖ فَإِذَآ أَصَابَ بِهِۦ مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦٓ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ ﴿٤٨

Allah odur ki rüzgârları gönderir de bir bulut savururlar, derken onu Semâ’da nasıl dilerse öyle serer, parça parça da eder, derken yağmuru görürsün aralarından çıkar, derken onu kullarından kimlere diliyorsa döküverdimi derhal yüzleri gülüverir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, O'dur ki; rüzgarları gönderip bulutları yürütür ve onları dilediği gibi gökte yayar ve kısım kısım yığar. Nihayet sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla onlar hemen seviniverirler.

— İbni Kesir

Allah, rüzgârları gönderendir. Onlar da bulutları harekete geçirir. Allah, onları dilediği gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoğunlaştırır. Nihayet yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Onu kullarından dilediklerine uğrattığı zaman bir de bakarsın sevinirler.

— Diyanet İşleri

Allah Odur ki rüzgârları gönderir de onlar bir bulut kaldırırlar), derken (Allah) bunu gökde nasıl dilerse öylece serer. Onu parça parça da eder. Nihayet görürsün ki aralarından yağmur çıkıb durmakdadır. Artık onu kullarından kimi dilerse onlara nasıyb eder de onlar da hemen sevinirler.

— Hasan Basri Çantay

Rüzgârları gönderip, bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve kısım kısım yığan Allah'dır. Sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Derken onu kullarından dilediğine verince hemen sevinirler.

— Seyyid Kutub

وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلِ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْهِم مِّن قَبْلِهِۦ لَمُبْلِسِينَ ﴿٤٩

Önce o kendilerine indirilmezden evvel ümidi kesmiş ye'se düşmüş iseler de.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden kesin olarak ümitlerini kesmişlerdi.

— İbni Kesir

Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı.

— Diyanet İşleri

Halbuki onlar bundan evvel üzerlerine (Allahın yağmur) indireceğinden kat'iyyen ümîdlerini kesmişlerdi.

— Hasan Basri Çantay

Oysa onlar, daha önce üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.

— Seyyid Kutub

فَٱنظُرْ إِلَىٰٓ ءَاثَٰرِ رَحْمَتِ ٱللَّهِ كَيْفَ يُحْىِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَآۚ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمُحْىِ ٱلْمَوْتَىٰۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ ﴿٥٠

Şimdi bak Allah’ın rahmeti asârına, arzı ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphe yok ki o her halde ölülerin diriltir, daha da her şeye kadirdir O.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir baksana. Toprağı öldükten sonra nasıl diriltiyor? İşte O; bütün ölüleri de muhakkak diriltecek. O; her şeye kadirdir.

— İbni Kesir

Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

— Diyanet İşleri

Şimdi bak Allahın rahmet eserlerine: Arzı, ölümünün ardından, nasıl diriltiyor. Şübhe yok ki O, ölüleri de herhalde (tekrar) dirilticidir. O, her şey'e hakkıyle kaadirdir.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir bak. Nasıl yeri ölümden sonra diriltiyor? Şüphe yok ki, o ölüleri diriltir. O her şeye kadirdir.

— Seyyid Kutub

وَلَئِنْ أَرْسَلْنَا رِيحًا فَرَأَوْهُ مُصْفَرًّا لَّظَلُّواْ مِنۢ بَعْدِهِۦ يَكْفُرُونَ ﴿٥١

Celâlim Hakk’ı için bir rüzgâr göndersek de onu - o eseri - sararmış görseler mutlak onun arkasından küfrana başlarlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; bir rüzgar gönderir de yeşillikleri sarartırsak; bunu görünce hemen nankörlüğe başlarlar.

— İbni Kesir

Andolsun, eğer (ekinlerine zararlı) bir rüzgâr göndersek de o ekini sararmış görseler, ardından mutlaka nankörlük etmeye başlarlar.

— Diyanet İşleri

Andolsun, biz bir rüzgâr gönderir de Onu (n eserini) sararmış görürlerse ardından muhakkak ki küfraana başlarlar.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun bir rüzgâr göndersek te ekini sararmış görseler, hemen nankörlüğe başlarlar.

— Seyyid Kutub

فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ ٱلْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوْاْ مُدْبِرِينَ ﴿٥٢

Çünkü sen ölülere işittiremezsin, o daveti sağırlara da işittiremezsin, arkalarını dünmüş giderlerken.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun için sen; ölüye katiyyen işittiremezsin. Dönüp giden sağırlara da daveti duyuramazsın.

— İbni Kesir

Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin.

— Diyanet İşleri

Bunun için sen — arkalarına dönüb giderlerken — o da'veti ölülere de duyuramazsın, sağırlara da işitdiremezsin.

— Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! Sen ölülere işittiremezsin; arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrını işittiremezsin.

— Seyyid Kutub

AYARLAR