بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَمَاتُواْ وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَن يُقْبَلَ مِنْ أَحَدِهِم مِّلْءُ ٱلْأَرْضِ ذَهَبًا وَلَوِ ٱفْتَدَىٰ بِهِۦٓۗ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ وَمَا لَهُم مِّن نَّٰصِرِينَ ٩١

Hakıykat, küfredenler ve kendileri kâfir olarak ölenler (yok mu?) onlardan hiç birinin (bilfarz) yer yüzünü dolduracak mıkdardaki altını dahi — onu feda etse — kat'iyyen makbul olmaz. İşte onlar! Pek acıklı bir azâb onların (hakkı) dır. Kendilerinin hiç bir yardımcıları da yokdur.

– Hasan Basri Çantay

لَن تَنَالُواْ ٱلْبِرَّ حَتَّىٰ تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَۚ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَىْءٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ ٩٢

Siz, sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar asla iyiliğe ermiş (birr-ü taat etmiş) olmazsınız. Her ne infak ederseniz sübhesiz Allah onu bilicidir.

– Hasan Basri Çantay

كُلُّ ٱلطَّعَامِ كَانَ حِلًّا لِّبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسْرَٰٓءِيلُ عَلَىٰ نَفْسِهِۦ مِن قَبْلِ أَن تُنَزَّلَ ٱلتَّوْرَىٰةُۗ قُلْ فَأْتُواْ بِٱلتَّوْرَىٰةِ فَٱتْلُوهَآ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ ٩٣

Tevrat indirilmezden evvel — Ya'kubun kendisine haram kıldığı şeylerden başka — yiyeceğin her türlüsü İsrail oğulları için helâl idi. De ki: «Eğer doğrucular iseniz Tevratı getirin de onu okuyun».

– Hasan Basri Çantay

فَمَنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ٩٤

Artık kim bundan (ya'ni Tevratı getirib okudukdan) sonra Allaha karşı yalan uydurursa işte onlar zaalimlerin ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

قُلْ صَدَقَ ٱللَّهُۗ فَٱتَّبِعُواْ مِلَّةَ إِبْرَٰهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ ٱلْمُشْرِكِينَ ٩٥

De ki: «Allah, (sözün) doğru (sunu) söylemişdir. Onun için Allahı birleyici olarak İbrâhîmin dînine uyun. O, müşriklerden değildi».

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِى بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِّلْعَٰلَمِينَ ٩٦

Şübhesiz âlemler için, çok feyizli ve ayn-ı hidâyet olmak üzere, konulan ilk ev (ma'bed) elbette Mekkede olandır.

– Hasan Basri Çantay

فِيهِ ءَايَٰتٌۢ بَيِّنَٰتٌ مَّقَامُ إِبْرَٰهِيمَۖ وَمَن دَخَلَهُۥ كَانَ ءَامِنًاۗ وَلِلَّهِ عَلَى ٱلنَّاسِ حِجُّ ٱلْبَيْتِ مَنِ ٱسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًاۚ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ عَنِ ٱلْعَٰلَمِينَ ٩٧

Orada apaçık alâmetler, İbrâhîmin makaamı vardır. Kim oraya girerse (taarruzdan) emîn olur. Ona bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hacc (ve ziyaret) etmesi Allahın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse şübhesiz ki Allah âlemlerden ganî (müstağni) dir.

– Hasan Basri Çantay

قُلْ يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَٱللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا تَعْمَلُونَ ٩٨

De ki: «Ey kitaplılar, Allah ne yaparsanız hepsine hakkıyle şâhid iken niçin Allahın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?»

– Hasan Basri Çantay

قُلْ يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لِمَ تَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ مَنْ ءَامَنَ تَبْغُونَهَا عِوَجًا وَأَنتُمْ شُهَدَآءُۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ ٩٩

De ki: «Ey Kitablılar, kendiniz (İslâm dininin hak olduğunu Kitablarınızda okuyan) şâhidler olduğunuz halde, neye îman edenleri Allah yolundan, kendiniz onda bir eğrilik aramıya yellenerek, döndürmiye çalışıyorsunuz? Allah ne yaparsanız gaafil değil».

– Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِن تُطِيعُواْ فَرِيقًا مِّنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَٰبَ يَرُدُّوكُم بَعْدَ إِيمَٰنِكُمْ كَٰفِرِينَ ١٠٠

Ey îman edenler, eğer kendilerine Kitab verilenlerin içinden her hangi bir zümreye boyun eğecek olursanız sizi îmanınızdan sonra döndürüb kâfirler yaparlar.

– Hasan Basri Çantay

وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَأَنتُمْ تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ ءَايَٰتُ ٱللَّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُۥۗ وَمَن يَعْتَصِم بِٱللَّهِ فَقَدْ هُدِىَ إِلَىٰ صِرَٰطٍ مُّسْتَقِيمٍ ١٠١

Halbuki siz Allaha nasıl küfreder (Onu inkâr eder) siniz ki karşınızda Allanın âyetleri okunub durmakdadır. Onun peygamberi de içinizde, Kim Allaha sımsıkı tutunursa muhakkak ki doğru bir yola ile tilmişdir o.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu