بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أُوْلَٰٓئِكَ جَزَآؤُهُمۡ أَنَّ عَلَيۡهِمۡ لَعۡنَةَ ٱللَّهِ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةِ وَٱلنَّاسِ أَجۡمَعِينَ ٨٧

Muhakkak, Allahın, meleklerin, bütün insanların lâ'neti onların tepesine. İşte onlar, onların cezaları!

– Hasan Basri Çantay

خَٰلِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابُ وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ ٨٨

Onlar bunun (bu lâ'netin ve cehennemin) içinde ebedî kalıcıdırlar. Kendilerinden ne azâb hafifletilir, ne de onlara (yüzlerine, suratlarına) bakılır.

– Hasan Basri Çantay

إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ وَأَصۡلَحُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٌ ٨٩

Bundan sonra tevbe (ve rücu) ve (nefslerini) ıslah edenler müstesna. Çünkü Allah cidden (kusurları) örten, çok esirgeyendir.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بَعۡدَ إِيمَٰنِهِمۡ ثُمَّ ٱزۡدَادُواْ كُفۡرٗا لَّن تُقۡبَلَ تَوۡبَتُهُمۡ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلضَّآلُّونَ ٩٠

Hakıykat, îmanlarının arkasından küfretmiş, sonra da küfrünü artırmış olanların tevbeleri asla kabul olunmaz. İşte onlar sapıkların ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَمَاتُواْ وَهُمۡ كُفَّارٞ فَلَن يُقۡبَلَ مِنۡ أَحَدِهِم مِّلۡءُ ٱلۡأَرۡضِ ذَهَبٗا وَلَوِ ٱفۡتَدَىٰ بِهِۦٓۗ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ وَمَا لَهُم مِّن نَّٰصِرِينَ ٩١

Hakıykat, küfredenler ve kendileri kâfir olarak ölenler (yok mu?) onlardan hiç birinin (bilfarz) yer yüzünü dolduracak mıkdardaki altını dahi — onu feda etse — kat'iyyen makbul olmaz. İşte onlar! Pek acıklı bir azâb onların (hakkı) dır. Kendilerinin hiç bir yardımcıları da yokdur.

– Hasan Basri Çantay

لَن تَنَالُواْ ٱلۡبِرَّ حَتَّىٰ تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَۚ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيۡءٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٞ ٩٢

Siz, sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar asla iyiliğe ermiş (birr-ü taat etmiş) olmazsınız. Her ne infak ederseniz sübhesiz Allah onu bilicidir.

– Hasan Basri Çantay

۞ كُلُّ ٱلطَّعَامِ كَانَ حِلّٗا لِّبَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسۡرَٰٓءِيلُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦ مِن قَبۡلِ أَن تُنَزَّلَ ٱلتَّوۡرَىٰةُۚ قُلۡ فَأۡتُواْ بِٱلتَّوۡرَىٰةِ فَٱتۡلُوهَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ ٩٣

Tevrat indirilmezden evvel — Ya'kubun kendisine haram kıldığı şeylerden başka — yiyeceğin her türlüsü İsrail oğulları için helâl idi. De ki: «Eğer doğrucular iseniz Tevratı getirin de onu okuyun».

– Hasan Basri Çantay

فَمَنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ٩٤

Artık kim bundan (ya'ni Tevratı getirib okudukdan) sonra Allaha karşı yalan uydurursa işte onlar zaalimlerin ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

قُلۡ صَدَقَ ٱللَّهُۗ فَٱتَّبِعُواْ مِلَّةَ إِبۡرَٰهِيمَ حَنِيفٗاۖ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ ٩٥

De ki: «Allah, (sözün) doğru (sunu) söylemişdir. Onun için Allahı birleyici olarak İbrâhîmin dînine uyun. O, müşriklerden değildi».

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ أَوَّلَ بَيۡتٖ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكٗا وَهُدٗى لِّلۡعَٰلَمِينَ ٩٦

Şübhesiz âlemler için, çok feyizli ve ayn-ı hidâyet olmak üzere, konulan ilk ev (ma'bed) elbette Mekkede olandır.

– Hasan Basri Çantay

فِيهِ ءَايَٰتُۢ بَيِّنَٰتٞ مَّقَامُ إِبۡرَٰهِيمَۖ وَمَن دَخَلَهُۥ كَانَ ءَامِنٗاۗ وَلِلَّهِ عَلَى ٱلنَّاسِ حِجُّ ٱلۡبَيۡتِ مَنِ ٱسۡتَطَاعَ إِلَيۡهِ سَبِيلٗاۚ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِيٌّ عَنِ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٩٧

Orada apaçık alâmetler, İbrâhîmin makaamı vardır. Kim oraya girerse (taarruzdan) emîn olur. Ona bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hacc (ve ziyaret) etmesi Allahın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse şübhesiz ki Allah âlemlerden ganî (müstağni) dir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu