بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّ أَوْلَى ٱلنَّاسِ بِإِبْرَٰهِيمَ لَلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُ وَهَٰذَا ٱلنَّبِىُّ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۗ وَٱللَّهُ وَلِىُّ ٱلْمُؤْمِنِينَ ٦٨

Hakıykat, İbrâhîme insanların en yakıyni, her halde (zamanında) ona tâbi olanlarla şu Peygamber ve (şu) îman edenlerdir. Allah, o îman edenlerin yâri (yardımcısı) dır.

– Hasan Basri Çantay

وَدَّت طَّآئِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ لَوْ يُضِلُّونَكُمْ وَمَا يُضِلُّونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ ٦٩

Kitablılardan bir zümre arzu etdi ki sizi bir şaşırtsalar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını şaşırtıb sapıtamazlar da farkına bile varmazlar.

– Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ ٧٠

Ey Kitablılar, kendiniz (Tevratda ve İndide) görüb ve bilib dururken Allahın âyetlerini neye inkâr ediyorsunuz?

– Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لِمَ تَلْبِسُونَ ٱلْحَقَّ بِٱلْبَٰطِلِ وَتَكْتُمُونَ ٱلْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ ٧١

Ey Kitablılar, neye Hakkı baatıl ile karışdırıyor, gerçeği gizliyorsunuz? Halbuki (bunu) bilib duruyorsunuz da.

– Hasan Basri Çantay

وَقَالَت طَّآئِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ ءَامِنُواْ بِٱلَّذِىٓ أُنزِلَ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَجْهَ ٱلنَّهَارِ وَٱكْفُرُوٓاْ ءَاخِرَهُۥ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ ٧٢

Kitablılardan bir güruh (şöyle) dedi: «Kendilerine indirilen (Kur'ân-ı kerîm) e îman edenlere gündüzün evvelinde inanın, âhirinde küfr (-ü inkâr) edin. Olur ki (mü'minler dînlerinden) dönerler»!.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تُؤْمِنُوٓاْ إِلَّا لِمَن تَبِعَ دِينَكُمْ قُلْ إِنَّ ٱلْهُدَىٰ هُدَى ٱللَّهِ أَن يُؤْتَىٰٓ أَحَدٌ مِّثْلَ مَآ أُوتِيتُمْ أَوْ يُحَآجُّوكُمْ عِندَ رَبِّكُمْۗ قُلْ إِنَّ ٱلْفَضْلَ بِيَدِ ٱللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ ٧٣

«Ve dîninize tâbi olandan başkasına aman vermeyin» (Habîbim onlara) de ki: «Şübhesiz doğru yol Allahın yoludur» (O güruh aralarında da şöyle derler:) «Size verilenin benzeri hiç bir kimseye verilmiş olduğuna, yahud onların (müslümanların) Rabbiniz indinde size karşı deliller, hüccetler getireceklerine (inanmayın)». De ki: «Lûtf-ü inayet muhakkak Allahın elindedir. Onu kime dilerse ona verir. Allah, rahmeti bol olan, her şey'i hakkıyle bilendir».

– Hasan Basri Çantay

يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِۦ مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ ذُو ٱلْفَضْلِ ٱلْعَظِيمِ ٧٤

O, kime dilerse rahmetiyle ona imtiyaz verir. Allah en büyük fazl-ü inayet saahibidir.

– Hasan Basri Çantay

وَمِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ مَنْ إِن تَأْمَنْهُ بِقِنطَارٍ يُؤَدِّهِۦٓ إِلَيْكَ وَمِنْهُم مَّنْ إِن تَأْمَنْهُ بِدِينَارٍ لَّا يُؤَدِّهِۦٓ إِلَيْكَ إِلَّا مَا دُمْتَ عَلَيْهِ قَآئِمًاۗ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ لَيْسَ عَلَيْنَا فِى ٱلْأُمِّيِّۦنَ سَبِيلٌ وَيَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ٧٥

Kitablılardan öyle kimse vardır ki kendisine bir kantar (altın) emânet etsen onu sana eksiksiz öder. öyle kimse de vardır ki ona emaneten tek bir altın versen onu — sen üzerinde ayak direyib durmadıkça — sana ödemez. Bunun sebebi şudur: Onlar «Ummîler hakkında bize karşı (mes'uliyyete) bir yol yokdur» demişler (öyle fikir beslemişler) dir. Onlar Allaha karşı, kendileri de bilib durdukları halde, yalan söylerler.

– Hasan Basri Çantay

بَلَىٰ مَنْ أَوْفَىٰ بِعَهْدِهِۦ وَٱتَّقَىٰ فَإِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَّقِينَ ٧٦

Hayır, kim ahdini yerine getirir ve sakınırsa şübhesiz Allah da o sakınanları sever.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ ٱللَّهِ وَأَيْمَٰنِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلًا أُوْلَٰٓئِكَ لَا خَلَٰقَ لَهُمْ فِى ٱلْءَاخِرَةِ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ ٱللَّهُ وَلَا يَنظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ وَلَا يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ٧٧

Hakıykat, Allaha olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı (hasis bir menfeati) satın alanlar (yok mu?) İşte onlar: Onlar için âhiretde hiç bir nasıyb yokdur. Allah kıyaamet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıklı bir azâb vardır.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُۥنَ أَلْسِنَتَهُم بِٱلْكِتَٰبِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ ٱلْكِتَٰبِ وَمَا هُوَ مِنَ ٱلْكِتَٰبِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِندِ ٱللَّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِندِ ٱللَّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ٧٨

Ehl-i Kitabdan öyle bir güruh da vardır ki (bir şey okuyorlarmış gibi) dillerini Kitaba doğru eğib bükerler, siz onu Kitabdan sanasınız diye. Halbuki o, Kitabdan değildir. «Bu, Allah katındandır» derler, o ise, Allah katından değildir. Allaha karşı, kendileri bilib dururken, yalan söylerler.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu