بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱلَّذِينَ يَذْكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَٰمًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَٰذَا بَٰطِلًا سُبْحَٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ ١٩١

Onlar (o salim akıl saahibleri öyle insanlardır ki) ayakda iken, otururken, yanları üstünde (yatar) iken (hep) Allahı hatırlayıp anarlar ve göklerin, yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler. (İmâl-i fikr edenler ve şöyle derler:) «Ey Rabbimiz. Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen (bundan) pâk ve münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru».

– Hasan Basri Çantay

رَبَّنَآ إِنَّكَ مَن تُدْخِلِ ٱلنَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُۥۖ وَمَا لِلظَّٰلِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ ١٩٢

«Ey Rabbimiz, hakıykat Sen kimi o ateşe sokarsan şübhesiz onu hor ve hakîr edersin. (Orada) zaalimlerin hiç bir yardımcıları da yokdur».

– Hasan Basri Çantay

رَّبَّنَآ إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِى لِلْإِيمَٰنِ أَنْ ءَامِنُواْ بِرَبِّكُمْ فَـَٔامَنَّاۚ رَبَّنَا فَٱغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّـَٔاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ ٱلْأَبْرَارِ ١٩٣

«Ey Rabbimiz, doğrusu biz «Rabbinize inanın» diye (insanları) imaana çağıran bir da'vetciyi işidib hemen îmaana geldik. Ey Rabbimiz, artık bizim günâhlarımızı yarlığa. Kusurlarımızı ört, canımızı da iyilerle beraber al».

– Hasan Basri Çantay

رَبَّنَا وَءَاتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِۗ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ ٱلْمِيعَادَ ١٩٤

«Ey Rabbimiz, senin peygamberlerine karşı bize va'd etdiklerini ver bize. Kıyaamet günü yüzümüzü kara çıkarma. Şübhe yok ki Sen asla sözünden dönmezsin».

– Hasan Basri Çantay

فَٱسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّى لَآ أُضِيعُ عَمَلَ عَٰمِلٍ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰۖ بَعْضُكُم مِّنۢ بَعْضٍۖ فَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ وَأُخْرِجُواْ مِن دِيَٰرِهِمْ وَأُوذُواْ فِى سَبِيلِى وَقَٰتَلُواْ وَقُتِلُواْ لَأُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ ثَوَابًا مِّنْ عِندِ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ عِندَهُۥ حُسْنُ ٱلثَّوَابِ ١٩٥

Nihayet Rableri onlar (ın duaların) a (şöyle) icabet etdi: «içinizden gerek erkek, gerek kadın — ki kiminiz kiminizden (haasıl olmadır) — (hayırlı) bir iş yapanın amelini ben elbette boşa çıkarmayacağım, işte hicret edenlerin, yurdlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakaarete, ziyana uğrayanların, muhaarebe edenlerin ve öldürülenlerin de, andolsun suçlarını örteceğim ve andolsun, Allah canibinden bir mükâfat olmak üzere, onları altından ırmaklar akar cennetlere de sokacağım. (Daha büyük ve) güzel mükâfat ise Allanın yanındadır.

– Hasan Basri Çantay

لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِى ٱلْبِلَٰدِ ١٩٦

(Allahı ve Peygamberi) tanımayanların (refah içinde) diyar diyar dönüb dolaşması zinhar seni aldatmasın!

– Hasan Basri Çantay

مَتَٰعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَىٰهُمْ جَهَنَّمُۚ وَبِئْسَ ٱلْمِهَادُ ١٩٧

Azıcık bir fâidedir (o). Sonunda varıb sığınacakları yer cehennemdir. O, ne kötü yatakdır!.

– Hasan Basri Çantay

لَٰكِنِ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوْاْ رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا نُزُلًا مِّنْ عِندِ ٱللَّهِۗ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيْرٌ لِّلْأَبْرَارِ ١٩٨

Fakat Rablerinden korkanlar (öyle mi ya)? Altlarından ırmaklar akan cennetler — kendileri içinde ebedî kalmak, Rableri katından verilecek nice ziyafetlere de konmak üzere — hep onların. Allahın nezdinde olan (ni'metler) iyiler için daha hayırlıdır.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ لَمَن يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْكُمْ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْهِمْ خَٰشِعِينَ لِلَّهِ لَا يَشْتَرُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًاۗ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلْحِسَابِ ١٩٩

Hakıykat, Kitablılar içinde Allaha ve hem size indirilene hem kendilerine indirilene — Allaha büyük saygı gösteren (kimse) ler olarak — inananlar da vardır elbet. Onlar Allahın âyetlerine mukabil az bir bahâyı (hasîs bir menfaati) satın almazlar. İşte onlar (öyle). Onlara Rableri indinde (nice) ecirler vardır. Allah, hesabını pek çabık görendir, muhakkak.

– Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱصْبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ٢٠٠

Ey îman edenler, sabr (-ü sebat) edin. (Düşmanlarınızla) sabır yarışı edin (onlara galebe çalın. Sınırlarda) nevbet beklesin (yurdunuzu çiğnetmeyin.) Allah'dan korkun (Bu sayede) felah bulacağınızı umabilirsiniz.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu