بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَلَمْ يَرَوْاْ أَنَّا جَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِيَسْكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبْصِرًاۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٨٦

Görmediler mi biz içinde sükûn bulsunlar diye geceyi yaptık, göz açmak üzere de gündüzü! Elbette bunda iman edecek bir kavim için siz âyetler var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görmediler mi ki; Biz, dinlenesiniz diye size geceyi karanlık, çalışasınız diye de gündüzü aydınlık olarak yarattık. Doğrusu bunda inanan bir kavim için ayetler vardır.

— İbni Kesir

Onlar görmüyorlar mı ki, biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (Allah varlığını gösteren) deliller vardır.

— Diyanet İşleri

İçinde sükûn (ve istiraahat) bulmaları için geceyi, aydınlıkla gözlerini açmaları için gündüzü yaratdığımızı görmediler mi? Bunda îman edecek bir kavm için elbette kat'î ibretler vardır.

— Hasan Basri Çantay

Geceyi dinlenesiniz diye karanlık ve gündüzü de çalışasınız diye aydınlık olarak yarattığımızı onlar görmüyorlar mı? Bu olgulardan mü'minlerin alacakları birçok dersler vardır.

— Seyyid Kutub

وَيَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُۚ وَكُلٌّ أَتَوْهُ دَٰخِرِينَ ﴿٨٧

Hele Sûr üfürüleceği, üfürülüp de bütün göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Allah’ın dilediği müstesnâ olmak üzere hepsi feza ile ürperdiği ve her biri ona hor, hakır geldikleri gün ne müdhiştir?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sur'a üfürüleceği gün; Allah'ın dilediklerinden başka göklerde olanlar da, yerde olanlar da korku içinde kalırlar. Ve hepsi boyunları bükülmüş olarak O'na gelirler.

— İbni Kesir

Sûr’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O’na gelirler.

— Diyanet İşleri

«Suur» a üfürüleceği gün (ü) de (hatırla) ki (o gün) — Allahın diledikleri müstesna olmak üzere — artık göklerde kim var, yerde kim varsa dehşetle korkmuşdur. Her biri hor ve hakıyr Ona gelmişlerdir.

— Hasan Basri Çantay

Sur'a üflendiği gün, Allah'ın diledikleri dışında kalan göklerdeki ve yeryüzündeki herkes dehşete kapılır. Herkes boyun eğerek O'nun huzuruna gelir.

— Seyyid Kutub

وَتَرَى ٱلْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِىَ تَمُرُّ مَرَّ ٱلسَّحَابِۚ صُنْعَ ٱللَّهِ ٱلَّذِىٓ أَتْقَنَ كُلَّ شَىْءٍۚ إِنَّهُۥ خَبِيرٌۢ بِمَا تَفْعَلُونَ ﴿٨٨

Bir de o dağları görür câmid sanırsın, halbuki onlar bulut geçer gibi geçer, her şeyi itkan eden Allah’ın sun'u, O şüphesiz habîrdir ne yapıyorsanız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sen; dağları görür ve yerinde durur sanırsın. Oysa onlar, bulut geçer gibi geçip giderler. Bu; her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın san'atıdır. Muhakkak ki O; yaptıklarınızdan haberdardır.

— İbni Kesir

Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

— Diyanet İşleri

Sen dağları görür, onları yerinde durur sanırsın. Halbuki onlar bulut geçer gibi geçer gider. (Bu) her şey'i sapasağlam yapan Allahın san'atıdır. Şübhesiz ki O, ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.

— Hasan Basri Çantay

Sen dağları görünce onların yerlerinden hiç kımıldamadıkları sanırsın. Oysa onlar bulutlar gibi hareket ederler. Bu her şeyi özenerek yaratan Allah'ın ustalığıdır. Hiç kuşkusuz O, yaptığınız her şeyden haberdardır.

— Seyyid Kutub

مَن جَآءَ بِٱلْحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيْرٌ مِّنْهَا وَهُم مِّن فَزَعٍ يَوْمَئِذٍ ءَامِنُونَ ﴿٨٩

Her kim hasene ile gelirse o vakit ona ondan daha hayırlısı var ve onlar o günkü fezadan emîn kalırlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim, bir iyilikle gelirse; ona daha iyisi vardır. Onlar, o günün korkusundan emindirler.

— İbni Kesir

Her kim iyi amel getirirse, ona ondan daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan emindirler.

— Diyanet İşleri

Kim iyi (bir haalet) le gelirse ona bu sayede bir hayır vardır. Onlar o gün (azâb) korku (sun) dan emniyyet içindedirler.

— Hasan Basri Çantay

Kimler iyilikle gelirse karşılığında daha iyisini alırlar. Böyleleri o gün hiç korkuya kapılmazlar, gönülleri rahat olur.

— Seyyid Kutub

وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَكُبَّتْ وُجُوهُهُمْ فِى ٱلنَّارِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٩٠

Her kim de fenalıkla gelirse artık yüzleri ateşte sürtülür, başka değil sırf yaptığınız amellerin cezası.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim de bir kötülükle gelirse; yüzleri ateşte sürtülür. Ya siz, yaptıklarınızdan başka bir şeyle mi cezalandırılacaksınız?

— İbni Kesir

Kimler de kötü amel getirirse, yüzüstü ateşe atılırlar. (Onlara), “Ancak yaptıklarınızın karşılığını görüyorsunuz” (denir.)

— Diyanet İşleri

Kim de fena (bir amel) ile gelirse yüzleri ateşde sürtülür. Yâ siz, yapdıklarının başka (türlü) siyle mi mukaabele edileceksiniz?

— Hasan Basri Çantay

Kimler kötülükle gelirse yüzükoyun cehenneme atılırlar. Kendilerine «Bu sadece vaktiyle işledikleriniz (kötülükler)in cezası değil midir» denir.

— Seyyid Kutub

إِنَّمَآ أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ ٱلْبَلْدَةِ ٱلَّذِى حَرَّمَهَا وَلَهُۥ كُلُّ شَىْءٍۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ ٱلْمُسْلِمِينَ ﴿٩١

Ben sâde emrolundum ki şu beldenin şanına hurmet veren, her şey de kendisinin olan Rabb’ine ibadet edeyim, hem emrolundum ki halîs müslimînden olayım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ben; ancak bu şehrin Rabbına kulluk etmekle emrolundum. O, burayı harem kılmıştır ve her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.

— İbni Kesir

(91-92) De ki: “Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, müslümanlardan olmam ve Kur’an’ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa, de ki: “Ben ancak uyarıcılardanım.”

— Diyanet İşleri

(De ki:) «Ben ancak bu şehrin Rabbine — ki O, bunu hürmetli kılmışdır — ibâdet etmemle emr olundum. Her şey Onundur. Ben müslümanlardan olmamla emr olundum».

— Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed de ki; «Bana sırf bu şehrin Rabb'ine kulluk etmem emredildi. O bu şehri dokunulmaz kıldı. Her şey O'nundur. Bana O'nun buyruğuna boyun eğenlerin ilki olmam emredildi.

— Seyyid Kutub

وَأَنْ أَتْلُوَاْ ٱلْقُرْءَانَۖ فَمَنِ ٱهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِى لِنَفْسِهِۦۖ وَمَن ضَلَّ فَقُلْ إِنَّمَآ أَنَاْ مِنَ ٱلْمُنذِرِينَ ﴿٩٢

Ve Kur'an okuyayım, bunun üzerine her kim hidayeti kabul ederse sırf kendi lehine eder, kim de sapa giderse de ki: ben sâde tehlikeyi haber verenlerdenim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve Kur'an okumakla da. Kim hidayete ererse; yalnız kendisi için ermiş olur. Kim de sapıtırsa; de ki: Ben, sadece uyaranlardanım.

— İbni Kesir

(91-92) De ki: “Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, müslümanlardan olmam ve Kur’an’ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa, de ki: “Ben ancak uyarıcılardanım.”

— Diyanet İşleri

«Ve Kur'an okumamla (emr olundum). Kim doğru yolu bulursa o yolu kendi fâidesine bulmuş olur. Kim de saparsa (ona) de ki: «Ben sâdece fena hareketlerin korkunç aakıbetini haber verenlerdenim».

— Hasan Basri Çantay

Bana bir de Kur'an okumam emredildi. Kim doğru yola gelirse kendi iyiliği için doğru yola gelmiş olur. Kim eğri yola saparsa de ki; ben sadece bir uyarıcıyım.

— Seyyid Kutub

وَقُلِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمْ ءَايَٰتِهِۦ فَتَعْرِفُونَهَاۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ ﴿٩٣

Ve de ki: hamdolsun Allah’a: o size âyetlerini gösterecek de onları tanıyacaksınız ve Rabbin ne yapacağınızdan gafil değil.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Hamdolsun Allah'a. O, size ayetlerini gösterecektir. Siz de onları tanıyacaksınız. Ve Rabbın; yaptıklarınızdan habersiz değildir.

— İbni Kesir

De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.”

— Diyanet İşleri

Ve: «Allaha hamd olsun de. O, size âyetlerini gösterecek de siz de bunları tanıyacaksınız. Rabbin ne yapacağınızdan gaafil değildir.

— Hasan Basri Çantay

De ki; Hamd Allah'a mahsustur. O ilerde size ayetlerini gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız. Rabb'in onların yaptıkları işlerden kesinlikle habersiz değildir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR