بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَكُبْكِبُواْ فِيهَا هُمْ وَٱلْغَاوُۥنَ ٩٤

Ve arkasından hep onlar o cehennemin içine fırlatılmaktadır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Oraya; onlar ve azgınlar atılırlar.

– İbni Kesir

(94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

– Diyanet İşleri

(94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır.

– Hasan Basri Çantay

Düzmece ilahlar ile sapıklar başaşağı cehenneme atılırlar.

– Seyyid Kutub

وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ ٩٥

Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İblis'in askerleri de topluca.

– İbni Kesir

(94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

– Diyanet İşleri

(94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır.

– Hasan Basri Çantay

Şeytanın bütün askerleri de.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ ٩٦

Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

– İbni Kesir

Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:

– Diyanet İşleri

Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler:

– Hasan Basri Çantay

Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki,

– Seyyid Kutub

تَٱللَّهِ إِن كُنَّا لَفِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ٩٧

Tallahi biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun Allah'a ki; biz, apaçık sapıklıkta idik.

– İbni Kesir

“Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

– Diyanet İşleri

«Allaha andolsun, hakıykat biz apaçık bir sapıklık içinde idik».

– Hasan Basri Çantay

Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık.

– Seyyid Kutub

إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ٩٨

Çünkü sizi Rabb-ül’âlemîn seviyyesinde tutuyorduk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani biz, sizi alemlerin Rabbı ile bir tutmuştuk.

– İbni Kesir

“Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”

– Diyanet İşleri

«Çünkü sizi aalemlerin Rabbi ile bir seviyyede tutuyorduk».

– Hasan Basri Çantay

Çünkü sizleri alemlerin Rabb'ine denk tutmuştuk.

– Seyyid Kutub

وَمَآ أَضَلَّنَآ إِلَّا ٱلْمُجْرِمُونَ ٩٩

Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve bizi suçlulardan başka da saptıran olmamıştı.

– İbni Kesir

“Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”

– Diyanet İşleri

«Bizi o mücrimlerden başkası sapdırmadı».

– Hasan Basri Çantay

Bizi ağır suçlular yoldan çıkarmışlardır.

– Seyyid Kutub

فَمَا لَنَا مِن شَٰفِعِينَ ١٠٠

Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şimdi bize şefaat eden kimse yoktur.

– İbni Kesir

“İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”

– Diyanet İşleri

Artık bizim için ne şefaatçiler (den bir kimse),

– Hasan Basri Çantay

Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok.

– Seyyid Kutub

وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ ١٠١

Ne de yakın bir sadîk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sıcak bir dostumuz da yoktur.

– İbni Kesir

“Candan bir dostumuz da yok.”

– Diyanet İşleri

«ne de candan bir dost yok».

– Hasan Basri Çantay

Cana yakın bir dostumuz da yok.

– Seyyid Kutub

فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ١٠٢

Bari bizim için geriye bir dönmek olsa idi de mü'minlerden olsa idik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Keşki bizim için geri dönüş olsa da, mü'minlerden olsak.

– İbni Kesir

“Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

– Diyanet İşleri

«Bizim için hakıykaten bir geri dönüş olsaydı da biz de mü'minlerden olsaydık».

– Hasan Basri Çantay

Ah keşki, bir daha dünyaya dönebilsek de mü'minlerden olsak.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ١٠٣

Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.

– İbni Kesir

Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir.

– Hasan Basri Çantay

Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ١٠٤

Ve şüphesiz ki Rabbin O öyle Azîz öyle Rahîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.

– İbni Kesir

Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.

– Diyanet İşleri

Senin Rabbin, muhakkak ki O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu