بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ ٩٢

Ve bunlara hani nerede o Allah’ın gayrıdan taptıklarınız ? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı ? denilmekte.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onlara denilir ki: Nerededir taptıklarınız?

– İbni Kesir

(91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.

– Diyanet İşleri

(92-93) Ve anlara: «Allâhı bırakıb da tapdıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, yahud kendi başlarına yardımları dokunuyor mu?» denilmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Sapıklara denir ki; «Hani vaktiyle taptığınız sözde ilahlar.

– Seyyid Kutub

مِن دُونِ ٱللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ ٩٣

Ve bunlara hani nerede o Allah’ın gayrıdan taptıklarınız ? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı ? denilmekte.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tan başka? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerine yardımları dokunuyor mu?

– İbni Kesir

(91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.

– Diyanet İşleri

(92-93) Ve anlara: «Allâhı bırakıb da tapdıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, yahud kendi başlarına yardımları dokunuyor mu?» denilmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Allah'ı bir yana bırakarak ilah edindiğiniz putlar? Şimdi size yardım edebiliyorlar ya da kendilerini kurtarabiliyorlar mı?

– Seyyid Kutub

فَكُبْكِبُواْ فِيهَا هُمْ وَٱلْغَاوُۥنَ ٩٤

Ve arkasından hep onlar o cehennemin içine fırlatılmaktadır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Oraya; onlar ve azgınlar atılırlar.

– İbni Kesir

(94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

– Diyanet İşleri

(94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır.

– Hasan Basri Çantay

Düzmece ilahlar ile sapıklar başaşağı cehenneme atılırlar.

– Seyyid Kutub

وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ ٩٥

Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İblis'in askerleri de topluca.

– İbni Kesir

(94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

– Diyanet İşleri

(94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır.

– Hasan Basri Çantay

Şeytanın bütün askerleri de.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ ٩٦

Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

– İbni Kesir

Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:

– Diyanet İşleri

Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler:

– Hasan Basri Çantay

Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki,

– Seyyid Kutub

تَٱللَّهِ إِن كُنَّا لَفِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ٩٧

Tallahi biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun Allah'a ki; biz, apaçık sapıklıkta idik.

– İbni Kesir

“Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

– Diyanet İşleri

«Allaha andolsun, hakıykat biz apaçık bir sapıklık içinde idik».

– Hasan Basri Çantay

Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık.

– Seyyid Kutub

إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ٩٨

Çünkü sizi Rabb-ül’âlemîn seviyyesinde tutuyorduk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani biz, sizi alemlerin Rabbı ile bir tutmuştuk.

– İbni Kesir

“Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”

– Diyanet İşleri

«Çünkü sizi aalemlerin Rabbi ile bir seviyyede tutuyorduk».

– Hasan Basri Çantay

Çünkü sizleri alemlerin Rabb'ine denk tutmuştuk.

– Seyyid Kutub

وَمَآ أَضَلَّنَآ إِلَّا ٱلْمُجْرِمُونَ ٩٩

Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve bizi suçlulardan başka da saptıran olmamıştı.

– İbni Kesir

“Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”

– Diyanet İşleri

«Bizi o mücrimlerden başkası sapdırmadı».

– Hasan Basri Çantay

Bizi ağır suçlular yoldan çıkarmışlardır.

– Seyyid Kutub

فَمَا لَنَا مِن شَٰفِعِينَ ١٠٠

Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şimdi bize şefaat eden kimse yoktur.

– İbni Kesir

“İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”

– Diyanet İşleri

Artık bizim için ne şefaatçiler (den bir kimse),

– Hasan Basri Çantay

Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok.

– Seyyid Kutub

وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ ١٠١

Ne de yakın bir sadîk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sıcak bir dostumuz da yoktur.

– İbni Kesir

“Candan bir dostumuz da yok.”

– Diyanet İşleri

«ne de candan bir dost yok».

– Hasan Basri Çantay

Cana yakın bir dostumuz da yok.

– Seyyid Kutub

فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ١٠٢

Bari bizim için geriye bir dönmek olsa idi de mü'minlerden olsa idik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Keşki bizim için geri dönüş olsa da, mü'minlerden olsak.

– İbni Kesir

“Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

– Diyanet İşleri

«Bizim için hakıykaten bir geri dönüş olsaydı da biz de mü'minlerden olsaydık».

– Hasan Basri Çantay

Ah keşki, bir daha dünyaya dönebilsek de mü'minlerden olsak.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu