بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قَالُواْ بَلْ وَجَدْنَآ ءَابَآءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ ﴿٧٤

Yok dediler: atalarımızı bulduk, böyle yapıyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Demişlerdi ki: Hayır. Atalarımızı böyle yapar gördük.

— İbni Kesir

“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.

— Diyanet İşleri

Dediler ki: «Hayır, biz babalarımızı böyle bulduk (onlar da) böyle yapıyorlar (dı)».

— Hasan Basri Çantay

Onlar, «Hayır ama, atalarımızın böyle yaptıklarını gördük» dediler.

— Seyyid Kutub

قَالَ أَفَرَءَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ ﴿٧٥

Şimdi, dedi: gördünüz a o sizin ve eski atalarınızın taptıklarınızı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O da demişti ki: Neye tapmış olduğunuzu görüyor musunuz?

— İbni Kesir

(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

— Diyanet İşleri

(75-76) (İbrâhîm): «Şimdi gördünüz mü, dedi, gerek sizin, gerek daha evvelki atalarınızın neye tapmakda olduğunuzu»?

— Hasan Basri Çantay

İbrahim dedi ki, «Nelere taptığınızı görüyor musunuz?»

— Seyyid Kutub

أَنتُمْ وَءَابَآؤُكُمُ ٱلْأَقْدَمُونَ ﴿٧٦

Şimdi, dedi: gördünüz a o sizin ve eski atalarınızın taptıklarınızı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Siz ve geçmiş atalarınız?

— İbni Kesir

(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

— Diyanet İşleri

(75-76) (İbrâhîm): «Şimdi gördünüz mü, dedi, gerek sizin, gerek daha evvelki atalarınızın neye tapmakda olduğunuzu»?

— Hasan Basri Çantay

Gerek sizin ve gerekse eski atalarınızın.

— Seyyid Kutub

فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّىٓ إِلَّا رَبَّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٧٧

Hep onlar benim düşmanım, ancak o Rabb’ül-âlemîn başka.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu onlar, benim düşmanımdır. Ancak alemlerin Rabbı müstesna.

— İbni Kesir

“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”

— Diyanet İşleri

«işte onlar benim muhakkak düşmanımdır. Fakat aalemlerin Rabbi böyle değil».

— Hasan Basri Çantay

O putlar, benim düşmanlarımdırlar. Benim tek dostum alemlerin Rabb'i olan Allah'tır.

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى خَلَقَنِى فَهُوَ يَهْدِينِ ﴿٧٨

O ki Beni yarattı sonra da bana o hidayet eder.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki O, yaratmıştır beni. Ve O doğru yola eriştirir beni.

— İbni Kesir

“O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”

— Diyanet İşleri

«(O Rabb) ki beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.

— Hasan Basri Çantay

O beni yaratan ve doğru yola iletendir.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِى هُوَ يُطْعِمُنِى وَيَسْقِينِ ﴿٧٩

Ve O ki bana O, yedirir, O içirir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki O, yedirir, içirir beni.

— İbni Kesir

“O, bana yediren ve içirendir.”

— Diyanet İşleri

«Bana yediren, bana içiren Odur».

— Hasan Basri Çantay

O beni doyuran ve içirendir.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ ﴿٨٠

Hastalandığım vakit de bana O şifa verir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hastalandığımda O, şifa verir bana.

— İbni Kesir

“Hastalandığımda da O bana şifa verir.”

— Diyanet İşleri

«Hastalandığım zaman bana şifâ veren Odur».

— Hasan Basri Çantay

Hastalığımda beni iyileştiren O'dur.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِى يُمِيتُنِى ثُمَّ يُحْيِينِ ﴿٨١

Ve O ki beni öldürür, sonra beni yine diriltir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki O, öldürür beni, sonra da O, diriltir.

— İbni Kesir

“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”

— Diyanet İşleri

«Beni öldürecek, sonra beni diriltecek olan Odur».

— Hasan Basri Çantay

O, beni öldürecek ve sonra yeniden diriltecek olandır.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِىٓ أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِى خَطِيٓـَٔتِى يَوْمَ ٱلدِّينِ ﴿٨٢

Ve O ki ceza günü ben, onun günahımı af buyurmasını niyaz ederim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve din günü günahlarımı bağışlamasını umduğum O'dur.

— İbni Kesir

“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”

— Diyanet İşleri

«Ceza gününde kusurlarımı yarlığayacağını umduğum da Odur».

— Hasan Basri Çantay

Hesaplaşma günü günahlarımı affedeceğini umduğum da O'dur.

— Seyyid Kutub

رَبِّ هَبْ لِى حُكْمًا وَأَلْحِقْنِى بِٱلصَّٰلِحِينَ ﴿٨٣

Ya Rab, bana bir hüküm ihsan et ve beni sâlihine ilhak buyur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbım, bana hüküm ver. Ve beni salihlere kat.

— İbni Kesir

“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”

— Diyanet İşleri

«Rabbim, bana hüküm ihsan et ve beni saalihler (zümresine) kat».

— Hasan Basri Çantay

Ya Rabbi, bana yararlı bilgi ve egemenlik ver ve beni iyi kullarının arasına kat.

— Seyyid Kutub

وَٱجْعَل لِّى لِسَانَ صِدْقٍ فِى ٱلْءَاخِرِينَ ﴿٨٤

Ve bana sonrakiler içinde bir "lisanı sıdık" tahsis eyle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sonrakiler içinde bana doğru söyler bir dil ihsan et.

— İbni Kesir

“Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.”

— Diyanet İşleri

«(Benden) sonrakiler içinde benim için (bir) lisân-ı sıdk ver».

— Hasan Basri Çantay

İlerdeki kuşaklar arasında doğruluğun sözcüsü olmamı nasip eyle.

— Seyyid Kutub

AYARLAR