بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَنجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجْمَعِينَ ﴿٦٥

Musâ’yı ve maiyyetindekileri tamamen necata çıkardık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Musa'yı ve beraberindekileri yopluca kurtardık.

— İbni Kesir

Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.

— Diyanet İşleri

Muusâ ile maiyyetinde bulunan kimseleri topdan kurtardık.

— Hasan Basri Çantay

Musa ile yanındakilerin tümünü kurtardık.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ أَغْرَقْنَا ٱلْءَاخَرِينَ ﴿٦٦

Sonra da ötekileri gark ettik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra diğerlerini suda boğduk.

— İbni Kesir

Sonra ötekileri suda boğduk.

— Diyanet İşleri

Sonra öbürlerini (suda) boğduk.

— Hasan Basri Çantay

Arkasından öbürlerini suda boğduk.

— Seyyid Kutub

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٦٧

Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu inananlar değildi.

— İbni Kesir

Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.

— Diyanet İşleri

Bunda elbette bir ibret vardı. (Fakat) onların çoğu îman etmiş değillerdi.

— Hasan Basri Çantay

Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Fakat insanların çoğu buna inanmadı.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ﴿٦٨

Ve şüphesiz ki Rabbin O öyle Aziz öyle Rahim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.

— İbni Kesir

Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

— Diyanet İşleri

Şu muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir. (Mü'minleri ise) çok esirgeyicidir.

— Hasan Basri Çantay

Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

— Seyyid Kutub

وَٱتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَٰهِيمَ ﴿٦٩

Onlara İbrahim’in kıssasını da oku.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara İbrahim'in haberini oku.

— İbni Kesir

Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.

— Diyanet İşleri

Onlara İbrâhîme aaid dosdoğru haberi de oku.

— Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, o müşriklere İbrahim'in olayını da anlat.

— Seyyid Kutub

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَا تَعْبُدُونَ ﴿٧٠

O bir vakit babasına ve kavmine: siz neye taparsınız? dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hani babasına ve kavmine: Nelere tapıyorsunuz? demişti.

— İbni Kesir

Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.

— Diyanet İşleri

Hani o, babasına ve kavmine: «Siz neye tapıyorsunuz?» demişdi.

— Hasan Basri Çantay

Hani İbrahim, babası ile soydaşlarına, «Neye tapıyorsunuz?» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالُواْ نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَٰكِفِينَ ﴿٧١

Bir takım putlara taparız da dediler: onlar sayesinde toplanırız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar da: Putlara tapıyoruz ve onlara bağlanıp duruyoruz, demişlerdi.

— İbni Kesir

“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.

— Diyanet İşleri

Dediler: «Putlara tapıyoruz. Onun için bütün gün onlara vakf-ı hizmet etmekde sabit ve dâimiz».

— Hasan Basri Çantay

Onlar da «Putlara tapıyoruz ve biz tapınmayı hep sürdüreceğiz» dediler.

— Seyyid Kutub

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ ﴿٧٢

Onlar, dedi: dua ettiğiniz vakit işitirler mi ?

— Elmalılı Hamdi Yazır

O da demişti ki: Çağırdığınızda sizi duyuyorlar mı?

— İbni Kesir

İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”

— Diyanet İşleri

(İbrâhîm): «Siz, dedi, çağırdığınız vakit onlar sizi duyuyorlar mı»?

— Hasan Basri Çantay

İbrahim dedi ki, «O putlar, kendilerini imdada çağırdığınızda sesinizi işitirler mi?

— Seyyid Kutub

أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ ﴿٧٣

Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?

— İbni Kesir

“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”

— Diyanet İşleri

«Yahud size (taparsanız) bir fâide veya (tapmazsanız) bir zarar yapıyorlar mı»?

— Hasan Basri Çantay

Ya da size yarar veya zarar dokundurabiliyorlar mı?»

— Seyyid Kutub

قَالُواْ بَلْ وَجَدْنَآ ءَابَآءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ ﴿٧٤

Yok dediler: atalarımızı bulduk, böyle yapıyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Demişlerdi ki: Hayır. Atalarımızı böyle yapar gördük.

— İbni Kesir

“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.

— Diyanet İşleri

Dediler ki: «Hayır, biz babalarımızı böyle bulduk (onlar da) böyle yapıyorlar (dı)».

— Hasan Basri Çantay

Onlar, «Hayır ama, atalarımızın böyle yaptıklarını gördük» dediler.

— Seyyid Kutub

قَالَ أَفَرَءَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ ﴿٧٥

Şimdi, dedi: gördünüz a o sizin ve eski atalarınızın taptıklarınızı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O da demişti ki: Neye tapmış olduğunuzu görüyor musunuz?

— İbni Kesir

(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

— Diyanet İşleri

(75-76) (İbrâhîm): «Şimdi gördünüz mü, dedi, gerek sizin, gerek daha evvelki atalarınızın neye tapmakda olduğunuzu»?

— Hasan Basri Çantay

İbrahim dedi ki, «Nelere taptığınızı görüyor musunuz?»

— Seyyid Kutub

AYARLAR