بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضْرِب بِّعَصَاكَ ٱلْبَحْرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَٱلطَّوْدِ ٱلْعَظِيمِ ٦٣

Bunun üzerine Musâ’ya "vur Asan ile denize " diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine Musa'ya vahyettik ki: Asanı denize vur. O, hemen yarıldı ve her parçası yüce bir dağ gibi oldu.

– İbni Kesir

Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine Muusâya: «Asaanı denize vur» diye vahyetdik. (Vurunca) derhal (deniz) yarıldı, her parça (sı) kocaman dağ gibi oldu.

– Hasan Basri Çantay

O sırada Musa'ya; «Değneğinle denize vur» diye vahyettik. Bunun üzerine deniz yarılarak içinde oniki yol açıldı. Denizin her parçası yüce bir dağ gibi oldu.

– Seyyid Kutub

وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ ٱلْءَاخَرِينَ ٦٤

Ötekileri de buraya yanaştırmıştık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra diğerlerini oraya yaklaştırdık.

– İbni Kesir

Ötekileri de oraya yaklaştırdık.

– Diyanet İşleri

Ötekileri de buraya yanaşdırdık.

– Hasan Basri Çantay

Arkadan gelenleri oraya yaklaştırdık.

– Seyyid Kutub

وَأَنجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجْمَعِينَ ٦٥

Musâ’yı ve maiyyetindekileri tamamen necata çıkardık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Musa'yı ve beraberindekileri yopluca kurtardık.

– İbni Kesir

Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.

– Diyanet İşleri

Muusâ ile maiyyetinde bulunan kimseleri topdan kurtardık.

– Hasan Basri Çantay

Musa ile yanındakilerin tümünü kurtardık.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ أَغْرَقْنَا ٱلْءَاخَرِينَ ٦٦

Sonra da ötekileri gark ettik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra diğerlerini suda boğduk.

– İbni Kesir

Sonra ötekileri suda boğduk.

– Diyanet İşleri

Sonra öbürlerini (suda) boğduk.

– Hasan Basri Çantay

Arkasından öbürlerini suda boğduk.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ٦٧

Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu inananlar değildi.

– İbni Kesir

Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.

– Diyanet İşleri

Bunda elbette bir ibret vardı. (Fakat) onların çoğu îman etmiş değillerdi.

– Hasan Basri Çantay

Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Fakat insanların çoğu buna inanmadı.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٦٨

Ve şüphesiz ki Rabbin O öyle Aziz öyle Rahim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.

– İbni Kesir

Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

– Diyanet İşleri

Şu muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir. (Mü'minleri ise) çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

– Seyyid Kutub

وَٱتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَٰهِيمَ ٦٩

Onlara İbrahim’in kıssasını da oku.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara İbrahim'in haberini oku.

– İbni Kesir

Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.

– Diyanet İşleri

Onlara İbrâhîme aaid dosdoğru haberi de oku.

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, o müşriklere İbrahim'in olayını da anlat.

– Seyyid Kutub

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَا تَعْبُدُونَ ٧٠

O bir vakit babasına ve kavmine: siz neye taparsınız? dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani babasına ve kavmine: Nelere tapıyorsunuz? demişti.

– İbni Kesir

Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.

– Diyanet İşleri

Hani o, babasına ve kavmine: «Siz neye tapıyorsunuz?» demişdi.

– Hasan Basri Çantay

Hani İbrahim, babası ile soydaşlarına, «Neye tapıyorsunuz?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَٰكِفِينَ ٧١

Bir takım putlara taparız da dediler: onlar sayesinde toplanırız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar da: Putlara tapıyoruz ve onlara bağlanıp duruyoruz, demişlerdi.

– İbni Kesir

“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.

– Diyanet İşleri

Dediler: «Putlara tapıyoruz. Onun için bütün gün onlara vakf-ı hizmet etmekde sabit ve dâimiz».

– Hasan Basri Çantay

Onlar da «Putlara tapıyoruz ve biz tapınmayı hep sürdüreceğiz» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ ٧٢

Onlar, dedi: dua ettiğiniz vakit işitirler mi ?

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da demişti ki: Çağırdığınızda sizi duyuyorlar mı?

– İbni Kesir

İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”

– Diyanet İşleri

(İbrâhîm): «Siz, dedi, çağırdığınız vakit onlar sizi duyuyorlar mı»?

– Hasan Basri Çantay

İbrahim dedi ki, «O putlar, kendilerini imdada çağırdığınızda sesinizi işitirler mi?

– Seyyid Kutub

أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ ٧٣

Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?

– İbni Kesir

“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”

– Diyanet İşleri

«Yahud size (taparsanız) bir fâide veya (tapmazsanız) bir zarar yapıyorlar mı»?

– Hasan Basri Çantay

Ya da size yarar veya zarar dokundurabiliyorlar mı?»

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu