بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَرۡسَلَ فِرۡعَوۡنُ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ٥٣

Firavun de şehirlere asker toplayıcılar gönderdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine Firavun şehirlere toplayıcılar gönderdi.

– İbni Kesir

Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

– Diyanet İşleri

Fir'avn da şehirlere toplayıcılar gönderdi.

– Hasan Basri Çantay

Firavun asker toplamakla görevli adamlarını şehirlere saldı.

– Seyyid Kutub

إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَشِرۡذِمَةٞ قَلِيلُونَ ٥٤

Şunlar şüphe yok ki bir şirzime-i kaliledirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki bunlar; döküntü azınlıklarıdır.

– İbni Kesir

Dedi ki, “Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur.”

– Diyanet İşleri

«Şübhesiz ki bunlar (Isrâîl oğulları) azar azar birer cemâatdir».

– Hasan Basri Çantay

Toplanan askerlerine dedi ki, «Bu adamlar, bir avuçluk, az sayıda bir toplulukturlar.»

– Seyyid Kutub

وَإِنَّهُمۡ لَنَا لَغَآئِظُونَ ٥٥

Fakat hakkımızda çok gayz besliyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve gerçekten bize de büyük bir öfke beslemektedirler.

– İbni Kesir

“Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.”

– Diyanet İşleri

«(Böyle iken) onlar mutlakaa bizi darıltıcıdırlar».

– Hasan Basri Çantay

Fakat bizi öfkelendiriyorlar.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَٰذِرُونَ ٥٦

Biz ise uyanık ihtiyatlı bir cemiyyet bulunuyoruz. Diyordu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu biz, topluca tedbirli olmalıyız.

– İbni Kesir

“Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz.”

– Diyanet İşleri

«Biz ise elbet uyanık bir cemâatiz».

– Hasan Basri Çantay

Biz ihtiyatlı bir toplumuz.

– Seyyid Kutub

فَأَخۡرَجۡنَٰهُم مِّن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٥٧

Bu suretle bunları bostanlardan, pınarlardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat Biz, onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.

– İbni Kesir

(57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

– Diyanet İşleri

(57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık.

– Hasan Basri Çantay

Böylece biz, Firavun ve soydaşlarını bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.

– Seyyid Kutub

وَكُنُوزٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٥٨

Hazinelerden, ve dilrubâ makamlardan çıkardık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hazinelerden ve şerefli makamlardan.

– İbni Kesir

(57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

– Diyanet İşleri

(57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık.

– Hasan Basri Çantay

Hazinelerden ve konforlu köşklerden de.

– Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٥٩

Ve onları Ben-î İsraile miras kıldık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Böylece onlara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

– İbni Kesir

İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

– Diyanet İşleri

İşte (çıkarışımız) böyle oldu ve onlara İsrâîl oğullarını mîrascı kıldık.

– Hasan Basri Çantay

Böylece bunlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

– Seyyid Kutub

فَأَتۡبَعُوهُم مُّشۡرِقِينَ ٦٠

Derken arkalarına düştüler Güneş doğmuştu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Güneş üzerlerine doğarken onları izlediler.

– İbni Kesir

Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular.

– Diyanet İşleri

Derken (Fir'avncular) güneş doğarken onların arkalarına düşdüler.

– Hasan Basri Çantay

Firavun ile soydaşları gün doğar doğmaz İsrailoğullarının ardına düştüler.

– Seyyid Kutub

فَلَمَّا تَرَٰٓءَا ٱلۡجَمۡعَانِ قَالَ أَصۡحَٰبُ مُوسَىٰٓ إِنَّا لَمُدۡرَكُونَ ٦١

Vaktâ ki iki cemiyyet biribirine göründü Musâ’nın eshabı yakalandık dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İki topluluk karşı karşıya geldiğinde, Musa'nın arkadaşları dediler ki: Gerçekten biz, yakalandık.

– İbni Kesir

İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler.

– Diyanet İşleri

Vaktaki artık iki ordu birbirini görmüşdü. Muusânın ashaabı dedi ki: «Muhakkak erişilib yakalandık».

– Hasan Basri Çantay

İki topluluk birbirlerini gördüklerinde Musa'nın taraftarları «Eyvah, yakalandık» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ كـَلَّآۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهۡدِينِ ٦٢

Hayır asla, dedi: Rabbim muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, dedi. Muhakkak ki Rabbım benimledir. Bana doğru yolu gösterecektir.

– İbni Kesir

Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.

– Diyanet İşleri

(Muusâ) «Hayır, dedi, şübhesiz ki Rabbim benimle beraberdir. O, beni (selâmet) yol (una) iletecekdir».

– Hasan Basri Çantay

Musa «Hayır endişelenmeyin, Rabb'im benimle birliktedir, O bana bir çıkış yolu gösterecektir' dedi.

– Seyyid Kutub

فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡبَحۡرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرۡقٖ كَٱلطَّوۡدِ ٱلۡعَظِيمِ ٦٣

Bunun üzerine Musâ’ya "vur Asan ile denize " diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine Musa'ya vahyettik ki: Asanı denize vur. O, hemen yarıldı ve her parçası yüce bir dağ gibi oldu.

– İbni Kesir

Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine Muusâya: «Asaanı denize vur» diye vahyetdik. (Vurunca) derhal (deniz) yarıldı, her parça (sı) kocaman dağ gibi oldu.

– Hasan Basri Çantay

O sırada Musa'ya; «Değneğinle denize vur» diye vahyettik. Bunun üzerine deniz yarılarak içinde oniki yol açıldı. Denizin her parçası yüce bir dağ gibi oldu.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu