بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
مَآ أَغۡنَىٰ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يُمَتَّعُونَ ٢٠٧
O yaşatıldıkları zevkin kendilerine hiç faidesi olmayacaktır.
Eğlendirilmiş olmaları onlara bir fayda sağlamaz.
(Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı.
(205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi?
Vaktiyle refah içinde geçirdikleri hayat kendilerine hiçbir fayda sağlamaz.
وَمَآ أَهۡلَكۡنَا مِن قَرۡيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ ٢٠٨
Maamafih biz hangi memleketi helâk ettikse her halde onu inzar edenler olmuştur.
Uyarıcılar olmaksızın Biz, hiç bir kasabayı helak etmedik.
Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik.
(208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz.
Yok ettiğimiz her ülkeye mutlaka uyarıcılar gönderdik.
ذِكۡرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ٢٠٩
İhtar edilmiştir, ve biz zulmetmiş değilizdir.
Öğüt olarak. Ve Biz, zalimler olmadık
Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.
(208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz.
Amaç başlarına gelecekleri kendilerine önceden haber vermektir. Biz zalim değiliz.
وَمَا تَنَزَّلَتۡ بِهِ ٱلشَّيَٰطِينُ ٢١٠
Ve bunu Şeytanlar indirmedi.
Onu şeytanlar indirmemiştir.
O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir.
Onu (Kur'ânı) şeytanlar indirmedi.
Kur'an, şeytanlar tarafından indirilmiş değildir.
وَمَا يَنۢبَغِي لَهُمۡ وَمَا يَسۡتَطِيعُونَ ٢١١
Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez?
Bu, onlara düşmez de, buna güçleri de yetmez.
Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez.
Bu, onlara hem yakışmaz, hem onlar (buna esasen) güc yetiremezler.
Bu onların sıfatları ile bağdaşmaz. Zaten onlar bunu yapamazlar da.
إِنَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّمۡعِ لَمَعۡزُولُونَ ٢١٢
Onlar işitmekten sureti katiyyede azledilmişlerdir.
Onlar, gerçekten işitmekten uzak tutuldular.
Çünkü onlar (vahyi) işitmekten uzaklaştırılmışlardır.
Şübhe yok ki onlar (meleklerin sözünü) işitmekden kat'î surerde azledilmişlerdir.
Çünkü onların vahyi işitmeleri engellenmiştir.
فَلَا تَدۡعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُعَذَّبِينَ ٢١٣
Binaenaleyh sakın Allah ile beraber diğer bir ilâha çağırma ki o tazib edileceklerden olmayasın.
O halde Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma. Yoksa azablandırılanlardan olursun.
Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!
Sakın Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha çağırma. (Sonra) azâblandırılanlardan olursun.
Sakın Allah'ın yanısıra başka bir ilaha yalvarma; yoksa azaba çarpılanlardan olursun.
وَأَنذِرۡ عَشِيرَتَكَ ٱلۡأَقۡرَبِينَ ٢١٤
Hem en yakın hısımlarını inzar et.
Ve yakın akrabalarını uyar.
(Önce) en yakın akrabanı uyar.
Sen (ilkin) en yakın hısımlarını inzâr et.
Öncelikle en yakın akrabalarını uyar.
وَٱخۡفِضۡ جَنَاحَكَ لِمَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٢١٥
Ve sana ittiba eden mü'minlere kanadını indir.
Mü'minlerden sana uyanlara kanatlarını ger.
Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir.
Mü'minlerden sana tâbi' olanlara kanadını indir.
Sana uyan mü'minlere karşı alçak gönüllülük kanatlarını indir.
فَإِنۡ عَصَوۡكَ فَقُلۡ إِنِّي بَرِيٓءٞ مِّمَّا تَعۡمَلُونَ ٢١٦
Bunun üzerine sana isyan ederlerse ben sizin amellerinizden beriim de.
Şayet sana isyan ederlerse, de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım.
Eğer sana karşı gelirlerse, “Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım” de.
Bunun üzerine eğer sana isyan ederlerse de ki: «Ben sizin yapageldiklerinizden hakikaten uzağım».
Eğer hemşehrilerin sana karşı gelirlerse onlara «Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım» de.
وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱلۡعَزِيزِ ٱلرَّحِيمِ ٢١٧
Ve O, Azîz Rahime mütevekkil ol.
Aziz, Rahim'e tevekkül et.
(217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.
Sen O mutlak gaalib, O çok esirgeyici (Allaha) güvenib dayan.
Üstün iradeli ve merhametli olan Allah'a dayan.