بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَفَرَءَيْتَ إِن مَّتَّعْنَٰهُمْ سِنِينَ ﴿٢٠٥

Gördün a artık onlara senelerce zevk ettirsek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gördün mü, şayet Biz onları yıllarca yararlandırsak;

— İbni Kesir

Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak,

— Diyanet İşleri

(205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi?

— Hasan Basri Çantay

Baksana, eğer onları yıllarca refah içinde yaşatsak da,

— Seyyid Kutub

ثُمَّ جَآءَهُم مَّا كَانُواْ يُوعَدُونَ ﴿٢٠٦

Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra kendilerine vaadolunan şey başlarına gelse,

— İbni Kesir

Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?)

— Diyanet İşleri

(205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi?

— Hasan Basri Çantay

Sonra tehdit edildikleri azap başlarına gelse;

— Seyyid Kutub

مَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يُمَتَّعُونَ ﴿٢٠٧

O yaşatıldıkları zevkin kendilerine hiç faidesi olmayacaktır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Eğlendirilmiş olmaları onlara bir fayda sağlamaz.

— İbni Kesir

(Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı.

— Diyanet İşleri

(205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi?

— Hasan Basri Çantay

Vaktiyle refah içinde geçirdikleri hayat kendilerine hiçbir fayda sağlamaz.

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ ﴿٢٠٨

Maamafih biz hangi memleketi helâk ettikse her halde onu inzar edenler olmuştur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Uyarıcılar olmaksızın Biz, hiç bir kasabayı helak etmedik.

— İbni Kesir

Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik.

— Diyanet İşleri

(208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz.

— Hasan Basri Çantay

Yok ettiğimiz her ülkeye mutlaka uyarıcılar gönderdik.

— Seyyid Kutub

ذِكْرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ﴿٢٠٩

İhtar edilmiştir, ve biz zulmetmiş değilizdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öğüt olarak. Ve Biz, zalimler olmadık

— İbni Kesir

Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.

— Diyanet İşleri

(208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz.

— Hasan Basri Çantay

Amaç başlarına gelecekleri kendilerine önceden haber vermektir. Biz zalim değiliz.

— Seyyid Kutub

وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ ٱلشَّيَٰطِينُ ﴿٢١٠

Ve bunu Şeytanlar indirmedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onu şeytanlar indirmemiştir.

— İbni Kesir

O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir.

— Diyanet İşleri

Onu (Kur'ânı) şeytanlar indirmedi.

— Hasan Basri Çantay

Kur'an, şeytanlar tarafından indirilmiş değildir.

— Seyyid Kutub

وَمَا يَنۢبَغِى لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ ﴿٢١١

Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bu, onlara düşmez de, buna güçleri de yetmez.

— İbni Kesir

Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez.

— Diyanet İşleri

Bu, onlara hem yakışmaz, hem onlar (buna esasen) güc yetiremezler.

— Hasan Basri Çantay

Bu onların sıfatları ile bağdaşmaz. Zaten onlar bunu yapamazlar da.

— Seyyid Kutub

إِنَّهُمْ عَنِ ٱلسَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ ﴿٢١٢

Onlar işitmekten sureti katiyyede azledilmişlerdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar, gerçekten işitmekten uzak tutuldular.

— İbni Kesir

Çünkü onlar (vahyi) işitmekten uzaklaştırılmışlardır.

— Diyanet İşleri

Şübhe yok ki onlar (meleklerin sözünü) işitmekden kat'î surerde azledilmişlerdir.

— Hasan Basri Çantay

Çünkü onların vahyi işitmeleri engellenmiştir.

— Seyyid Kutub

فَلَا تَدْعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَتَكُونَ مِنَ ٱلْمُعَذَّبِينَ ﴿٢١٣

Binaenaleyh sakın Allah ile beraber diğer bir ilâha çağırma ki o tazib edileceklerden olmayasın.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O halde Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma. Yoksa azablandırılanlardan olursun.

— İbni Kesir

Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!

— Diyanet İşleri

Sakın Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha çağırma. (Sonra) azâblandırılanlardan olursun.

— Hasan Basri Çantay

Sakın Allah'ın yanısıra başka bir ilaha yalvarma; yoksa azaba çarpılanlardan olursun.

— Seyyid Kutub

وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ ٱلْأَقْرَبِينَ ﴿٢١٤

Hem en yakın hısımlarını inzar et.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yakın akrabalarını uyar.

— İbni Kesir

(Önce) en yakın akrabanı uyar.

— Diyanet İşleri

Sen (ilkin) en yakın hısımlarını inzâr et.

— Hasan Basri Çantay

Öncelikle en yakın akrabalarını uyar.

— Seyyid Kutub

وَٱخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ﴿٢١٥

Ve sana ittiba eden mü'minlere kanadını indir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Mü'minlerden sana uyanlara kanatlarını ger.

— İbni Kesir

Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir.

— Diyanet İşleri

Mü'minlerden sana tâbi' olanlara kanadını indir.

— Hasan Basri Çantay

Sana uyan mü'minlere karşı alçak gönüllülük kanatlarını indir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR