بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ ٢٠٤

Bizim azabımızı mı çabucak istiyorlardı.

– İbni Kesir

أَفَرَءَيۡتَ إِن مَّتَّعۡنَٰهُمۡ سِنِينَ ٢٠٥

Gördün mü, şayet Biz onları yıllarca yararlandırsak;

– İbni Kesir

ثُمَّ جَآءَهُم مَّا كَانُواْ يُوعَدُونَ ٢٠٦

Sonra kendilerine vaadolunan şey başlarına gelse,

– İbni Kesir

مَآ أَغۡنَىٰ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يُمَتَّعُونَ ٢٠٧

Eğlendirilmiş olmaları onlara bir fayda sağlamaz.

– İbni Kesir

وَمَآ أَهۡلَكۡنَا مِن قَرۡيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ ٢٠٨

Uyarıcılar olmaksızın Biz, hiç bir kasabayı helak etmedik.

– İbni Kesir

ذِكۡرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ٢٠٩

Öğüt olarak. Ve Biz, zalimler olmadık

– İbni Kesir

وَمَا تَنَزَّلَتۡ بِهِ ٱلشَّيَٰطِينُ ٢١٠

Onu şeytanlar indirmemiştir.

– İbni Kesir

وَمَا يَنۢبَغِي لَهُمۡ وَمَا يَسۡتَطِيعُونَ ٢١١

Bu, onlara düşmez de, buna güçleri de yetmez.

– İbni Kesir

إِنَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّمۡعِ لَمَعۡزُولُونَ ٢١٢

Onlar, gerçekten işitmekten uzak tutuldular.

– İbni Kesir

فَلَا تَدۡعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُعَذَّبِينَ ٢١٣

O halde Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma. Yoksa azablandırılanlardan olursun.

– İbni Kesir

وَأَنذِرۡ عَشِيرَتَكَ ٱلۡأَقۡرَبِينَ ٢١٤

Ve yakın akrabalarını uyar.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu