بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَسۡقِطۡ عَلَيۡنَا كِسَفٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ١٨٧

Üzerimize Semâ’dan bir kıtayı düşürüver haydi sâdıklardan isen.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer sadıklardan isen bize, gökten bir parça indir.

– İbni Kesir

“Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.”

– Diyanet İşleri

«Eğer doğruculardan isen gökden üstümüze bir parça düşür».

– Hasan Basri Çantay

Eğer doğru söylüyorsan başımıza gökten parçalar yağdır.

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّيٓ أَعۡلَمُ بِمَا تَعۡمَلُونَ ١٨٨

Rabbim alemdir, dedi: yaptıklarınıza.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım; yaptıklarınızı en iyi bilendir.

– İbni Kesir

Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi.

– Diyanet İşleri

(Şuayb) dedi: «Ne yapıyorsanız Rabbim daha iyi bilicidir».

– Hasan Basri Çantay

Şuayb «Rabbim neler yaptığınızı herkesten iyi bilir.»

– Seyyid Kutub

فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمۡ عَذَابُ يَوۡمِ ٱلظُّلَّةِۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٍ ١٨٩

Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu da yalanladılar ve onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Doğrusu o, büyük bir günün azabı idi.

– İbni Kesir

Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.

– Diyanet İşleri

Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi.

– Hasan Basri Çantay

Eykeliler, Şuayb'i yalanladılar. Bunun üzerine «Yakar bulut günü» nün azabı yakalarına yapıştı. O gerçekten müthiş bir günün azabı idi.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ١٩٠

Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.

– İbni Kesir

Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz bunda mutlak bir âyet vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir.

– Hasan Basri Çantay

Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ١٩١

Ve şüphesiz ki Rabbin O, öyle Azîz öyle Rahîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.

– İbni Kesir

Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, senin Rabbin mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O.

– Hasan Basri Çantay

Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّهُۥ لَتَنزِيلُ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٩٢

Ve hakikat bu (kur'an) Rabb-ül’âlemîn’in şüphesiz bir tenkizilidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki o, elbette alemlerin Rabbının indirmesidir.

– İbni Kesir

Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir.

– Diyanet İşleri

O (Kur'an) muhakkak ve muhakkak aalemlerin Rabbi (canibinden) indirilmedir.

– Hasan Basri Çantay

Hiç kuşkusuz Kur'an, Rabb'in tarafından indirilmiştir.

– Seyyid Kutub

نَزَلَ بِهِ ٱلرُّوحُ ٱلۡأَمِينُ ١٩٣

Onu Ruhi emîn indirdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu Ruh el-Emin indirmiştir.

– İbni Kesir

(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

– Diyanet İşleri

(193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma'nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Onu «güvenilir ruh» (Cebrail) indirdi.

– Seyyid Kutub

عَلَىٰ قَلۡبِكَ لِتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ ١٩٤

Senin kalbin üzerine ki o münzirlerden olasın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Senin kalbine ki uyarıcılardan olasın.

– İbni Kesir

(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

– Diyanet İşleri

(193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma'nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Senin kalbine; uyarıcılardan biri olasın diye.

– Seyyid Kutub

بِلِسَانٍ عَرَبِيّٖ مُّبِينٖ ١٩٥

Açık parlak bir Arabi lisan ile.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Apaçık arab diliyle.

– İbni Kesir

(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

– Diyanet İşleri

(193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma'nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Açık, yalın bir arapça ile

– Seyyid Kutub

وَإِنَّهُۥ لَفِي زُبُرِ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٩٦

Hem o şüphesiz evvelkilerin kitaplarında da var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, daha öncekilerin kitablarında vardır.

– İbni Kesir

Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı.

– Diyanet İşleri

Şübhe yok ki o (Kur'an) daha evvelkilerin kitablarında da vardır.

– Hasan Basri Çantay

Kur'an'ın temel ilkeleri, daha önceki ümmetlerin kutsal kitaplarında da yer almıştı.

– Seyyid Kutub

أَوَلَمۡ يَكُن لَّهُمۡ ءَايَةً أَن يَعۡلَمَهُۥ عُلَمَٰٓؤُاْ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ١٩٧

Onu Ben-î İsrail ulemasının bilmesi de onlara bir âyet (bir delil) değil mi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İsrailoğullarının bilginlerinin bunu bilmesi de onlar için bir ayet değil midir?

– İbni Kesir

İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar (Mekke müşrikleri) için bir delil değil midir?

– Diyanet İşleri

İsrâîl oğulları bilginlerinin bunu bilmesi de onlar için bir âyet (bir delîl) değil miydi?

– Hasan Basri Çantay

İsrailoğulları bilginlerinin bu Kur'an'dan haberdar olmaları müşrikler için bir delil değil mi?

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu