بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُمۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٌ عَادُونَ ١٦٦

Bırakıyorsunuz da sizin için yarattığı çiftleri? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve Rabbınızın sizin için yarattığı eşleri bırakıyor musunuz? Hayır, siz azmış bir kavimsiniz.

– İbni Kesir

(165-166) “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”

– Diyanet İşleri

(165-166) «Siz, Rabbinizin sizin için yaratdığı zevcelerinizi bırakıb da insanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır, (siz halâlden harama) tecâvüz eden bir kavmsiniz».

– Hasan Basri Çantay

Buna karşılık Rabb'inizin sizin için eş olarak yarattığı kadınları bırakıyorsunuz? Sizler doğal sınırları çiğneyen, sapık bir toplumsunuz.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ يَٰلُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُخۡرَجِينَ ١٦٧

And ederiz ki dediler vazgeçmezsen ya Lût, mutlak ve muhakkak çıkarılanlardan olacaksın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Ey Lut, buna son vermezsen sen, elbette çıkarılanlardan olursun.

– İbni Kesir

Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!”

– Diyanet İşleri

Dediler: «Ey Luut, sen (bu davadan) vaz geçmezsen, andolsun, mutlak (memleketimizden koğulub) çıkarılanlardan olacaksın».

– Hasan Basri Çantay

Soydaşları «Ey Lut, eğer bu dediklerinden vazgeçmezsen kesinlikle seni buradan süreceğiz» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ ٱلۡقَالِينَ ١٦٨

Ben, dedi: doğrusu sizin amelinize buğz edenlerdenim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Doğrusu ben, sizin işlediğinize kızanlardanım.

– İbni Kesir

Lût, şöyle dedi: “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.”

– Diyanet İşleri

(Luut) dedi: «Ben sizin bu yapdığınıza elbette buğz edenlerdenim».

– Hasan Basri Çantay

Lut dedi ki; Ben sizin bu sapık davranışınızdan tiksinenlerdenim.

– Seyyid Kutub

رَبِّ نَجِّنِي وَأَهۡلِي مِمَّا يَعۡمَلُونَ ١٦٩

Rabbim beni ve ehlimi onların yaptıklarından halâs et.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbım, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar.

– İbni Kesir

“Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.”

– Diyanet İşleri

«Ey Rabbim, beni ve ehlimi onların yapageldikleri (bu kötülüğ) ün (azâb) ından kurtar».

– Hasan Basri Çantay

Ya Rabbi, beni ve ailemi bunların sapık davranışlarının yaygın cezasından kurtar.

– Seyyid Kutub

فَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ ١٧٠

Biz de onu ve ehlini tamamen halâs ettik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine onu ve ailesini topluca kurtardık.

– İbni Kesir

(170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine biz onu ve ehlini kamilen kurtardık.

– Hasan Basri Çantay

Biz de Lut'u ve ailesini kurtardık.

– Seyyid Kutub

إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ ١٧١

Ancak bir acüze kaldı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sadece yaşlı bir kadın geride kalanlardan oldu.

– İbni Kesir

(170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.

– Diyanet İşleri

Geri kalanların içinde yalınız bir koca karı vardı.

– Hasan Basri Çantay

Ailesinden sadece yaşlı bir kadın, sapıklar arasında kaldı.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ١٧٢

Sonra geridekileri hep tedmir eyledik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra diğerlerini yerle bir ettik.

– İbni Kesir

Sonra diğerlerini helâk ettik.

– Diyanet İşleri

Sonra geridekileri (tam bir suretde) helak etdik.

– Hasan Basri Çantay

Sonra geride kalanları yokettik.

– Seyyid Kutub

وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ ١٧٣

Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki ne fena idi o münzerin yağmuru.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Üzerlerine de bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.

– İbni Kesir

Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi!

– Diyanet İşleri

Üstlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki. (Bak) inzâr edilenlerin yağmuru ne kötüdür!

– Hasan Basri Çantay

Onların başlarına müthiş bir yağmur yağdırdık. Uyarıcıları umursamayanların başlarına yağan yağmur ne fenadır.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ١٧٤

Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.

– İbni Kesir

Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz bunda elbette bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir.

– Hasan Basri Çantay

Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdir.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ١٧٥

Ve şüphesiz ki Rabbin O, öyle Azîz öyle Rahîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.

– İbni Kesir

Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, senin Rabbin, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O.

– Hasan Basri Çantay

Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

– Seyyid Kutub

كَذَّبَ أَصۡحَٰبُ لۡـَٔيۡكَةِ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٧٦

Eshabı Eyke gönderilen Resuller’i tekzib etti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eyke halkı da peygamberleri yalanladı.

– İbni Kesir

Eyke halkı da peygamberleri yalanladı.

– Diyanet İşleri

Eyke yârânı da (gönderilen) peygamberleri tekzîb etmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Eyke halkı da peygamberlerini yalanladılar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu