بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ ١٦٢
Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, eminim.
Muhakkak ki ben, size emin bir peygamberim.
“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
«Şübhesiz ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim».
Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim.
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ١٦٣
Gelin Allah’dan korkun da bana itaat edin.
Artık Allah'tan korkun da bana itaat edin.
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
«Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin».
Öyleyse Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz.
وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٦٤
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak Rabb-ül’âlemîn’e aiddir.
Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak alemlerin Rabbına aittir.
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
«Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir».
Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum, benim çabalarımın karşılığını verecek olan alemlerin Rabb'idir.
أَتَأۡتُونَ ٱلذُّكۡرَانَ مِنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٦٥
Âlemîn içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?
İnsanlar arasında erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?
(165-166) “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”
(165-166) «Siz, Rabbinizin sizin için yaratdığı zevcelerinizi bırakıb da insanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır, (siz halâlden harama) tecâvüz eden bir kavmsiniz».
Sizler erkekler ile cinsel ilişki kuruyorsunuz, öyle mi?
وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُمۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٌ عَادُونَ ١٦٦
Bırakıyorsunuz da sizin için yarattığı çiftleri? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz.
Ve Rabbınızın sizin için yarattığı eşleri bırakıyor musunuz? Hayır, siz azmış bir kavimsiniz.
(165-166) “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”
(165-166) «Siz, Rabbinizin sizin için yaratdığı zevcelerinizi bırakıb da insanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır, (siz halâlden harama) tecâvüz eden bir kavmsiniz».
Buna karşılık Rabb'inizin sizin için eş olarak yarattığı kadınları bırakıyorsunuz? Sizler doğal sınırları çiğneyen, sapık bir toplumsunuz.
قَالُواْ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ يَٰلُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُخۡرَجِينَ ١٦٧
And ederiz ki dediler vazgeçmezsen ya Lût, mutlak ve muhakkak çıkarılanlardan olacaksın.
Dediler ki: Ey Lut, buna son vermezsen sen, elbette çıkarılanlardan olursun.
Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!”
Dediler: «Ey Luut, sen (bu davadan) vaz geçmezsen, andolsun, mutlak (memleketimizden koğulub) çıkarılanlardan olacaksın».
Soydaşları «Ey Lut, eğer bu dediklerinden vazgeçmezsen kesinlikle seni buradan süreceğiz» dediler.
قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ ٱلۡقَالِينَ ١٦٨
Ben, dedi: doğrusu sizin amelinize buğz edenlerdenim.
Dedi ki: Doğrusu ben, sizin işlediğinize kızanlardanım.
Lût, şöyle dedi: “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.”
(Luut) dedi: «Ben sizin bu yapdığınıza elbette buğz edenlerdenim».
Lut dedi ki; Ben sizin bu sapık davranışınızdan tiksinenlerdenim.
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهۡلِي مِمَّا يَعۡمَلُونَ ١٦٩
Rabbim beni ve ehlimi onların yaptıklarından halâs et.
Rabbım, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar.
“Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.”
«Ey Rabbim, beni ve ehlimi onların yapageldikleri (bu kötülüğ) ün (azâb) ından kurtar».
Ya Rabbi, beni ve ailemi bunların sapık davranışlarının yaygın cezasından kurtar.
فَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ ١٧٠
Biz de onu ve ehlini tamamen halâs ettik.
Bunun üzerine onu ve ailesini topluca kurtardık.
(170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.
Bunun üzerine biz onu ve ehlini kamilen kurtardık.
Biz de Lut'u ve ailesini kurtardık.
إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ ١٧١
Ancak bir acüze kaldı.
Sadece yaşlı bir kadın geride kalanlardan oldu.
(170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.
Geri kalanların içinde yalınız bir koca karı vardı.
Ailesinden sadece yaşlı bir kadın, sapıklar arasında kaldı.
ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ١٧٢
Sonra geridekileri hep tedmir eyledik.
Sonra diğerlerini yerle bir ettik.
Sonra diğerlerini helâk ettik.
Sonra geridekileri (tam bir suretde) helak etdik.
Sonra geride kalanları yokettik.