بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ ءَايَةً تَعْبَثُونَ ﴿١٢٨

Siz her tepeye bir alâmet bina eder eğlenir misiniz?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Siz, her yüksek yere koca bir bina kurup boş şeylerle mi uğraşırsınız?

— İbni Kesir

“Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?”

— Diyanet İşleri

«Siz, her yüksek yerde bir alâmet bina edib eğlenir misiniz»?

— Hasan Basri Çantay

Sizler her yüksek tepeye gösteriş amaçlı bir anıt dikerek boş işlerle mi oyalanıyorsunuz.?

— Seyyid Kutub

وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ ﴿١٢٩

Bir takım masnuat da ediniyorsunuz ki sanki muhalled kalacaksınız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?

— İbni Kesir

“İçlerinde ebedî yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?”

— Diyanet İşleri

«Ebedî kalacağınızı umarak yer altında su mahzenleri edinir misiniz»?

— Hasan Basri Çantay

Hiç ölmemek ümidi ile sağlam köşkler mi yapıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ ﴿١٣٠

Hem tuttuğunuz vakit merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yakaladığınız zaman da zorbaca mı yakalarsınız?

— İbni Kesir

“Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.”

— Diyanet İşleri

«Tutub yakaladığınız vakit zorbalar gibi yakalar mısınız»?

— Hasan Basri Çantay

Birini yakalayınca zorbaca yakalıyorsunuz.

— Seyyid Kutub

فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿١٣١

Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O halde Allah'tan korkun da bana itaat edin.

— İbni Kesir

“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

— Diyanet İşleri

«Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin».

— Hasan Basri Çantay

Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz.

— Seyyid Kutub

وَٱتَّقُواْ ٱلَّذِىٓ أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ ﴿١٣٢

O Allah’dan korkun ki size o bildiğiniz şeylere imdad buyordu.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bildiğiniz şeylerle sizi destekleyenden sakının.

— İbni Kesir

(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

— Diyanet İşleri

«Size bilib durduğunuz şeylerle (nimetlerle) yardım eden»,

— Hasan Basri Çantay

Size bildiğiniz nimetleri bağışlayan Allah'tan korkunuz.

— Seyyid Kutub

أَمَدَّكُم بِأَنْعَٰمٍ وَبَنِينَ ﴿١٣٣

En'am, oğullar, cennet gibi bağlar, bahçeler, menbalar ile size imdad buyurmakta.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, desteklemiştir sizi, hayvanlar ve oğullarla;

— İbni Kesir

(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

— Diyanet İşleri

(133-134) «Size davarlar, oğullar», «Bağlar, ırmaklar ihsan eden (Allahdan) korkun».

— Hasan Basri Çantay

O size davar sürüleri ile evlatlar bağışladı.

— Seyyid Kutub

وَجَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ﴿١٣٤

En'am, oğullar, cennet gibi bağlar, bahçeler, menbalar ile size imdad buyurmakta.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bahçeler ve çeşmelerle.

— İbni Kesir

(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

— Diyanet İşleri

(133-134) «Size davarlar, oğullar», «Bağlar, ırmaklar ihsan eden (Allahdan) korkun».

— Hasan Basri Çantay

Bahçeler ve pınarlar armağan etti.

— Seyyid Kutub

إِنِّىٓ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ﴿١٣٥

Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum.

— İbni Kesir

“Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”

— Diyanet İşleri

«Ben cidden üstünüze (gelecek) büyük bir günün azabından korkuyorum».

— Hasan Basri Çantay

Sizin hesabınıza 'büyük gün'ün azabından endişe ederim.

— Seyyid Kutub

قَالُواْ سَوَآءٌ عَلَيْنَآ أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ ٱلْوَٰعِظِينَ ﴿١٣٦

Sen, dediler: ha vaazetmişin ha vaazedenlerden olmamışın bizce müsavidir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Öğüt versen de, yahut öğüt verenlerden olmasan da bizim için eşittir.

— İbni Kesir

Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.”

— Diyanet İşleri

Dediler: «Va'z etsen de, yahud va'z edicilerden olmasan da bize göre birdir».

— Hasan Basri Çantay

Adoğulları dediler ki, «İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizim için birdir.»

— Seyyid Kutub

إِنْ هَٰذَآ إِلَّا خُلُقُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٣٧

Bu sırf eskilerin âdeti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bu, öncekilerin adetinden başka bir şey değildir.

— İbni Kesir

“Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir.”

— Diyanet İşleri

«Bu, evvelkilerin aadetinden başka (bir şey) değildir».

— Hasan Basri Çantay

Bu uygulamalarımız, eski atalarımızdan bize gelen geleneklerden başka birşey değildir.

— Seyyid Kutub

وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ ﴿١٣٨

Biz tazib olunmayız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hem biz, azaba uğratılacak da değiliz.

— İbni Kesir

“Biz azaba uğratılacak da değiliz.”

— Diyanet İşleri

«Biz azaba uğratılacaklar da değiliz».

— Hasan Basri Çantay

Bizim azaba çarpılmamız sözkonusu değildir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR