بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا ٱصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا ﴿٦٥

Ve onlar ki Ya Rabbenâ, derler, sav bizlerden cehennem azâbını,cidden onun azâbıbelâyi mübremdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onlar ki: Rabbımız, bizden cehennem azabını uzaklaştır. Doğrusu cehennem in azabı sürekli ve acıdır, derler.

— İbni Kesir

Onlar, şöyle diyenlerdir: “Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helâktir!”

— Diyanet İşleri

Onlar ki: «Ey Rabbimiz, derler, bizden cehennem azabını sav. Gerçek onun azâbı daimî bir helâledir».

— Hasan Basri Çantay

Onlar derler ki; Ey Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut, çünkü cehennemin azabı sürekli bir afettir.

— Seyyid Kutub

إِنَّهَا سَآءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا ﴿٦٦

Filhakika o ne kötü makarr, ne kötü makam.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki o, ne kötü bir karargah ve konaklama yeridir.

— İbni Kesir

“Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası.”

— Diyanet İşleri

«Hakıykat o, ne kötü bir karargâh ve ikaametgâhdır».

— Hasan Basri Çantay

Orası ne fena bir konut ve ne fena bir barınaktır.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَنفَقُواْ لَمْ يُسْرِفُواْ وَلَمْ يَقْتُرُواْ وَكَانَ بَيْنَ ذَٰلِكَ قَوَامًا ﴿٦٧

Ve onlar ki infak ettikleri vakit israf etmezler, hisset de yapmazlar, ikisi arası denk giderler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; infak ettikleri zaman, ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.

— İbni Kesir

Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.

— Diyanet İşleri

Onlar ki harcadıkları vakit ne israf, ne de sıkılık yapmazlar; (harcamaları) ikisi arası ortalama olur.

— Hasan Basri Çantay

Onlar harcamalarında ne savurganca ve ne de eli sıkıca davranmayarak bu iki karşıt kutup arasında ölçülü bir tutum benimserler.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ ٱلنَّفْسَ ٱلَّتِى حَرَّمَ ٱللَّهُ إِلَّا بِٱلْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ يَلْقَ أَثَامًا ﴿٦٨

Ve onlar ki Allah’ın beraberinde diğer bir tanrıya duâ etmezler, Allah’ın haram kıldığı nefsi haksız katleylemezler ve sinâ yapmazlar, her kim de bunları yaparsa ağır cezaya çarpar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; Allah ile beraber başka bir tanrıya tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa, cezaya çarpar.

— İbni Kesir

Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar.

— Diyanet İşleri

Onlar ki Allahın yanına başka bir Tanrı daha (katıb) tapmazlar. Allahın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar, zina etmezler. Kim bunlar (dan birini) yaparsa cezaya çarpar.

— Hasan Basri Çantay

Onlar Allah'ın yanısıra başka bir ilaha yalvarmazlar. Allah'ın yasakladığı cana, sebepsiz yere kıymazlar ve zina etmezler. Bu suçları işleyenler cezalarını görürler.

— Seyyid Kutub

يُضَٰعَفْ لَهُ ٱلْعَذَابُ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِۦ مُهَانًا ﴿٦٩

Kıyamet günü ona azâb katlanır ve onda muhakkar, muhalled kalır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılarak temelli bırakılır.

— İbni Kesir

Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır.

— Diyanet İşleri

Kıyamet günü de azâbı katmerleşir ve o (azabın) içinde hor ve hakîr ebedî bırakılır.

— Hasan Basri Çantay

Kıyamet günü azapları kat kat olur ve horlanmış olarak ebediyyen bu azabın pençesinde kalırlar.

— Seyyid Kutub

إِلَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَٰلِحًا فَأُوْلَٰٓئِكَ يُبَدِّلُ ٱللَّهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَٰتٍۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا ﴿٧٠

Ancak tevbe ve iman edip salih bir amel işleyenler başka, çünkü bunların seyyiatını Allah hasenâta tebdil eder, ve Allah Gafur , Rahim bulunuyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak tevbe eden, inanıp salih amel işleyenlerin; Allah, işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah; Gafur ve Rahim olandır.

— İbni Kesir

Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

— Diyanet İşleri

Meğer ki (şirkden) tevbe ve îman edib iyi amel (ve hareket) de bulunan kimseler ola. İşte Allah bunların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.

— Hasan Basri Çantay

Yalnız tevbe edip iyi ameller işleyenler hariç. Allah, böylelerinin kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah affedicidir ve merhametlidir.

— Seyyid Kutub

وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَٰلِحًا فَإِنَّهُۥ يَتُوبُ إِلَى ٱللَّهِ مَتَابًا ﴿٧١

Ve her kim tevbe edip de salâh ile çalışırsa o muhakkak Allah’a makbul olarak döner.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim de tevbe edip salih amel işlerse; şüphesiz ki o, Allah'a tevbesi kabul edilmiş olarak döner.

— İbni Kesir

Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.

— Diyanet İşleri

Kim (günâhlardan) tevbe (ve rücû') eder, güzel amel (ve hareket) de de bulunursa muhakkak o, Allaha — tevbesi makbul ve (Allahın) rızâsına erişmiş olarak — döner.

— Hasan Basri Çantay

Kim tevbe eder de arkasından iyi amel işlerse o kimse kararlı bir pişmanlıkla Allah'a yönelmiş olur.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ ٱلزُّورَ وَإِذَا مَرُّواْ بِٱللَّغْوِ مَرُّواْ كِرَامًا ﴿٧٢

Ve onlar ki yalana şâhid olmazlar ve lâğve rastgeldikleri vakit kerîmâne geçerler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; yalan yere şehadet etmezler. Boş ve kötü lakırdıya rastladıkları zaman, yüz çevirip vakarla geçerler.

— İbni Kesir

Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.

— Diyanet İşleri

Onlar ki yalan şâhidlik etmezler, boş ve kötü lâkırdıya rastladıkları vakit şerefli (insanlar) olarak (ondan yüz çevirib) geçerler.

— Hasan Basri Çantay

Yine onlar yalanın semtine yanaşmazlar. Kötülükler ile karşılaştıklarında yanlarından onurlarına toz kondurmadan geçip giderler.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّواْ عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا ﴿٧٣

Ve onlar ki Rab’lerinin âyetleriyle vaaz-u nasihat edildikleri zaman üstüne kör, sağır yıkılıp yatmazlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; kendilerine Rabblarının ayetleri hatırlatıldığı vakit, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.

— İbni Kesir

Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler.

— Diyanet İşleri

Onlar ki kendilerine Rabbinin âyetleri okunduğu (yahud onlara va'z ve nasıyhat edildiği) zaman bunlara karşı (münafıklar gibi) kör ve sağır (yıkılıb) düşmezler.

— Hasan Basri Çantay

Onlara Allah'ın ayetleri hatırlatıldığında bu ayetler karşısında kör ve sağır kesilmezler.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَٰجِنَا وَذُرِّيَّٰتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَٱجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا ﴿٧٤

Ve onlar ki Ya Rabbena! lûtfunla bizlere zevcelerimizden, zürriyyetlerimizden gözler süruru ihsan buyur ve bizi müttekıylere pişüva kıl derler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; Rabbımız, eşlerimiz ve çocuklarımız hususunda gözümüzü aydın kıl, bizi müttakilere imam yap, derler.

— İbni Kesir

Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir.

— Diyanet İşleri

Onlar ki «Ey Rabbimiz, derler bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözler (imizin) bebeği olacak (saalik insanlar) ihsan et. Bizi takvaa saahiblerine rehber kıl».

— Hasan Basri Çantay

Onlar ki: “Rabbimiz, eşlerimiz ve çocuklarımız hususunda gözümüzü aydın kıl, bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder yap.” derler.

— Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ يُجْزَوْنَ ٱلْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُواْ وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَٰمًا ﴿٧٥

İşte hep bunlar sabırlarına mukabil gurfe ile (cennet şehnişini ile) mükâfatlanacaklar ve orada sağlık ve selâm ile karşılanacaklar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte onlar, sabrettiklerinden dolayı cennetin en yüksek dereceleri ile mükafatlandırılırlar ve orada sağlık ve selamla karşılanırlar.

— İbni Kesir

İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.

— Diyanet İşleri

İşte (bütün) onlardır ki zorluklara katlanıb dayanmaları sesebebiyle gurfe (ler) le mükâfatlandırılacaklar, orada sağlık ve selâm ile karşılanacaklardır.

— Hasan Basri Çantay

İşte onlar sabretmiş olmalarının karşılığı olarak özel cennet odaları ile ödüllendirilirler: Bu odalarda esenlik dilekleri ve selamla karşılanırlar.

— Seyyid Kutub

AYARLAR