بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قُلۡ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ ٱلسَّبۡعِ وَرَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ ٨٦

De ki: Yedi göğün Rabbı ve yüce Arş'ın Rabbı kimdir?

– İbni Kesir

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ أَفَلَا تَتَّقُونَ ٨٧

Allah'tır, diyecekler. Öyleyse sakınmaz mısınız? de.

– İbni Kesir

قُلۡ مَنۢ بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيۡءٖ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيۡهِ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ ٨٨

De ki: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran, ama barındırılmaya asla muhtaç olmayan kimdir?

– İbni Kesir

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ فَأَنَّىٰ تُسۡحَرُونَ ٨٩

Allah'tır, diyecekler. Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz? de.

– İbni Kesir

بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِٱلۡحَقِّ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ ٩٠

Hayır, Biz, onlara gerçeği getirdik. Ama onlar muhakkak yalancılardır.

– İbni Kesir

مَا ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ مِن وَلَدٖ وَمَا كَانَ مَعَهُۥ مِنۡ إِلَٰهٍۚ إِذٗا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهِۭ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ٩١

Allah, hiç bir çocuk edinmemiştir ve O'nunla birlikte hiç bir ilah da yoktur. Olsaydı; o zaman, her ilah, kendi yarattığını alıp götürür ve birbirinden üstün çıkmaya çalışırlardı. Allah, onların nitelendirdiklerinden mğünezzehtir.

– İbni Kesir

عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ ٩٢

O, görüleni de, görülmeyeni de bilir. Onların koştukları ortaklardan çok yücedir.

– İbni Kesir

قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ ٩٣

De ki: Rabbım, onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen,

– İbni Kesir

رَبِّ فَلَا تَجۡعَلۡنِي فِي ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ ٩٤

Rabbım, o zaman beni zalimler güruhunun içinde bulundurma.

– İbni Kesir

وَإِنَّا عَلَىٰٓ أَن نُّرِيَكَ مَا نَعِدُهُمۡ لَقَٰدِرُونَ ٩٥

Biz, onlara vaad ettiğimizi sana göstermeye elbette kadiriz.

– İbni Kesir

ٱدۡفَعۡ بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُ ٱلسَّيِّئَةَۚ نَحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَصِفُونَ ٩٦

Sen, kötülüğü en güzel ile sav. Onların nitelendirmekte olduklarını Biz, çok daha iyi biliriz.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu