بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

بَلۡ قَالُواْ مِثۡلَ مَا قَالَ ٱلۡأَوَّلُونَ ٨١

Hayır, evvelkilerin dedikleri gibi dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, onlar yine de öncekilerin dediklerini derler.

– İbni Kesir

Hayır onlar, öncekilerin söyledikleri sözler gibi sözler ettiler.

– Diyanet İşleri

Hayır, onlar evvelkilerin dediği gibi dediler.

– Hasan Basri Çantay

Tersine onlar daha önceki sapıkların dediklerini söylediler.

– Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ٨٢

"öldüğünüz ve bir türab, bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, cidden biz mi mutlak ba'solunacağız?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar demişlerdi ki: Ölüp de toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltileceğiz?

– İbni Kesir

Dediler ki: “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz?”

– Diyanet İşleri

Onlar «Öldüğümüz ve bir toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, hakıykaten biz mi diriltilib kaldırılacakmışız?» demişlerdi.

– Hasan Basri Çantay

Biz ölüp de toprak ve kemik olduktan sonra yeniden mi diriltileceğiz?

– Seyyid Kutub

لَقَدۡ وُعِدۡنَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا هَٰذَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٨٣

Yemîn ederiz ki bize de, atalarımıza da bu, bundan evvel vaadolundu, bu eskilerin masallarından başka bir şey değil" dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki biz, ve daha önce de atalarımız bununla tehdit edilmişti. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir.

– İbni Kesir

Andolsun, biz de bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik. Bu, öncekilerin uydurduğu masallardan başka bir şey değildir.

– Diyanet İşleri

«Andederiz ki bize de, atalarımıza da daha önce bu va'd olunmuşdur. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir».

– Hasan Basri Çantay

Bu tehdit şimdi bize yöneltildiği gibi daha önce atalarımıza da yöneltilmişti. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir.

– Seyyid Kutub

قُل لِّمَنِ ٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهَآ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ ٨٤

Kimin o arz ve ondaki kimseler, eğer biliyorsanız? De.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Yer ve onda bulunanlar kimindir? Biliyorsanız söyleyin.

– İbni Kesir

De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?”

– Diyanet İşleri

(Sen Habîbim, onlara) de ki: «Kimindir o yer ve ondaki (bütün mahlûk) lar, biliyor musunuz»?

– Hasan Basri Çantay

Onlara de ki, «Eğer biliyorsanız, söyleyiniz, yeryüzü ve üzerindeki tüm varlıklar kimindir?»

– Seyyid Kutub

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ٨٥

Allah’ın diyecekler, o halde düşünmez misiniz? De.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ındır, diyecekler. Öyleyse ibret almaz mısınız? de.

– İbni Kesir

“Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?” de.

– Diyanet İşleri

«Allahındır» diyecekler. «O halde iyiden iyi düşünüb de ibret almaz mısınız siz? de.

– Hasan Basri Çantay

Sana «Allah'ındır» diyecekler. De ki; «Siz kafanızı çalıştırmayacak mısınız?»

– Seyyid Kutub

قُلۡ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ ٱلسَّبۡعِ وَرَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ ٨٦

Kim o yedi Semânın Rabb’i ve o azametli Arş’ın Rabb’i? De.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Yedi göğün Rabbı ve yüce Arş'ın Rabbı kimdir?

– İbni Kesir

De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi, büyük Arş’ın Rabbi kimdir?”

– Diyanet İşleri

(Yine) de ki: «Kim o yedi göğün Rabbi ve o büyük arşın saahibi»?

– Hasan Basri Çantay

Onlara de ki; «Yedi göğün ve yüce Arş'ın Rabb'i kimdir?

– Seyyid Kutub

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ أَفَلَا تَتَّقُونَ ٨٧

Allah’ın diyecekler, o halde korkmaz mısınız? De.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tır, diyecekler. Öyleyse sakınmaz mısınız? de.

– İbni Kesir

“Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise O’na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” de.

– Diyanet İşleri

(Yine bunlar) «Allahındır» diyecekler. Sen de (şöyle) de: «Öyledir de (Allahdan başkasına tapmakdan) sakınmaz mısınız»?

– Hasan Basri Çantay

Sana «Bunlar Allah'ındır» diyecekler. De ki; «Siz hiç O'ndan korkmaz mısınız?

– Seyyid Kutub

قُلۡ مَنۢ بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيۡءٖ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيۡهِ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ ٨٨

Kim o her şeyin melekûtü yedinde ve o kayırır da ona karşı kayırilmaz olan eğer ilminiz varsa? de.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran, ama barındırılmaya asla muhtaç olmayan kimdir?

– İbni Kesir

De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı korunulamaz olan kimdir?”

– Diyanet İşleri

De ki: «Her şey'in mülk (-ü tasarruf) u elinde bulunan kimdir, ki dâima O himaaye ediyor, kendisi asla himayeye muhtâc olmuyor? (Haydi söyleyin) biliyorsanız».

– Hasan Basri Çantay

Onlara de ki; «Eğer biliyorsanız, söyleyiniz; tüm varlıkların egemenliği, elinde olan, her şeyi koruyup gözeten, Fakat koruyanı ve işine karışanı olmayan kimdir?»

– Seyyid Kutub

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ فَأَنَّىٰ تُسۡحَرُونَ ٨٩

Allah’ın diyecekler, o halde nereden büyüleniyorsunuz? De.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tır, diyecekler. Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz? de.

– İbni Kesir

“Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise nasıl aldanıyorsunuz?” de.

– Diyanet İşleri

(Buna karşı da yine «Hepsi) Allahındır» diyecekler. De ki: «O halde nasıl olub da böyle büyüleniyorsunuz»?

– Hasan Basri Çantay

Sana «Bu yetki Allah'a aittir» diyecekler. De ki; «O halde nasıl oluyor da yanıltılıyorsunuz?»

– Seyyid Kutub

بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِٱلۡحَقِّ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ ٩٠

Doğrusu biz onlara Hakk’ı getirdik ve şüphesiz onlar yalancılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, Biz, onlara gerçeği getirdik. Ama onlar muhakkak yalancılardır.

– İbni Kesir

Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar.

– Diyanet İşleri

Hayır, biz onlara hakıykatı getirdik. Onlarsa muhakkak yalancıdırlar.

– Hasan Basri Çantay

Aslında biz onlara gerçeği sunduk, fakat onlar yalan söylüyorlar.

– Seyyid Kutub

مَا ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ مِن وَلَدٖ وَمَا كَانَ مَعَهُۥ مِنۡ إِلَٰهٍۚ إِذٗا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهِۭ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ٩١

Allah, hiç veled ittihaz etmedi, beraberinde bir tanrı da yok O surette her tanrı kendi yarattığı ile giderdi ve elbette biri diğerine kibrederdi, o isnad ettikleri vasıflardan sübhan o Allah.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, hiç bir çocuk edinmemiştir ve O'nunla birlikte hiç bir ilah da yoktur. Olsaydı; o zaman, her ilah, kendi yarattığını alıp götürür ve birbirinden üstün çıkmaya çalışırlardı. Allah, onların nitelendirdiklerinden mğünezzehtir.

– İbni Kesir

(91-92) Allah, hiçbir çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle olsaydı, her ilâh kendi yarattığını alır götürür ve mutlaka birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah, onların yakıştırdığı nitelemelerden uzaktır. Onların koştukları ortaklardan çok yücedir.

– Diyanet İşleri

Allah hiçbir evlâd edinmemişdir. Onunla birlikde hiçbir Tanrı da yokdur. (Öyle olsaydı) bu takdîrde elbette her Tanrı kendi yaratdığını (sürükler) götürür ve elbette kimi kiminin üstüne çıkıb (galebe edib) yükselirdi. Allah, onların bütün vasf (-u isnâd) etdiklerinden münezzehdir.

– Hasan Basri Çantay

Allah evlat edinmemiştir ve O'nun yanısıra bir başka ilah yoktur. Yoksa her ilah, kendi yaratıklarını otoritesi altına alıp bir yana gider ve biri öbürüne karşı üstünlük kurmaya çalışırdı. Allah onların bu asılsız yakıştırmalarından münezzehtir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu