بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

حَتَّىٰٓ إِذَآ أَخَذۡنَا مُتۡرَفِيهِم بِٱلۡعَذَابِ إِذَا هُمۡ يَجۡـَٔرُونَ ٦٤

Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

En sonunda onların refahla şımaranlarını azabla yakaladığımız zaman hemen feryad ederler.

– İbni Kesir

Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.

– Diyanet İşleri

Nihayet refah içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız vakit onlar hemen feryâd ve istimdâd edeceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Ama onların azılı elebaşlarının yakasına azabımızla yapıştığımızda hemen feryadı basarlar.

– Seyyid Kutub

لَا تَجۡـَٔرُواْ ٱلۡيَوۡمَۖ إِنَّكُم مِّنَّا لَا تُنصَرُونَ ٦٥

Feryad etmeyin bu gün, çünkü siz bizden kurtarılamazsınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Feryad etmeyin bugün. Doğrusu siz, katımızdan bir yardım görmezsiniz.

– İbni Kesir

Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz.

– Diyanet İşleri

Bu gün (bîhûde) sızlanmayın. Çünkü siz bizden (kurtulmıya) yardım edilmeyeceksiniz.

– Hasan Basri Çantay

Bugün boşuna feryad etmeyiniz, bizden yardım göremeyeceksiniz.

– Seyyid Kutub

قَدۡ كَانَتۡ ءَايَٰتِي تُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَكُنتُمۡ عَلَىٰٓ أَعۡقَٰبِكُمۡ تَنكِصُونَ ٦٦

Karşınızda âyetlerim okunuyordu da siz ardınıza dönüyordunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ayetlerimiz size okunuyordu da siz, ona arkanızı dönüyordunuz.

– İbni Kesir

(66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner, geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz.

– Diyanet İşleri

(66-67) Karşınızda âyetlerimiz okunuyordu da siz bunu kibrinize yediremiyerek gerisin geri dönüyor, geceleyin de (cemâat hâlinde ve Beytin etrafında) hezeyanlarda bulunuyordunuz.

– Hasan Basri Çantay

Vaktiyle ayetlerimiz size okunduğunda yüzünüzü arkanıza çevirirdiniz.

– Seyyid Kutub

مُسۡتَكۡبِرِينَ بِهِۦ سَٰمِرٗا تَهۡجُرُونَ ٦٧

Ona kafa tutarak, müsamere yaparak hezeyanlar ediyordunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Büyüklük taslıyor, gece ağzınıza geleni söylüyordunuz.

– İbni Kesir

(66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner, geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz.

– Diyanet İşleri

(66-67) Karşınızda âyetlerimiz okunuyordu da siz bunu kibrinize yediremiyerek gerisin geri dönüyor, geceleyin de (cemâat hâlinde ve Beytin etrafında) hezeyanlarda bulunuyordunuz.

– Hasan Basri Çantay

Ayetlerimize dudak bükerek gizli toplantılarınızda saçmalıyordunuz.

– Seyyid Kutub

أَفَلَمۡ يَدَّبَّرُواْ ٱلۡقَوۡلَ أَمۡ جَآءَهُم مَّا لَمۡ يَأۡتِ ءَابَآءَهُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٦٨

Ya hâlâ o kelâmı tedebbür etmezler mi? Yoksa onlara evvelki atalarına gelmemiş bir şey mi geldi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Söyleneni düşünmediler mi hiç? Yoksa onlara, daha önce geçen atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?

– İbni Kesir

Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?

– Diyanet İşleri

Bu (hak) sözü iyice düşünmediler mi hiç? Yoksa kendilerine evvelki (atalarına) gelmeyen bir şey (bir kitab ve bir peygamber) mi geldi?

– Hasan Basri Çantay

Acaba onlar Kur'anı incelemediler mi? Yoksa onlara, eski atalarına gelmemiş olan bir mesaj mı geldi?

– Seyyid Kutub

أَمۡ لَمۡ يَعۡرِفُواْ رَسُولَهُمۡ فَهُمۡ لَهُۥ مُنكِرُونَ ٦٩

Yoksa peygamberleri’ni tanımadılar mı da onun için inkâr ediyorlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa peygamberlerini tanımadılar da onun için mi inkar ediyorlar?

– İbni Kesir

Ya da onlar henüz kendi peygamberlerini tanımadılar da o yüzden mi onu inkâr ediyorlar?

– Diyanet İşleri

Yahud kendi peygamberlerini tanımadılar da şimdi onu inkâr mı edicilerdir onlar?

– Hasan Basri Çantay

Yoksa peygamberlerini tanıyamadılar da bu yüzden mi ona karşı çıkıyorlar?

– Seyyid Kutub

أَمۡ يَقُولُونَ بِهِۦ جِنَّةُۢۚ بَلۡ جَآءَهُم بِٱلۡحَقِّ وَأَكۡثَرُهُمۡ لِلۡحَقِّ كَٰرِهُونَ ٧٠

Yoksa onda bir cinnet var, mı diyorlar? Hayır, O onlara hakk ile geldi fakat ekserisi Hakk’ı hoşlanmıyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yahut; onda bir delilik var mı diyorlar? Hayır, o kendilerine hak ile gelmiştir. Ama onların çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar.

– İbni Kesir

Yoksa “O cinnet getirmiş” mi diyorlar? Hayır o, onlara hakkı getirdi. Hâlbuki onların pek çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar.

– Diyanet İşleri

Yoksa «Onda bir delilik var» mı diyorlar? Bil'akis o (peygamber) onlara hakkı (Kur'ânı) getirmişdir. (Fakat) onların çoğu hakkı çirkin görenlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Yoksa onun deli olduğunu mu söylüyorlar. Hayır, O onlara gerçeği getirdi ve onların çoğu gerçekten hoşlanmıyorlar.

– Seyyid Kutub

وَلَوِ ٱتَّبَعَ ٱلۡحَقُّ أَهۡوَآءَهُمۡ لَفَسَدَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهِنَّۚ بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِذِكۡرِهِمۡ فَهُمۡ عَن ذِكۡرِهِم مُّعۡرِضُونَ ٧١

Eğer hak onların keyflerine tâbi olsa idi Semavât ve arz ve bunlardaki kimseler katiyyen fâsid olurdu, hayır, biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar zikirlerinden ıraz ediyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet hak, onların heveslerine uysaydı; gökler, yer ve onlarda bulunanlar muhakkak bozulup giderdi. Hayır, Biz onlara kendi zikirlerini getirdik. Ama onlar zikirlerinden yüz çeviriyorlar.

– İbni Kesir

Eğer hak onların arzularına uysaydı, gökler ile yer ve onlarda bulunanlar elbette bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şereflerini (Kur’an’ı) getirdik. Onlar ise bu şereflerinden yüz çeviriyorlar.

– Diyanet İşleri

Eğer Hak onların hevâ (ve heves) lerine tâbi' olsaydı göklerde, yerde ve bunların içinde bulunan kimseler muhakkak ki fesada uğrar (nizaamından çıkar) dı. Hayır, biz onlara (ancak) zikir (ve şeref) lerini getirdik. Onlarsa kendilerinin (bu) zikrinden yüz çeviricidirler.

– Hasan Basri Çantay

Eğer gerçek onların keyfi arzularına uysaydı, göklerin, yerin ve gökler ile yerde bulunan canlı cansız tüm varlıkların düzeni ve dengesi bozulurdu. Aslında onlara nam ve şan bağışladık. Fakat onlar kendi nam ve şanlarına sırt dönüyorlar.

– Seyyid Kutub

أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ خَرۡجٗا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيۡرٞۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلرَّٰزِقِينَ ٧٢

Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbin’in harâcı daha hayırlıdır, hem O, rezzakların en hayırlısıdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbının ecri daha hayırlıdır. Ve O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

– İbni Kesir

Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun (da inanmıyorlar)? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

– Diyanet İşleri

Yoksa sen onlardan bir hare (ücret) mi istiyorsun?! İşte Rabbinin harcı! (O) daha hayırlıdır. O, rızk verenlerin en hayırlısıdır.

– Hasan Basri Çantay

Yoksa sen onlardan ücret mi istiyorsun ki? Oysa Rabb'inin sana vereceği ücret daha üstündür. O rızık verenlerin en iyisidir.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّكَ لَتَدۡعُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ ٧٣

Doğrusu sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Aslında sen, onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.

– İbni Kesir

Şüphesiz sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.

– Diyanet İşleri

Hakıykatde sen onları doğru bir yola da'vet ediyorsun.

– Hasan Basri Çantay

Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ عَنِ ٱلصِّرَٰطِ لَنَٰكِبُونَ ٧٤

Fakat Âhirete inanmayanlar caddeden sapmaktadırlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama ahirete inanmayanlar, mutlaka bu yoldan sapmaktadırlar.

– İbni Kesir

Fakat ahirete inanmayanlar, ısrarla bu yoldan çıkmaktadırlar.

– Diyanet İşleri

Âhirete îman etmez olanlar, mutlakaa (doğru) yoldan sapanlardır.

– Hasan Basri Çantay

Ama ahirete inanmıyorlar doğru yolun uzağına düşüyorlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu