بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱلَّذِينَ هُمْ فِى صَلَاتِهِمْ خَٰشِعُونَ ٢

(Öyle mü'minler) ki onlar namazlarında huşuua riaayetkârdırlar.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هُمْ عَنِ ٱللَّغْوِ مُعْرِضُونَ ٣

(Öyle mü'minler) ki onlar boş (lâkırdılardan) ve fâidesiz şeylerden yüz çeviricidirler.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَوٰةِ فَٰعِلُونَ ٤

(Öyle mü'minler) ki onlar zekât (vazîfe) lerini yapanlardır.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَٰفِظُونَ ٥

(Öyle mü'minler) ki onlar ırzlarını koruyanlardır.

– Hasan Basri Çantay

إِلَّا عَلَىٰٓ أَزْوَٰجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ ٦

Şu var ki zevcelerine, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarına (kendi cariyelerine) karşı (olan durumları) müstesnadır. Çünkü onlar (bu takdîrde) kınanmışlar değildir.

– Hasan Basri Çantay

فَمَنِ ٱبْتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْعَادُونَ ٧

O halde kim bunların ötesini isterse şübhe yok ki onlar haddi aşanlardır.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِأَمَٰنَٰتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَٰعُونَ ٨

(Öyle mü'minler) ki onlar emânetlerine ve ahidlerine riaayetkârdırlar.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَٰتِهِمْ يُحَافِظُونَ ٩

(Öyle mü'minler) ki onlar namazlarına devam ederler.

– Hasan Basri Çantay

أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْوَٰرِثُونَ ١٠

İşte onlar vâris olanların ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ ١١

Ki onlar Firdevse vâris olacaklardır. Onlar bunun için ebedî kalıcıdırlar.

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ مِن سُلَٰلَةٍ مِّن طِينٍ ١٢

Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hulâsadan yaratdık.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu