بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ثُمَّ خَلَقْنَا ٱلنُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا ٱلْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا ٱلْمُضْغَةَ عِظَٰمًا فَكَسَوْنَا ٱلْعِظَٰمَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَٰهُ خَلْقًا ءَاخَرَۚ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحْسَنُ ٱلْخَٰلِقِينَ ﴿١٤

Sonra o nufteyi bir aleka yarattık. Derken o alakayı bir mudga yarattık derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra ona diğer bir hılkat neşeti verdik, bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ إِنَّكُم بَعْدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ ﴿١٥

Sonra siz bunun arkasından muhakkak öleceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ تُبْعَثُونَ ﴿١٦

Sonra siz kıyamet günü muhakkak ba'solunacaksınız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَآئِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ ٱلْخَلْقِ غَٰفِلِينَ ﴿١٧

Filhakika biz, sizin fevkınızda yedi tarıyk yarattık ve halktan gafil olmadık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءًۢ بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّٰهُ فِى ٱلْأَرْضِۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابٍۭ بِهِۦ لَقَٰدِرُونَ ﴿١٨

Ve Semâ’dan bir kader ile bir su indirdik de onu yerde iskân eyledik, halbuki biz onu gideri vermeğe de şüphesiz kadiriz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَنشَأْنَا لَكُم بِهِۦ جَنَّٰتٍ مِّن نَّخِيلٍ وَأَعْنَٰبٍ لَّكُمْ فِيهَا فَوَٰكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ ﴿١٩

Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurmalıklar, üzümlükler kabîlinden bağlar, bahçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler var onlardan yer ve geçiniriz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِن طُورِ سَيْنَآءَ تَنۢبُتُ بِٱلدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِّلْءَاكِلِينَ ﴿٢٠

Ve bir ağaç ki Turi siynadan çıkar, yağ ve yiyenlere bir katıkla biter.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِنَّ لَكُمْ فِى ٱلْأَنْعَٰمِ لَعِبْرَةًۖ نُّسْقِيكُم مِّمَّا فِى بُطُونِهَا وَلَكُمْ فِيهَا مَنَٰفِعُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ ﴿٢١

En'am’da da sizin için cidden bir ibret vardır, karınlarındakinden sizi iska ediyoruz sizin için de onlarda hem bir çok menafi vardır, hem de onlardan yersiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَعَلَيْهَا وَعَلَى ٱلْفُلْكِ تُحْمَلُونَ ﴿٢٢

Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِۦ فَقَالَ يَٰقَوْمِ ٱعْبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُۥٓۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ ﴿٢٣

Celâlim Hakk’ı için biz Nuh’u kavmine Resul gönderdik de dedi ki: ey benim kavmim: Allah’a ibadet edin, ondan başka bir tanrınız yoktur, binaenaleyh korunmaz mısınız?

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَقَالَ ٱلْمَلَؤُاْ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوْمِهِۦ مَا هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُرِيدُ أَن يَتَفَضَّلَ عَلَيْكُمْ وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَنزَلَ مَلَٰٓئِكَةً مَّا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِىٓ ءَابَآئِنَا ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٢٤

Bunun üzerine kavminden küfreden kodaman güruh şöyle dedi: bu, başka değil, ancak sizin gibi bir beşer, üstünüze geçmek istiyor, eğer Allah dilese idi elbette bir takım melekler gönderirdi, biz evvelki atalırımız içinde bunu işitmedik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR