بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَدْ أَفْلَحَ ٱلْمُؤْمِنُونَ ١

Mü'minler kurtuluşa, mutluluğa ermişlerdir.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ هُمْ فِى صَلَاتِهِمْ خَٰشِعُونَ ٢

Onlar ki, huşu içinde namaz kılarlar.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُمْ عَنِ ٱللَّغْوِ مُعْرِضُونَ ٣

Onlar ki, boş ve yararsız şeylerle ilgilenmezler.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَوٰةِ فَٰعِلُونَ ٤

Onlar ki, zekâtı aksatmaksızın, tam olarak verirler.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَٰفِظُونَ ٥

Onlar ki; edep yerlerini sakınırlar.

– Seyyid Kutub

إِلَّا عَلَىٰٓ أَزْوَٰجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ ٦

Onlar yalnız eşleri ve cariyeleri dışında mahrem yerlerini herkesten korurlar. Bu iki durumda ayıplanmaları sözkonusu değildir.

– Seyyid Kutub

فَمَنِ ٱبْتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْعَادُونَ ٧

Bunların ötesine geçmek isteyenler, yasal sınırı aşmış olurlar.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِأَمَٰنَٰتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَٰعُونَ ٨

Onlar ki, uhdelerine verilen emanetleri korurlar ve sözlerini tutarlar.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَٰتِهِمْ يُحَافِظُونَ ٩

Onlar ki, namazlarını aksatmaksızın kılarlar.

– Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْوَٰرِثُونَ ١٠

İşte onlar «varis» lerdir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu