بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱلَّذِينَ إِن مَّكَّنَّٰهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ أَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُاْ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَمَرُواْ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَنَهَوۡاْ عَنِ ٱلۡمُنكَرِۗ وَلِلَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلۡأُمُورِ ٤١

Onlar ki şayed kendilerini arzda makamı iktidara getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, maruf ile emir ve Münker’den nehiy ederler bütün umurun akibeti de sırf Allah’a aiddir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدۡ كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَعَادٞ وَثَمُودُ ٤٢

Ve eğer seni tekzib ederlerse emin ol onlardan evvel kavmi Nuh da tekzib etti, Ad da, Semûd da, kavim-i İbrahim de kavmi Lût da.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَقَوۡمُ إِبۡرَٰهِيمَ وَقَوۡمُ لُوطٖ ٤٣

Ve eğer seni tekzib ederlerse emin ol onlardan evvel kavmi Nuh da tekzib etti, Ad da, Semûd da, kavim-i İbrahim de kavmi Lût da.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَصۡحَٰبُ مَدۡيَنَۖ وَكُذِّبَ مُوسَىٰۖ فَأَمۡلَيۡتُ لِلۡكَٰفِرِينَ ثُمَّ أَخَذۡتُهُمۡۖ فَكَيۡفَ كَانَ نَكِيرِ ٤٤

Eshab-i Medyen de. Musâ da tekzib olundu, ben de o kâfirlere bir mühlet verdim, sonra da kendilerini tuttum alıverdim, nasıl oldu o vakit benim inkârım?

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَكَأَيِّن مِّن قَرۡيَةٍ أَهۡلَكۡنَٰهَا وَهِيَ ظَالِمَةٞ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَبِئۡرٖ مُّعَطَّلَةٖ وَقَصۡرٖ مَّشِيدٍ ٤٥

Evet, nice memleketler vardı ki biz onları zulm etmektelerken helâk ettik de şimdi onlar damlarının üzerine çökmüş ıp ıssız, hem nice muattal kuyu ve müşeyyed köşk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَفَلَمۡ يَسِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَتَكُونَ لَهُمۡ قُلُوبٞ يَعۡقِلُونَ بِهَآ أَوۡ ءَاذَانٞ يَسۡمَعُونَ بِهَاۖ فَإِنَّهَا لَا تَعۡمَى ٱلۡأَبۡصَٰرُ وَلَٰكِن تَعۡمَى ٱلۡقُلُوبُ ٱلَّتِي فِي ٱلصُّدُورِ ٤٦

Ya o yerde neye bir seyr etmediler ki kendileri için akıllanmalarına sebep olacak kalbler ve işıtmelerine sebep olacak kulaklar olsun, zira hakikat budur ki gözler körelmez ve lâkin sînelerdeki kalbler körelir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيَسۡتَعۡجِلُونَكَ بِٱلۡعَذَابِ وَلَن يُخۡلِفَ ٱللَّهُ وَعۡدَهُۥۚ وَإِنَّ يَوۡمًا عِندَ رَبِّكَ كَأَلۡفِ سَنَةٖ مِّمَّا تَعُدُّونَ ٤٧

Bir de senden acele azâb istiyorlar, elbette Allah, vaadinde hulf etmez, bununla beraber Rabbin’in indinde bir gün sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَكَأَيِّن مِّن قَرۡيَةٍ أَمۡلَيۡتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٞ ثُمَّ أَخَذۡتُهَا وَإِلَيَّ ٱلۡمَصِيرُ ٤٨

Zulm etmektelerken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket vardı ki ben onu tutmuş alıvermiştim, bütün inkılâb nihayet banadır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قُلۡ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنَّمَآ أَنَا۠ لَكُمۡ نَذِيرٞ مُّبِينٞ ٤٩

De ki: ey o bütün insanlar: ben size ancak açık anlatan bir nezîrim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُم مَّغۡفِرَةٞ وَرِزۡقٞ كَرِيمٞ ٥٠

Şimdi iman edip salih iş yapanlar, onlar için hem bir mağrifet var hem kerîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلَّذِينَ سَعَوۡاْ فِيٓ ءَايَٰتِنَا مُعَٰجِزِينَ أُوْلَٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَحِيمِ ٥١

Âyet’lerimiz hakkında muaccizlik için koşuşanlar ise işte onlar eshabı cehîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu