بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُواْ سَمِعۡنَا فَتٗى يَذۡكُرُهُمۡ يُقَالُ لَهُۥٓ إِبۡرَٰهِيمُ ٦٠

Bir delikanlı işittik bunları anıyor adına İbrahim deniyormuş dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını duymuştuk.

– İbni Kesir

(İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.

– Diyanet İşleri

Dediler: «İşitdik ki kendisine Ibrâhîm denilen bir gene bunları diline doluyordu».

– Hasan Basri Çantay

Duyduğumuza göre 'İbrahim adında bir delikanlı bu ilahlarımıza dil uzatıyordu' dediler.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ فَأۡتُواْ بِهِۦ عَلَىٰٓ أَعۡيُنِ ٱلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَشۡهَدُونَ ٦١

Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu insanların gözleri önüne getirin.

– İbni Kesir

(Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.

– Diyanet İşleri

Dediler: «O halde onu insanların gözleri önüne getirin. Olur ki onlar da (aleyhinde) şâhidlik ederler».

– Hasan Basri Çantay

O halde onu yakalayıp halkın karşısına getiriniz ki, herkes bu suçunun tanığı olsun dediler.

– Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ ءَأَنتَ فَعَلۡتَ هَٰذَا بِـَٔالِهَتِنَا يَٰٓإِبۡرَٰهِيمُ ٦٢

Dediler: sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ya İbrahim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey İbrahim; tanrılarımıza bu işi sen mi yaptın? dediler.

– İbni Kesir

(İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler.

– Diyanet İşleri

«Ey Ibrâhîm, dediler, sen mi Tanrılarımıza bu işi yapdın?»

– Hasan Basri Çantay

Soydaşları O'na «Ey İbrahim, bu işi ilahlarımıza sen mi yaptın?» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ بَلۡ فَعَلَهُۥ كَبِيرُهُمۡ هَٰذَا فَسۡـَٔلُوهُمۡ إِن كَانُواْ يَنطِقُونَ ٦٣

Belki dedi şu büyükleri yapmıştır, sorun bakalım onlara eğer söylerlerse.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorsa onlara sorun.

– İbni Kesir

Dedi ki: “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!”

– Diyanet İşleri

Dedi: «Belki bu işi onların şu büyüğü yapmışdır! O halde (başlarına geleni) onlara sorun, eğer söylerlerse»!

– Hasan Basri Çantay

İbrahim soydaşlarına dedi ki; «Aslında bu işi şu en büyükleri yapmıştır. Bunu onların kendilerine sorunuz. Tabii ki, eğer konuşabiliyorlarsa.»

– Seyyid Kutub

فَرَجَعُوٓاْ إِلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ فَقَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ أَنتُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ٦٤

Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız. Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine kendilerine dönüp dediler ki: Hiç şüphesiz zalimler sizsiniz siz.

– İbni Kesir

Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine vicdanlarına dönüb (birbirlerine) dediler ki: «Hiç şübhesiz (asıl) zaalimler sizsiniz, siz»!

– Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine vicdanlarına başvurarak birbirlerine «asıl zalimler sizlersiniz» dediler.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ نُكِسُواْ عَلَىٰ رُءُوسِهِمۡ لَقَدۡ عَلِمۡتَ مَا هَٰٓؤُلَآءِ يَنطِقُونَ ٦٥

Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız. Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra eski kafalarına döndürüldüler: Bunların konuşamayacağını, andolsun ki; sen de bilirsin, dediler.

– İbni Kesir

Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler.

– Diyanet İşleri

Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; «Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin» dediler.

– Hasan Basri Çantay

Fakat sonra yine eski dik kafalılıklarına dönerek İbrahim'e «Sen de iyi bilirsin ki, bunlar konuşamazlar,» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ أَفَتَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَا يَضُرُّكُمۡ ٦٦

O halde dedi: Allah’ı bırakıp da size hiç bir faide veremiyecek, zarar da edemiyecek nesnelere mi tapıyorsunuz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: O halde Allah'ı bırakıp da size hiç bir fayda veya zarar veremeyecek şeylere ne diye taparsınız?

– İbni Kesir

İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?”

– Diyanet İşleri

(Ibrâhîm) dedi: «Öyleyse Allâhı bırakıb da size hiçbir şeyle ne fâide, ne zarar yapamayacak olan (bu put) lara haalâ tapacak mısınız»?

– Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine İbrahim dedi ki; «Allah'ı bırakıp size ne fayda ve ne de zarar dokunduramayan bu putlara mı tapıyorsunuz?»

– Seyyid Kutub

أُفّٖ لَّكُمۡ وَلِمَا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ ٦٧

Yuf size ve Allah’dan başka taptıklarınıza! hâlâ akıllanmıyacak mısınız?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yuh olsun size ve Allah'tan başka taptıklarınıza. Daha akıllanmayacak mısınız?

– İbni Kesir

“Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”

– Diyanet İşleri

«Yuf size ve Allâhı bırakıb tapmakda olduklarınıza! Akıllanmayacak mısınız siz»?

– Hasan Basri Çantay

Yuh olsun size ve Allah'ı bir yana bırakıp taptığınız putlarınıza! Sizin hiç kafanız çalışmıyor mu?

– Seyyid Kutub

قَالُواْ حَرِّقُوهُ وَٱنصُرُوٓاْ ءَالِهَتَكُمۡ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ ٦٨

Siz bunu, dediler: yakın da ilâhlarınızın öcünü alın, bir iş yapacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar: Bir şey yapacaksanız şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin, dedi

– İbni Kesir

(İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler.

– Diyanet İşleri

Dediler: «Ona yakın! (bu suretle) Tanrılarınıza yardım edin, eğer (bir iş) yapanlarsanız».

– Hasan Basri Çantay

O zaman soydaşları «Eğer ilahlarınızın tarafını tutacaksanız İbrahim'i ateşe atınız da böylece onları destekleyiniz» dediler.

– Seyyid Kutub

قُلۡنَا يَٰنَارُ كُونِي بَرۡدٗا وَسَلَٰمًا عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ ٦٩

Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahim’e dedik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz de: Ey ateş; İbrahim'e serin ve selamet ol, dedik.

– İbni Kesir

“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.

– Diyanet İşleri

Biz de dedik: «Ey ateş, Ibrâhîme karşı serin ve selâmet ol».

– Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine biz dedik ki; «Ey ateş, İbrahim'e karşı yakıcılığını yitir, O'na zarar verme.»

– Seyyid Kutub

وَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَخۡسَرِينَ ٧٠

Ona bir dolap kurmak istediler, biz de daha ziyade kendilerini husrâna düşürdük.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ona düzen kurmak istediler. Ama Biz, onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.

– İbni Kesir

Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük.

– Diyanet İşleri

Ona (böyle) bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz kendilerini daha ziyâde hüsrana düşenler (den) kıldık.

– Hasan Basri Çantay

Onlar O'nu tuzağa düşürmek istediler. Biz ise onları en ağır hüsrana uğrattık.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu