بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَخْرَجْنَا بِهِۦٓ أَزْوَٰجًا مِّن نَّبَاتٍ شَتَّىٰ ﴿٥٣

O ki sizin arzı bir beşik yaptı ve onda size yollar açtı ve Semâ’dan bir su indirdi de bu sebeble muhtelif nebattan çiftler çıkarmaktayız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O ki; sizin için, yeryüzünü döşemiş, orada sizin için yollar açmış, gökten su indirmiştir. Biz o su ile çeşitli bitkilerden çifter çifter çıkardık.

— İbni Kesir

“Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir.” Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık.

— Diyanet İşleri

«O (Rab) ki yer (yüzünü) size bir döşek yapdı, orada sizin için yollar açdı, gökden su (yağmur) indirdi, İşte biz onunla türlü nebâtdan çiftler çıkardık.

— Hasan Basri Çantay

O size yeryüzünü beşik yaptı, orada sizin için yollar açtı ve gökten su indirdi. O su sayesinde çiftler halinde çeşitli bitkiler bitirdik.

— Seyyid Kutub

كُلُواْ وَٱرْعَوْاْ أَنْعَٰمَكُمْۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّأُوْلِى ٱلنُّهَىٰ ﴿٥٤

Hem yiyiniz hem hayvanlarınızı güdünüz, her halde bunda ülinnühâ için çok âyetler var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hem siz yeyin, hem hayvanlarınızı otlatın. Şüphesiz ki bunlarda sağduyu sahipleri için ayetler vardır.

— İbni Kesir

Yiyin, hayvanlarınızı yayın. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren) deliller vardır.

— Diyanet İşleri

Hem siz yeyin, hem davarlarınıza yedirin. Şübhe yok ki bunda salim akıl saahibleri için ibretler vardır.

— Hasan Basri Çantay

Bu bitkilerden kendiniz yiyesiniz ve hayvanlarınızı otlatasınız diye. Sağduyu sahiplerinin bu olaylardan alacakları birçok dersler vardır.

— Seyyid Kutub

مِنْهَا خَلَقْنَٰكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَىٰ ﴿٥٥

Sizi o arzdan yarattık, yine sizi ona iade edeceğiz hem de ondan sizi diğer bir defa daha çıkaracağız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan yarattık sizi, oraya da döndüreceğiz. Ve sizi, bir kere daha oradan çıkaracağız.

— İbni Kesir

(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.

— Diyanet İşleri

Sizi (aslınızı) ondan (toprakdan) yaratdık. Sizi (ölümünüzden sonra) yine ona döndüreceğiz. (Ba's zamanında da) sizi bir kerre daha ondan çıkaracağız.

— Hasan Basri Çantay

Sizleri topraktan yarattık, yine oraya döndüreceğiz ve tekrar dirilterek oradan çıkaracağız.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ أَرَيْنَٰهُ ءَايَٰتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَىٰ ﴿٥٦

Kasem olsun biz, ona âyetlerimizin hepsini gösterdik, öyle iken o yine yalan dedi dayattı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki ona bütün ayetlerimizi gösterdik ama yalanlayıp kaçtı.

— İbni Kesir

Andolsun, biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki biz ona âyetlerimizin hepsini gösterdik de, (Buna rağmen) o, yine tekzîb etdi, dayatdı.

— Hasan Basri Çantay

Biz Firavun'a tüm ayetlerimizi gösterdik, fakat o bunları yalanladı, kabul etmeye yanaşmadı.

— Seyyid Kutub

قَالَ أَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ أَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَٰمُوسَىٰ ﴿٥٧

Sen, dedi: sihrinle bizi yerimizden çıkarmak için mi geldin bize ya Musâ!

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve dedi ki: Sihirbazlığınla bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin ey Musa?

— İbni Kesir

Şöyle dedi: “Ey Mûsâ! Sihrin ile bizi yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin?”

— Diyanet İşleri

Dedi: «Ey Musa, sen sihrinle bizi yerimizden çıkarman için mi geldin bize»?

— Hasan Basri Çantay

Dedi ki; «Ey Musa, sen bizi büyücülüğünle yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin?»

— Seyyid Kutub

فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِّثْلِهِۦ فَٱجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِدًا لَّا نُخْلِفُهُۥ نَحْنُ وَلَآ أَنتَ مَكَانًا سُوًى ﴿٥٨

O halde bilmiş ol ki biz de onun gibi bir sihir sana yapacağız, şimdi sen, seninle aramızda bir mîad tayin et ki ne senin ne bizim hulf etmiyeceğimiz denk bir mahall olsun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şimdi biz de seninkine benzer bir sihir göstereceğiz sana. Bizimle senin aranda bir buluşma zamanı ve yeri tayin et ki; sen de, biz de düz bir yerde bulunalım, caymayalım.

— İbni Kesir

“Biz de mutlaka sana karşı onun gibi bir sihir yapacağız. Bunun için seninle bizim aramızda; uygun bir yerde, senin de, bizim de caymayacağımız bir buluşma vakti belirle.”

— Diyanet İşleri

«Şimdi biz de sana onun (senin sihrin) gibi bir sihir yapacağız, şimdi sen kendinle bizim aramızda bir buluşma yeri ve vakti ta'yîn et ki ne senin, ne bizim caymayacağımız düz (geniş) bir yer olsun» dedi.

— Hasan Basri Çantay

Biz de seninki gibi bir büyü ile karşına çıkacağız. Seninle buluşacağımız bir zaman belirle. Bu randevudan sen de bizde caymayalım. Buluşma yerimiz açık bir düzlük olsun.

— Seyyid Kutub

قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ ٱلزِّينَةِ وَأَن يُحْشَرَ ٱلنَّاسُ ضُحًى ﴿٥٩

Size mîad, dedi: ziynet günü ve nâsın toplanacağı kuşluk vakti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buluşma zamanımız; sizin bayram gününüzde, insanların toplandığı kuşluk vaktidir, dedi.

— İbni Kesir

Mûsâ, “Buluşma vaktimiz, bayram günü, insanların toplandığı kuşluk vaktidir” dedi.

— Diyanet İşleri

(Musa) da: «Sizinle karşılaşma zamanımız, dedi, zînet günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir».

— Hasan Basri Çantay

Musa «Sizinle buluşmamız süslenme gününüzde, halkın toplandığı kuşluk vakti olsun» dedi.

— Seyyid Kutub

فَتَوَلَّىٰ فِرْعَوْنُ فَجَمَعَ كَيْدَهُۥ ثُمَّ أَتَىٰ ﴿٦٠

Bunun üzerine Firavun tedbire girişti, bütün hîlesini derdi topladı da sonra geldi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine Firavun dönüp gitti ve sonra bütün hilesini toplayıp geldi

— İbni Kesir

Bunun üzerine Firavun ayrılıp, hilesini kuracak sihirbazlarını topladı, sonra geldi.

— Diyanet İşleri

Bunun üzerine Fir'avn arkasını dönüb gitdi. Bütün hıylesini toplayıb bil'âhare geldi.

— Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine Firavun dönüp gitti, hilelerini hazırladıktan sonra randevu yerine geldi.

— Seyyid Kutub

قَالَ لَهُم مُّوسَىٰ وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُواْ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُم بِعَذَابٍۖ وَقَدْ خَابَ مَنِ ٱفْتَرَىٰ ﴿٦١

Musâ onlara veyl sizlere, dedi: Allah’a yalanı iftira etmeyin sonra bir azâb ile kökünüzü keser, filhakika iftira eden hâib oldu.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Musa onlara dedi ki: Yazıklar olsun size, Allah'a karşı yalan uydurmayın Sonra azabla sizi yok eder. Doğrusu Allah'a iftira eden, hüsrana uğramıştır.

— İbni Kesir

Mûsâ, onlara şöyle dedi: “Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azap ile yok eder. Allah’a karşı yalan uyduran mutlaka hüsrana uğramıştır.”

— Diyanet İşleri

Musa onlara dedi: «Yazıklar olsun size. Allaha karşı yalan düzmeyin. Sonra azâb ile sizin kökünüzü kurutur. Allaha karşı yalan uyduran (herkes) muhakkak hüsrana uğramışdır».

— Hasan Basri Çantay

Musa onlara dedi ki; «Vay gele başınıza! Allah adına yalan uydurmayınız. Yoksa sizi bir azaba çarptırarak kökünüzü kurutur. Allah'a iftira atan gerçekten aldanmıştır.»

— Seyyid Kutub

فَتَنَٰزَعُوٓاْ أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ وَأَسَرُّواْ ٱلنَّجْوَىٰ ﴿٦٢

Şöyle ki: aralarında işlerine kavraştılar ve gizli fısıldaştılar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Derken onlar işi aralarında tartıştılar ve gizlice müşavere ettiler.

— İbni Kesir

Sihirbazlar, işlerini kendi aralarında tartıştılar ve gizli gizli konuştular.

— Diyanet İşleri

Derken (sihirbazlar) aralarında işlerini çekişe çekişe (görüş) düler. (Sonra) gizlice müşavere etdiler.

— Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine büyücüler aralarında gizlice fısıldaşarak durumlarını tartıştılar.

— Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ إِنْ هَٰذَٰنِ لَسَٰحِرَٰنِ يُرِيدَانِ أَن يُخْرِجَاكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِمَا وَيَذْهَبَا بِطَرِيقَتِكُمُ ٱلْمُثْلَىٰ ﴿٦٣

Her halde dediler: bunlar iki sihirbaz, sizi yerinizden çıkarmak ve nümunei imtisal olan tariukatınızı gidermek istiyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Muhakkak bu iki sihirbaz sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkar mak ve örnek olan yolunuzu yok etmek istiyorlar.

— İbni Kesir

Şöyle dediler: “Şüphesiz bu ikisi, sihirleri ile sizi yurdunuzdan çıkarmak ve en üstün olan dininizi ortadan kaldırmak isteyen birer sihirbazdırlar.”

— Diyanet İşleri

Dediler ki: «Bunlar (başka değil) her halde iki sihirbazdır ki sizi büyüleriyle yerinizden çıkarmak, en şerefli ve üstün olan dîninizi gidermek istiyorlar».

— Hasan Basri Çantay

Ve dediler ki; «Bu iki adam büyücüdür, sizleri büyüleyerek yurdunuzdan çıkarmak, sizin örnek dininizi ortadan kaldırmak istiyorlar.»

— Seyyid Kutub

AYARLAR