بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قَالَ لَا تَخَافَآۖ إِنَّنِى مَعَكُمَآ أَسْمَعُ وَأَرَىٰ ﴿٤٦

Korkmayın buyurdu: çünkü ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Korkmayın, Ben sizinle beraberim, hem görür, hem de işitirim.

— İbni Kesir

Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.”

— Diyanet İşleri

Buyurdu: «Korkmayın. Çünkü ben sizinle beraberim. Ben (her şey'i) işidirim, görürüm».

— Hasan Basri Çantay

Allah, onlara dedi ki; «korkmayınız. Ben sizinle beraberim. Ben herşeyi işitir, her şeyi görürüm.»

— Seyyid Kutub

فَأْتِيَاهُ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْۖ قَدْ جِئْنَٰكَ بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكَۖ وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىٰ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلْهُدَىٰٓ ﴿٤٧

Haydin varın da ona deyin ki haberin olsun biz Rabbin’in Resulleriyiz, artık Ben-î İsraîl’i bizimle gönder ve onları tazib etme, biz sana Rabbin’den bir âyetle geldik, selâm da doğruya tabi olanadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Haydi ona gidin ve deyin ki: Doğrusu biz, senin Rabbının elçileriyiz. Artık İsrailoğullarını bizimle gönder ve onlara azab etme. Hem biz, Rabbından sana bir ayetle geldik. Hidayete tabi olanların üzerine selam olsun

— İbni Kesir

“Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selâm, doğru yola uyanlara olsun.’ ”

— Diyanet İşleri

«Hemen gidin de ona (şöyle) deyin: — Biz Rabbinin iki elçisiyiz. Artık İsrâîl oğullarını bizimle gönder. Onlara işkence etme. Biz sana Rabbinden hakıykî bir âyet getirdik. Selâm (ve selâmet), doğruya tâbi olanlara».

— Hasan Basri Çantay

Ona varınız ve deyiniz ki; 'Biz Rabbinin sana gönderdiği elçileriz. İsrailoğullarının bizimle birlikte Mısır'dan ayrılmalarına izin ver. Onlara işkence etme. Sana Rabbi'inden, doğru söylediğimizi kanıtlayacak mucizeler ile geldik. Doğru yola girenler esenliğe ereceklerdir.

— Seyyid Kutub

إِنَّا قَدْ أُوحِىَ إِلَيْنَآ أَنَّ ٱلْعَذَابَ عَلَىٰ مَن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ﴿٤٨

İnan ki bize şöyle vahyolundu: her halde azâb, tekzib edin yüz çevirenedir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu bize vahyolundu ki; yalanlayıp sırt çevirene azab vardır.

— İbni Kesir

“Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu.”

— Diyanet İşleri

«Bize şu hakıykat vahy olundu ki şübhesiz azâb, (peygamberleri) tekzîb edenlerin ve (Hakdan) yüz çevirenlerin tepesindedir».

— Hasan Basri Çantay

Bize gelen vahye göre Allah'ın ayetlerini yalanlayarak gerçeğe sırt çevirenler azaba uğrayacaklardır.

— Seyyid Kutub

قَالَ فَمَن رَّبُّكُمَا يَٰمُوسَىٰ ﴿٤٩

Hele, dedi: sizin Rabbiniz kim ya Musâ?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Musa, Rabbınız kimdir sizin ikinizin? dedi.

— İbni Kesir

Firavun, “Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsâ?” dedi.

— Diyanet İşleri

(Fir'avn) dedi: «O halde Musa sizin Rabbiniz kim»?

— Hasan Basri Çantay

Firavun «Ey Musa, sizin Rabb'iniz kimdir?» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبُّنَا ٱلَّذِىٓ أَعْطَىٰ كُلَّ شَىْءٍ خَلْقَهُۥ ثُمَّ هَدَىٰ ﴿٥٠

Bizim dedi: Rabbimiz her şeye hilkatini veren sonra da yolunu gösterendir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbımız her şeye yaratılışını veren, sonra da doğru yola eriştirendir.

— İbni Kesir

Mûsâ, “Rabbimiz, her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir” dedi.

— Diyanet İşleri

O da: «Bizim Rabbimiz her şey'e hilkatini veren, sonra da doğru yolunu gösterendir» dedi.

— Hasan Basri Çantay

Musa «Bizim Rabb'imiz, her varlığı farklı niteliklerle donatarak yaratan, sonra da bu varlıkları nitelikleri doğrultusunda yönlendiren Allah'dır.»

— Seyyid Kutub

قَالَ فَمَا بَالُ ٱلْقُرُونِ ٱلْأُولَىٰ ﴿٥١

Dedi: ya öyle ise kurunıûlânın hali ne?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyle ise önceki nesillerin durumu nedir? dedi.

— İbni Kesir

Firavun, “Ya geçmiş nesillerin hâli ne olacak?” dedi.

— Diyanet İşleri

(Fir'avn) dedi: «Öyleyse evvelki (geçmiş) asırlar (halkın) ın haali nedir»?

— Hasan Basri Çantay

Firavun «Peki, bizden önceki kuşakların durumu ne olacak?» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ عِلْمُهَا عِندَ رَبِّى فِى كِتَٰبٍۖ لَّا يَضِلُّ رَبِّى وَلَا يَنسَى ﴿٥٢

Onun dedi: ilmi Rabbim’in indinde bir kitapdadır, Rabbim şaşmaz ve unutmaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Onların bilgisi Rabbımın katında bir kitabdadır. Benim Rabbım şaşırmaz, unutmaz.

— İbni Kesir

Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. Rabbim, yanılmaz ve unutmaz.”

— Diyanet İşleri

(Musa): «Onların ilmi, dedi, Rabbimin nezdindeki bir kitabdadır. Benim Rabbim hataa da etmez, unutmaz da».

— Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki; «Onlara ilişkin bilgi Rabb'imin katındaki kitapta yazılıdır benim Rabb'im ne yanılır ne de unutur.»

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَخْرَجْنَا بِهِۦٓ أَزْوَٰجًا مِّن نَّبَاتٍ شَتَّىٰ ﴿٥٣

O ki sizin arzı bir beşik yaptı ve onda size yollar açtı ve Semâ’dan bir su indirdi de bu sebeble muhtelif nebattan çiftler çıkarmaktayız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O ki; sizin için, yeryüzünü döşemiş, orada sizin için yollar açmış, gökten su indirmiştir. Biz o su ile çeşitli bitkilerden çifter çifter çıkardık.

— İbni Kesir

“Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir.” Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık.

— Diyanet İşleri

«O (Rab) ki yer (yüzünü) size bir döşek yapdı, orada sizin için yollar açdı, gökden su (yağmur) indirdi, İşte biz onunla türlü nebâtdan çiftler çıkardık.

— Hasan Basri Çantay

O size yeryüzünü beşik yaptı, orada sizin için yollar açtı ve gökten su indirdi. O su sayesinde çiftler halinde çeşitli bitkiler bitirdik.

— Seyyid Kutub

كُلُواْ وَٱرْعَوْاْ أَنْعَٰمَكُمْۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّأُوْلِى ٱلنُّهَىٰ ﴿٥٤

Hem yiyiniz hem hayvanlarınızı güdünüz, her halde bunda ülinnühâ için çok âyetler var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hem siz yeyin, hem hayvanlarınızı otlatın. Şüphesiz ki bunlarda sağduyu sahipleri için ayetler vardır.

— İbni Kesir

Yiyin, hayvanlarınızı yayın. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren) deliller vardır.

— Diyanet İşleri

Hem siz yeyin, hem davarlarınıza yedirin. Şübhe yok ki bunda salim akıl saahibleri için ibretler vardır.

— Hasan Basri Çantay

Bu bitkilerden kendiniz yiyesiniz ve hayvanlarınızı otlatasınız diye. Sağduyu sahiplerinin bu olaylardan alacakları birçok dersler vardır.

— Seyyid Kutub

مِنْهَا خَلَقْنَٰكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَىٰ ﴿٥٥

Sizi o arzdan yarattık, yine sizi ona iade edeceğiz hem de ondan sizi diğer bir defa daha çıkaracağız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan yarattık sizi, oraya da döndüreceğiz. Ve sizi, bir kere daha oradan çıkaracağız.

— İbni Kesir

(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.

— Diyanet İşleri

Sizi (aslınızı) ondan (toprakdan) yaratdık. Sizi (ölümünüzden sonra) yine ona döndüreceğiz. (Ba's zamanında da) sizi bir kerre daha ondan çıkaracağız.

— Hasan Basri Çantay

Sizleri topraktan yarattık, yine oraya döndüreceğiz ve tekrar dirilterek oradan çıkaracağız.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ أَرَيْنَٰهُ ءَايَٰتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَىٰ ﴿٥٦

Kasem olsun biz, ona âyetlerimizin hepsini gösterdik, öyle iken o yine yalan dedi dayattı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki ona bütün ayetlerimizi gösterdik ama yalanlayıp kaçtı.

— İbni Kesir

Andolsun, biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki biz ona âyetlerimizin hepsini gösterdik de, (Buna rağmen) o, yine tekzîb etdi, dayatdı.

— Hasan Basri Çantay

Biz Firavun'a tüm ayetlerimizi gösterdik, fakat o bunları yalanladı, kabul etmeye yanaşmadı.

— Seyyid Kutub

AYARLAR