بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱضۡمُمۡ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٍ ءَايَةً أُخۡرَىٰ ٢٢

Bir de elini koynuna sok, çıksın bembeyaz bir afetsiz diğer bir âyet olarak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Elini de koltuğunun altına koy ki; diğer bir mucize olarak kusursuz, bembeyaz çıksın.

– İbni Kesir

(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”

– Diyanet İşleri

«Bir de elini koynuna sok da, diğer bir mu'cize olmak üzere, o, ayıbsız ve bembeyaz bir halde çıkıversin».

– Hasan Basri Çantay

Elini yenine sok da hiçbir organik bozukluk sonucu olmaksızın bir başka mucize olarak ak bir parıltı ile geri çıksın.

– Seyyid Kutub

لِنُرِيَكَ مِنۡ ءَايَٰتِنَا ٱلۡكُبۡرَى ٢٣

Ki sana en büyük âyetlerimizden gösterelim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bununla sana daha büyük mucizelerimizi gösterelim.

– İbni Kesir

(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”

– Diyanet İşleri

«Tâki sana en büyük âyetlerimizden (birini daha) gösterelim».

– Hasan Basri Çantay

Böylece sana birkaç büyük mucizemizi göstermek istedik.

– Seyyid Kutub

ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٢٤

Git Firavun’a zira o pek azdı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun'a git, doğrusu o, azmıştır.

– İbni Kesir

“Firavun’a git, çünkü o azmıştır.”

– Diyanet İşleri

«Fir'avna git. Çünkü o, hakıykaten azdı».

– Hasan Basri Çantay

Şimdi sen Firavun'a git. Çünkü o gerçekten azıttı.»

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ ٱشۡرَحۡ لِي صَدۡرِي ٢٥

Dedi: Ya Rab! benim göğsüme genişlik ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım, göğsümü aç.

– İbni Kesir

Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.”

– Diyanet İşleri

(Musa) dedi: «Rabbim, benim göğsüme genişlik ver».

– Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki; «Ya Rabbi! Gönlümü genişlet.

– Seyyid Kutub

وَيَسِّرۡ لِيٓ أَمۡرِي ٢٦

Ve bana işimi kolaylaştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşimi kolaylaştır.

– İbni Kesir

“İşimi bana kolaylaştır.”

– Diyanet İşleri

«İşimi kolayla».

– Hasan Basri Çantay

Görevimi kolaylaştır.

– Seyyid Kutub

وَٱحۡلُلۡ عُقۡدَةٗ مِّن لِّسَانِي ٢٧

Ve dilimden ukdeyi çöz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dilimden de düğümü çöz ki;

– İbni Kesir

(27-28) “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.”

– Diyanet İşleri

«Dilimden de (şu) düğümü çöz ki»,

– Hasan Basri Çantay

Dilimin düğümünü çöz.

– Seyyid Kutub

يَفۡقَهُواْ قَوۡلِي ٢٨

Sözümü iyi anlasınlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sözümü iyi anlasınlar.

– İbni Kesir

(27-28) “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.”

– Diyanet İşleri

«Sözümü iyi anlasınlar».

– Hasan Basri Çantay

Böylece söyleyeceklerimi anlayabilsinler.

– Seyyid Kutub

وَٱجۡعَل لِّي وَزِيرٗا مِّنۡ أَهۡلِي ٢٩

Ve bana ehlimden bir vezir ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendi ailemden bir vezir ver bana;

– İbni Kesir

“Bana ailemden birini yardımcı yap,”

– Diyanet İşleri

«Bana kendi ailemden bir de vezîr ver».

– Hasan Basri Çantay

Ailemden bana bir yardımcı armağan et.

– Seyyid Kutub

هَٰرُونَ أَخِي ٣٠

Kardeşim Harun’u.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kardeşim Harun'u.

– İbni Kesir

“Kardeşim Hârûn’u.”

– Diyanet İşleri

«Biraderim Hâruunu».

– Hasan Basri Çantay

Kardeşim Harun'u yani.

– Seyyid Kutub

ٱشۡدُدۡ بِهِۦٓ أَزۡرِي ٣١

Onunla sırtımı pekit.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onunla destekle beni.

– İbni Kesir

“Onunla gücümü artır.”

– Diyanet İşleri

«Onunla sırtımı kuvvetlendir».

– Hasan Basri Çantay

Ona arkamı dayayıp güç kazanmamı sağla.

– Seyyid Kutub

وَأَشۡرِكۡهُ فِيٓ أَمۡرِي ٣٢

Ve onu işimde şerik et.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu işimizde ortak yap,

– İbni Kesir

“Onu işime ortak et.”

– Diyanet İşleri

«Onu işimde ortak kıl»,

– Hasan Basri Çantay

O'nu görevime ortak et.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu