بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا تِلۡكَ بِيَمِينِكَ يَٰمُوسَىٰ ١٧

O yeminindeki de ne ya Musâ?

– Elmalılı Hamdi Yazır

O sağ elindeki de nedir ey Musa?

– İbni Kesir

“Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?”

– Diyanet İşleri

Musa, o sağ elindeki ne?

– Hasan Basri Çantay

Sağ elindeki nedir, ya Musa.

– Seyyid Kutub

قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّؤُاْ عَلَيۡهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَـَٔارِبُ أُخۡرَىٰ ١٨

O dedi: asâm, üzerine dayanırım ve onunla davarlarıma yaprak çırparım, benim onda daha diğer hacetlerim de vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla davarıma yaprak silkerim ve daha bir çok işlerde ondan faydalanırım.

– İbni Kesir

Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.”

– Diyanet İşleri

(Musa) dedi: «O, benim asamdır. Ona dayanırım. Onunla davarlarıma yaprak silkerim. Onda bana mahsus başkaca haacetler de vardır».

– Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki; «O benim değneğimdir. Ona dayanırım. Onunla koyunlarıma yaprak silkerim. Bunlar dışında daha birçok işime de yarar o.»

– Seyyid Kutub

قَالَ أَلۡقِهَا يَٰمُوسَىٰ ١٩

Buyurdu ki bırak onu ya Musâ!

– Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Ey Musa bırak onu.

– İbni Kesir

Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi.

– Diyanet İşleri

Buyurdu: «Musa, onu (elinden) bırak».

– Hasan Basri Çantay

Allah «onu yere at!» dedi.

– Seyyid Kutub

فَأَلۡقَىٰهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٞ تَسۡعَىٰ ٢٠

Bıraktı ne baksın o bir yılan olmuş koşuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da bıraktı. Bir de ne görsün; o, hemen koşan bir yılan oluvermiş.

– İbni Kesir

Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!

– Diyanet İşleri

O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün: Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o!

– Hasan Basri Çantay

Musa değneği yere atıverdi. Birde ne görsün! Ansızın sürünen bir yılan oluvermiş!

– Seyyid Kutub

قَالَ خُذۡهَا وَلَا تَخَفۡۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا ٱلۡأُولَىٰ ٢١

Tut onu, buyurdu: ve korkma biz onu evvelki sîretine iade edeceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Tut onu korkma. Biz onu yine eski durumuna çevireceğiz.

– İbni Kesir

Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.”

– Diyanet İşleri

Buyurdu: «Tut onu, korkma. Biz onu yine evvelki şekline çevireceğiz».

– Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «Al onu yerden, korkma, biz onu eski haline dönüştüreceğiz»

– Seyyid Kutub

وَٱضۡمُمۡ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٍ ءَايَةً أُخۡرَىٰ ٢٢

Bir de elini koynuna sok, çıksın bembeyaz bir afetsiz diğer bir âyet olarak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Elini de koltuğunun altına koy ki; diğer bir mucize olarak kusursuz, bembeyaz çıksın.

– İbni Kesir

(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”

– Diyanet İşleri

«Bir de elini koynuna sok da, diğer bir mu'cize olmak üzere, o, ayıbsız ve bembeyaz bir halde çıkıversin».

– Hasan Basri Çantay

Elini yenine sok da hiçbir organik bozukluk sonucu olmaksızın bir başka mucize olarak ak bir parıltı ile geri çıksın.

– Seyyid Kutub

لِنُرِيَكَ مِنۡ ءَايَٰتِنَا ٱلۡكُبۡرَى ٢٣

Ki sana en büyük âyetlerimizden gösterelim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bununla sana daha büyük mucizelerimizi gösterelim.

– İbni Kesir

(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”

– Diyanet İşleri

«Tâki sana en büyük âyetlerimizden (birini daha) gösterelim».

– Hasan Basri Çantay

Böylece sana birkaç büyük mucizemizi göstermek istedik.

– Seyyid Kutub

ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٢٤

Git Firavun’a zira o pek azdı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun'a git, doğrusu o, azmıştır.

– İbni Kesir

“Firavun’a git, çünkü o azmıştır.”

– Diyanet İşleri

«Fir'avna git. Çünkü o, hakıykaten azdı».

– Hasan Basri Çantay

Şimdi sen Firavun'a git. Çünkü o gerçekten azıttı.»

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ ٱشۡرَحۡ لِي صَدۡرِي ٢٥

Dedi: Ya Rab! benim göğsüme genişlik ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım, göğsümü aç.

– İbni Kesir

Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.”

– Diyanet İşleri

(Musa) dedi: «Rabbim, benim göğsüme genişlik ver».

– Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki; «Ya Rabbi! Gönlümü genişlet.

– Seyyid Kutub

وَيَسِّرۡ لِيٓ أَمۡرِي ٢٦

Ve bana işimi kolaylaştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşimi kolaylaştır.

– İbni Kesir

“İşimi bana kolaylaştır.”

– Diyanet İşleri

«İşimi kolayla».

– Hasan Basri Çantay

Görevimi kolaylaştır.

– Seyyid Kutub

وَٱحۡلُلۡ عُقۡدَةٗ مِّن لِّسَانِي ٢٧

Ve dilimden ukdeyi çöz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dilimden de düğümü çöz ki;

– İbni Kesir

(27-28) “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.”

– Diyanet İşleri

«Dilimden de (şu) düğümü çöz ki»,

– Hasan Basri Çantay

Dilimin düğümünü çöz.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu