بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنۡهَا مَن لَّا يُؤۡمِنُ بِهَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ فَتَرۡدَىٰ ١٦

Çünkü saat muhakkak gelecek, ben, hemen hemen onu gizliyorum ki her nefis sa'y ile cezalansın, binaenaleyh sakın ona inanmayıp da kendi hevasına uyan kimse seni ondan alıkoymasın sonra helâk olursun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ona inanmayan ve hevesine uyan kimse, seni bundan alıkoymasın, yoksa helak olursun.

– İbni Kesir

“Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!”

– Diyanet İşleri

Binâen'aleyh ona inanmaz ve hevâ (ve heves) ine uyar kimseler sakın seni bundan alıkoymasın (lar). Sonra helak olursun.

– Hasan Basri Çantay

Bu anın geleceğine inanmayanlar, ihtiraslarının tutsağı olanlar seni onun bilincinden uzaklaştırmasın. Yoksa mahvolursun, aşağı düşersin.

– Seyyid Kutub

وَمَا تِلۡكَ بِيَمِينِكَ يَٰمُوسَىٰ ١٧

O yeminindeki de ne ya Musâ?

– Elmalılı Hamdi Yazır

O sağ elindeki de nedir ey Musa?

– İbni Kesir

“Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?”

– Diyanet İşleri

Musa, o sağ elindeki ne?

– Hasan Basri Çantay

Sağ elindeki nedir, ya Musa.

– Seyyid Kutub

قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّؤُاْ عَلَيۡهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَـَٔارِبُ أُخۡرَىٰ ١٨

O dedi: asâm, üzerine dayanırım ve onunla davarlarıma yaprak çırparım, benim onda daha diğer hacetlerim de vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla davarıma yaprak silkerim ve daha bir çok işlerde ondan faydalanırım.

– İbni Kesir

Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.”

– Diyanet İşleri

(Musa) dedi: «O, benim asamdır. Ona dayanırım. Onunla davarlarıma yaprak silkerim. Onda bana mahsus başkaca haacetler de vardır».

– Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki; «O benim değneğimdir. Ona dayanırım. Onunla koyunlarıma yaprak silkerim. Bunlar dışında daha birçok işime de yarar o.»

– Seyyid Kutub

قَالَ أَلۡقِهَا يَٰمُوسَىٰ ١٩

Buyurdu ki bırak onu ya Musâ!

– Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Ey Musa bırak onu.

– İbni Kesir

Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi.

– Diyanet İşleri

Buyurdu: «Musa, onu (elinden) bırak».

– Hasan Basri Çantay

Allah «onu yere at!» dedi.

– Seyyid Kutub

فَأَلۡقَىٰهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٞ تَسۡعَىٰ ٢٠

Bıraktı ne baksın o bir yılan olmuş koşuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da bıraktı. Bir de ne görsün; o, hemen koşan bir yılan oluvermiş.

– İbni Kesir

Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!

– Diyanet İşleri

O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün: Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o!

– Hasan Basri Çantay

Musa değneği yere atıverdi. Birde ne görsün! Ansızın sürünen bir yılan oluvermiş!

– Seyyid Kutub

قَالَ خُذۡهَا وَلَا تَخَفۡۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا ٱلۡأُولَىٰ ٢١

Tut onu, buyurdu: ve korkma biz onu evvelki sîretine iade edeceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Tut onu korkma. Biz onu yine eski durumuna çevireceğiz.

– İbni Kesir

Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.”

– Diyanet İşleri

Buyurdu: «Tut onu, korkma. Biz onu yine evvelki şekline çevireceğiz».

– Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «Al onu yerden, korkma, biz onu eski haline dönüştüreceğiz»

– Seyyid Kutub

وَٱضۡمُمۡ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٍ ءَايَةً أُخۡرَىٰ ٢٢

Bir de elini koynuna sok, çıksın bembeyaz bir afetsiz diğer bir âyet olarak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Elini de koltuğunun altına koy ki; diğer bir mucize olarak kusursuz, bembeyaz çıksın.

– İbni Kesir

(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”

– Diyanet İşleri

«Bir de elini koynuna sok da, diğer bir mu'cize olmak üzere, o, ayıbsız ve bembeyaz bir halde çıkıversin».

– Hasan Basri Çantay

Elini yenine sok da hiçbir organik bozukluk sonucu olmaksızın bir başka mucize olarak ak bir parıltı ile geri çıksın.

– Seyyid Kutub

لِنُرِيَكَ مِنۡ ءَايَٰتِنَا ٱلۡكُبۡرَى ٢٣

Ki sana en büyük âyetlerimizden gösterelim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bununla sana daha büyük mucizelerimizi gösterelim.

– İbni Kesir

(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”

– Diyanet İşleri

«Tâki sana en büyük âyetlerimizden (birini daha) gösterelim».

– Hasan Basri Çantay

Böylece sana birkaç büyük mucizemizi göstermek istedik.

– Seyyid Kutub

ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٢٤

Git Firavun’a zira o pek azdı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun'a git, doğrusu o, azmıştır.

– İbni Kesir

“Firavun’a git, çünkü o azmıştır.”

– Diyanet İşleri

«Fir'avna git. Çünkü o, hakıykaten azdı».

– Hasan Basri Çantay

Şimdi sen Firavun'a git. Çünkü o gerçekten azıttı.»

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ ٱشۡرَحۡ لِي صَدۡرِي ٢٥

Dedi: Ya Rab! benim göğsüme genişlik ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım, göğsümü aç.

– İbni Kesir

Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.”

– Diyanet İşleri

(Musa) dedi: «Rabbim, benim göğsüme genişlik ver».

– Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki; «Ya Rabbi! Gönlümü genişlet.

– Seyyid Kutub

وَيَسِّرۡ لِيٓ أَمۡرِي ٢٦

Ve bana işimi kolaylaştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşimi kolaylaştır.

– İbni Kesir

“İşimi bana kolaylaştır.”

– Diyanet İşleri

«İşimi kolayla».

– Hasan Basri Çantay

Görevimi kolaylaştır.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu