بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

نِسَآؤُكُمْ حَرْثٌ لَّكُمْ فَأْتُواْ حَرْثَكُمْ أَنَّىٰ شِئْتُمْۖ وَقَدِّمُواْ لِأَنفُسِكُمْۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعْلَمُوٓاْ أَنَّكُم مُّلَٰقُوهُۗ وَبَشِّرِ ٱلْمُؤْمِنِينَ ﴿٢٢٣

Kadınlarınız sizin için bir harsdir, o halde harsinize nasıl isterseniz varın ve kendileriniz için ileriye hazırlık yapın ve Allah’dan korkun ve her halde onun huzuruna varacağınızı bilin, müjdele mü'minlere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Ve kendiniz için önceden iyi ameller gönderin. Bir de Allah'tan korkun. Ve bilin ki; siz, şüphesiz O'na kavuşacaksınız. İman edenleri müjdele.

— İbni Kesir

Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin. Allah’a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele.

— Diyanet İşleri

Kadınlarınız sizin (evlâd yetişdiren) tarlanızdır. O halde tarlanıza, dilediğiniz gibi, gelin. Kendiniz için önden (iyi ameller) gönderin (hayırlı evlâdlar yetişdirin). Bir de Allahdan korkun ve bilin ki her halde siz ona kavuşacaksınız. îman edenlere müjdele.

— Hasan Basri Çantay

Kadınlarınız sizin çocuk üreten tarlalarınızdır. O halde, tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için ileriye dönük hazırlık yapın, günah işlemekten sakının ve mutlaka Allah 'a kavuşacağınızı bilin. Bunu müminlere müjdele.

— Seyyid Kutub

وَلَا تَجْعَلُواْ ٱللَّهَ عُرْضَةً لِّأَيْمَٰنِكُمْ أَن تَبَرُّواْ وَتَتَّقُواْ وَتُصْلِحُواْ بَيْنَ ٱلنَّاسِۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٢٤

Bir de sözünüzde durmanız ve mütteki olmanız ve nasın arasını düzeltmeniz için Allah’ı yeminlerinize hedef veya siper edip durmayın.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yeminlerinizde; Allah'ı iyilik etmenize, fenalıktan sakınmanıza ve insanların arasını bulmaya engel yapmayın. Allah Semi'dir, Alim'dir.

— İbni Kesir

İyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek yolundaki yeminlerinize Allah’ı siper yapmayın. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

Allahı, yeminlerinizden dolayı, iyilik etmenize, (fenalıkdan) sakınmanıza, insanların arasını bulmıya engel yapmayın. Allah (her şey'i) hakkıyle işidici, kemâliyle bilicidir.

— Hasan Basri Çantay

Sakın Allah adına yaptığınız yeminleri iyilik etmeye, günahlardan sakınmaya ve insanların arasını bulmaya engel yapmayın. Hiç Şüphesiz Allah işiten ve bilendir.

— Seyyid Kutub

لَّا يُؤَاخِذُكُمُ ٱللَّهُ بِٱللَّغْوِ فِىٓ أَيْمَٰنِكُمْ وَلَٰكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْۗ وَٱللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ ﴿٢٢٥

Allah sizi yeminlerinizde bilmiyerek ettiğiniz -lağıv- le müahaze etmez ve lâkin kalblerinizin irtikâb ettiği yeminlerle müahaze eder ve Allah Gafurdur, halîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yeminlerinizdeki lağvden dolayı Allah, sizi sorumlu tutmaz. Ancak kalblerinizin kazandığı şeyden dolayı sizi sorumlu tutar. Allah Gafur'dur, Halim'dir.

— İbni Kesir

Allah, sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)

— Diyanet İşleri

Allah, sizi yeminlerinizdeki «lâğv» dan dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizi kalplerinizin azmetdiği yeminler yüzünden muaahaze eder. Allah çok yarlığayıcıdır, halîmdir (kullarının günâhı sebebiyle azıklarını da kesici değildir).

— Hasan Basri Çantay

Allah sizi ağız alışkanlığı sonucu yaptığınız yeminlerden sorumlu tutmaz, fakat kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Hiç şüphesiz Allah, bağışlayıcıdır ve halimdir.

— Seyyid Kutub

لِّلَّذِينَ يُؤْلُونَ مِن نِّسَآئِهِمْ تَرَبُّصُ أَرْبَعَةِ أَشْهُرٍۖ فَإِن فَآءُو فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٢٢٦

Kadınlarından perhiz yemini (îlâ) edenler için dört ay beklemek vardır, şayed rücu ederlerse şüphesiz Allah Gafur, Rahîm’dir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer yeminlerinden dönerlerse şüphesiz ki Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

— İbni Kesir

Eşlerine yaklaşmamağa yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse, şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

— Diyanet İşleri

Kadınlarına yaklaşmamıya yemîn edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer erkekler (o müddet içinde keffâret yaparak zevcelerine) dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden yarlığayıcı, hakkıyle esirgeyicidir.

— Hasan Basri Çantay

Eşlerine yaklaşmamaya yemin edenler dört ay bekleyebilirler. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse, kuşku yok ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhametlidir.

— Seyyid Kutub

وَإِنْ عَزَمُواْ ٱلطَّلَٰقَ فَإِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿٢٢٧

Yok eğer talâka azmetmişlerse şüphesiz Allah söylediklerini işidir, kurduklarını bilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet boşanmaya karar verirlerse, muhakkak Allah Semi'dir, Alim'dir.

— İbni Kesir

Eğer (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

Eğer (o suretle yemîn edenler ric'at etmeyib de kadınlarını) boşamıya karar verirlerse (ayrılırlar). Şübhesiz Allah (onların sözlerini) hakkıyle işidici, (niyyetlerini) gerçekden bilicidir.

— Hasan Basri Çantay

Eğer boşanmaya karar verirlerse kuşku yok ki Allah işiten ve bilendir.

— Seyyid Kutub

وَٱلْمُطَلَّقَٰتُ يَتَرَبَّصْنَ بِأَنفُسِهِنَّ ثَلَٰثَةَ قُرُوٓءٍۚ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ أَن يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ فِىٓ أَرْحَامِهِنَّ إِن كُنَّ يُؤْمِنَّ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِۚ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِى ذَٰلِكَ إِنْ أَرَادُوٓاْ إِصْلَٰحًاۚ وَلَهُنَّ مِثْلُ ٱلَّذِى عَلَيْهِنَّ بِٱلْمَعْرُوفِۚ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٢٨

Ve tatlık edilen kadınlar kendi kendilerine üç âdet beklerler ve Allah’ın rahimlerinde yarattığını ketmetmeleri kendilerine helâl olmaz, Allah’a ve Ahiret gününe imanları varsa ketmetmezler, kocaları da barışmak istedikleri takdirde o müddet zarfında onları geri almağa ehaktırlar, onların lehlerinde de aleyhlerindeki meşru hakka mümasil bir hak vardır, yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var, ve Allah’ın izzeti var hikmeti var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Boşanmış kadınlar; kendi kendilerine, üç adt ve temizlenme müddeti beklerler. Eğer onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz. Eğer barışmak isterlerse; kocaları onları geri almaya daha layıktırlar. Erkeklerin kadınların üzerinde hakları olduğu, gibi, kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Erkekler onların üzerinde bir dereceye sahiptirler. Allah Aziz'dir, Hakim'dir.

— İbni Kesir

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

— Diyanet İşleri

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler (beklesinler). Eğer onlar Allaha ve âhiret gününe inanıyorlarsa Allahın, kendi rahimlerinde yaratdığını (söylemeyerek) gizlemeleri onlara halâl olmaz. Kocaları bu bekleme müddeti içinde barışmak isterlerse onları geri almıya (herkesden) çok lâyıkdırlar. Erkeklerin meşru' suretde kadınlar üzerindeki (hakları) gibi kadınların da onlar üzerinde (hakları) vardır. (Yalnız) erkekler onlar üzerinde (daha üstün) bir dereceye mâlikdirler. Allah mutlak gaalibdir, gerçek hüküm ve hikmet saahibidir.

— Hasan Basri Çantay

Boşanmış kadınlar üç aybaşı boyunca kendilerini gözlem altında tutarlar. Eğer Allah'a ve Ahiret gününe inanmışlar ise Allah'ın rahimlerinde yarattığı çocuğu saklamaları kendilerine helâl değildir.

— Seyyid Kutub

ٱلطَّلَٰقُ مَرَّتَانِۖ فَإِمْسَاكٌۢ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌۢ بِإِحْسَٰنٍۗ وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَأْخُذُواْ مِمَّآ ءَاتَيْتُمُوهُنَّ شَيْـًٔا إِلَّآ أَن يَخَافَآ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۖ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فِيمَا ٱفْتَدَتْ بِهِۦۗ تِلْكَ حُدُودُ ٱللَّهِ فَلَا تَعْتَدُوهَاۚ وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ ٱللَّهِ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ﴿٢٢٩

O talâk iki defadır, ondan sonrası ya eyilikle tutmak ya güzellikle salmaktır, onlara verdiklerinizden bir şey almanız da sizlere helâl olmaz, meğer ki erkekle kadın Allah’ın çizdiği hudutta duramıyacaklarından korksunlar, eğer siz de bunların hududu ilâhiyeyi dürüst tutamayacaklarından korkarsanız kadının ayrılmak için hakkından vaz geçmesinde artık ikisine de günah yoktur, bunlar işte Allah’ın tayin ettiği hududdur, sakın bunları aşmayın, her kim Allah’ın hududunu aşarsa işte onlar hep zalimlerdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutmak, ya da güzellikle salmaktır. Onlara verdiğinizden birşeyi geri almanız sizlere helal değildir. Meğer erkekle kadın Allah'ın hududunu ikame edemeyeceklerinden korkmuş olalar. Eğer siz de, onların Allah'ın hududunu ikame edemeyeceklerinden korkarsanız, o halde fidye vermelerinde bir vebal yoktur. Bunlar Allah'ın hudududur. Onları aşmyın. Kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerin kendileridir.

— İbni Kesir

(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah’ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz. Eğer onlar Allah’ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah’ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zalimlerin ta kendileridir.

— Diyanet İşleri

Boşama iki defadır. (Ondan sonrası) ya iyilikle tutmak, ya güzellikle salmakdır. (Ey zevçler) onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şey'i (mehrî geri) almanız size halâl olmaz. Meğer ki erkekle kadın Allahın sınırlarını (evlilik haklarını) ayakda tutamayacaklarından korkmuş (ümidlerini kesmiş) olsunlar. Eğer bu suretle siz de onların (zevç ve zevcenin), Allahın sınırlarını hakkıyle muhaafaza ve îfâ edemeyeceklerinden korkarsanız o halde (kadının serbest boşanması îçin) fidye vermesinde (hakkından vaz geçmesinde) ikisi üzerinde de vebal yokdur. Bunlar Allahın sınırlarıdır. Onları (çiğneyib) geçmeyin. Kim Allahın sınırlarını aşarsa, işte onlar zaalimlerin ta kendileridir.

— Hasan Basri Çantay

Boşamak iki defa olur. Bundan sonra kadını ya meşru biçimde tutmak ya da iyilikle bırakmak gerekir. Kadınlara evliyken verdiklerinizden birşey geri almak helâl değildir. Ama eğer erkek ve kadın, Allah'ın koyduğu sınırları gözetemeyeceklerinden korkarlarsa o başka. Eğer kadın ile kocanın, Allah'ın koyduğu sınırları gözetemeyeceklerinden korkarsanız kadının boşanmak için kocasına fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, onları aşmayın. Kimler Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

— Seyyid Kutub

فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُۥ مِنۢ بَعْدُ حَتَّىٰ تَنكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُۥۗ فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَآ أَن يَتَرَاجَعَآ إِن ظَنَّآ أَن يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۗ وَتِلْكَ حُدُودُ ٱللَّهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ ﴿٢٣٠

Derken kadını bir daha boşarsa bundan sonra artık ona helâl olmaz ta başka bir kocaya varıncaya kadar; bu da onu boşarsa Allah’ın hududunu sağlam tutacaklarına ümid var oldukları takdirde evvelkilerin birbirlerine dönmeleri kendilerine günah değildir Bunlar işte Allah’ın tayin ettiği hudud, ilim ehl-i olanlar için bunları beyan buyuruyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet erkek eşini bir daha boşarsa; artık ondan sonra kadın, başka bir kocaya nikahlanıp varıncaya kadar ona helal olmaz. Şayet bu koca da onu boşar ve onlar Allah'ın hududunu ikame edeceklerini zannederlerse; tekrar birbirlerine dönmelerinde her ikisi için de bir günah yoktur. Bunlar Allah'ın hudududur. Bunları, bilen bir kavim için açıklıyor.

— İbni Kesir

Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz. (Bu koca da) onu boşadığı takdirde, onlar (kadın ile ilk kocası) Allah’ın koyduğu ölçüleri gözetebileceklerine inanıyorlarsa tekrar birbirlerine dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur. İşte bunlar Allah’ın, anlayan bir toplum için açıkladığı ölçüleridir.

— Diyanet İşleri

Yine erkek, zevcesini (üçüncü defa olarak) boşarsa ondan sonra kadın kendinden başka bir ere nikahlanıp varıncaya kadar ona (o birinci zevcine) halâl olmaz. Bununla beraber, eğer bu (yeni) koca da onu boşar da onlar (birinci zevc ile aynı zevce) Allahın sınırlarını ayakda tutacaklarını (tatbik edeceklerini) zannederlerse (ıddet bitdikten sonra) tekrar birbirine dönmelerinde (evlenmelerinde) her ikisi hakkında da vebal yokdur. Bunlar bilir, anlar bir kavm için Allahın açıkladığı sınırlardır.

— Hasan Basri Çantay

Eğer erkek bundan sonra karısını kesinlikle boşarsa bu kadın başkası ile evlenmedikçe artık kocasına helâl olmaz. Eğer sonraki koca, kadını boşar da Allah'ın sınırlarını gözeteceklerine inanırlarsa eski karıkocanın tekrar birbirlerine dönmelerinin sakıncası yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, onları bilen topluluğa açık açık anlatıyor.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا طَلَّقْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍۚ وَلَا تُمْسِكُوهُنَّ ضِرَارًا لِّتَعْتَدُواْۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۥۚ وَلَا تَتَّخِذُوٓاْ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ هُزُوًاۚ وَٱذْكُرُواْ نِعْمَتَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمَآ أَنزَلَ عَلَيْكُم مِّنَ ٱلْكِتَٰبِ وَٱلْحِكْمَةِ يَعِظُكُم بِهِۦۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعْلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ ﴿٢٣١

Hem kadınları boşadınız da iddetlerini bitirdiler mi, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya iyilikle salın, yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutmayın, bunu kim yaparsa nefsine zulmetmiş olur, Sakın Allah’ın âyetlerini şaka yerine tutmayın, Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size va'zlar vererek indirdiği kitap ve hikmeti unutmayın düşünün, hem Allah’dan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve kadınları boşadığınız zaman; iddetlerini bitirince artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle salıverin. Sırf zulmedebilmeniz için zararlarına onları tutuvermeyin. Kim, böyle yaparsa; muhakkak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyuncak yerine koymayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun. Ve bilin ki Allah, şüphesiz her şeyi bilendir.

— İbni Kesir

Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

Hem kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, artık onları ya (kendilerine ric'atle) iyilikle tutun, ya iyilikle bırakın. (Fakat) onları, sırf zulmedebilmeniz için, zararlarına olarak, tutmayın. Kim böyle yaparsa muhakkak kendine yazık etmiş olur. Allahın âyetlerini (muhalefetle) oyuncak yerine koymayın. Allahın üzerinizdeki ni'metini ve size öğüd vermek için indirdiği kitâbı (Kur'ânı) ve (ondaki) hikmeti düşünün. Allahdan korkun ve bilin ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir.

— Hasan Basri Çantay

Kadınları boşayıp da bekleme sürelerini doldurdukları zaman ya onları meşru biçimde tutun ya da yine meşru biçimde bırakın. Sakın onlara zarar vererek Allah'ın sınırlarını çiğnemek amacı ile kadınları alıkoymayın. Kim bunu yaparsa kendine yazık etmiş olur. Allah'ın ayetlerini alaya almayın. Allah'ın size bağışladığı nimetleri ve öğüt vermek için indirdiği Kitabı ve hikmeti hatırınızdan çıkarmayın. Allah'tan korkun ve O'nun herşeyi bildiğini bilin.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا طَلَّقْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ أَن يَنكِحْنَ أَزْوَٰجَهُنَّ إِذَا تَرَٰضَوْاْ بَيْنَهُم بِٱلْمَعْرُوفِۗ ذَٰلِكَ يُوعَظُ بِهِۦ مَن كَانَ مِنكُمْ يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِۗ ذَٰلِكُمْ أَزْكَىٰ لَكُمْ وَأَطْهَرُۗ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ ﴿٢٣٢

Kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru surette rızalaştıkları takdirde kendilerini kocalarına nikâh edecekler diye tazyık da etmeyin, bu işte içinizden Allah’a ve Ahiret gününe iman etmiş olanlara verilir bir öğüttür, bu sizin hakkınızda daha hayırlı ve daha nezihtir, siz bilmezken Allah bilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kadınları boşadığınız vakit, onlar iddetlerini bitirdiklerinde, aralarında güzelce anlaştıkları takdirde; kocalarıyla tekrar evlenmelerine mani olmayın. İşte sizden Allah'a ve ahiret gününe inanmış olanlara, bununla öğüt veriliyor. Bu, sizin için daha iyi, daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

— İbni Kesir

Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman kendi aralarında aklın ve dinin gereklerine uygun olarak güzellikle anlaştıkları takdirde, eşleriyle (yeniden) evlenmelerine engel olmayın. Bununla içinizden Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilmektedir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

— Diyanet İşleri

Kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru' bir suretde anlaşdıkları takdirde, artık kendilerini kocalarına nikâh etmelerine engel olmayın, işte içinizden Allaha ve âhiret gününe îmân etmekde olan (lar) a bununla öğüd veriliyor. Bu sizin için daha fazıyletli ve daha temizdir. (Ondaki maslahatı) Allah bilir, siz bilmezsiniz.

— Hasan Basri Çantay

Kadınları boşayıp da bekleme sürelerini doldurdukları zaman eğer daha önceki kocaları ile meşru biçimde anlaşırlarsa evlenmelerine engel olmayın. Bu, içinizdeki Allah 'a ve Ahiret gününe inananlara yönelik bir öğüttür. Bu sizin hesabınıza en temiz ve en iffetli yoldur. Allah bilir, fakat siz bilemezsiniz.

— Seyyid Kutub

وَٱلْوَٰلِدَٰتُ يُرْضِعْنَ أَوْلَٰدَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِۖ لِمَنْ أَرَادَ أَن يُتِمَّ ٱلرَّضَاعَةَۚ وَعَلَى ٱلْمَوْلُودِ لَهُۥ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِٱلْمَعْرُوفِۚ لَا تُكَلَّفُ نَفْسٌ إِلَّا وُسْعَهَاۚ لَا تُضَآرَّ وَٰلِدَةٌۢ بِوَلَدِهَا وَلَا مَوْلُودٌ لَّهُۥ بِوَلَدِهِۦۚ وَعَلَى ٱلْوَارِثِ مِثْلُ ذَٰلِكَۗ فَإِنْ أَرَادَا فِصَالًا عَن تَرَاضٍ مِّنْهُمَا وَتَشَاوُرٍ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَاۗ وَإِنْ أَرَدتُّمْ أَن تَسْتَرْضِعُوٓاْ أَوْلَٰدَكُمْ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِذَا سَلَّمْتُم مَّآ ءَاتَيْتُم بِٱلْمَعْرُوفِۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعْلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٢٣٣

Valideler evlâdlarını emziğin tamamlanmasını istiyenler için iki bütün yıl emzirirler, evlâd kendisinin olana da emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri lâyıkiyle borc, maamafih herkes ancak vüsuna göre mükellef olur, ne yavrusuyla bir ana, ne de yavrusuyla bir baba izrar edilmesin, varise düşen de aynı borc, eğer baba ve ana biribirlerinin müşavere ve rizalariyle memeden kesmek isterlerse kendilerine günah yok, ve şayed çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra yine size günah yok, bununla beraber Allah’dan korkun ve bilin ki Allah her ne yaparsanız görür, basîrdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler. Bu, emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir. Onların yiyeceği, giyeceği uygun şekilde çocuk kendisinden olana aittir. Kimse gücünün üstünde bir şeyle mükellef olmaz. Ne anne çocuğu yüzünden, ne de baba çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçıya düşen de bunun gibidir. Eğer kendi aralarında anlaşıp, danışarak çocuğu memeden kesmek isterlerse; ikisine de bri vebal yoktur. Çocuklarınızı emzirtmek isterseniz, vereceğinizi güzelce teslim etmek şartıyla size yine bir vebal yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah yaptığınız şeyleri görendir.

— İbni Kesir

-Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilmez. -Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın- (Baba ölmüşse) mirasçı da aynı şeyle sorumludur. Eğer (anne ve baba) kendi aralarında danışıp anlaşarak (iki yıl dolmadan) çocuğu sütten kesmek isterlerse, onlara günah yoktur. Eğer çocuklarınızı (bir sütanneye) emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak vereceğiniz ücreti güzelce ödediğiniz takdirde size bir günah yoktur. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir.

— Diyanet İşleri

Anneler çocuklarını iki bütün yıl emzirirler. (Bu hüküm) emmeyi tamam yapdırmak isteyen (ler) içindir. Onların (annelerin) ma'ruf vech ile yiyeceği, giyeceği; çocuk kendisinin olan (babaya) âiddir. Kimse taakatınden ziyadesiyle mükellef tutulmaz. Ne bir anne çocuğu yüzünden, ne de bir çocuk kendisinin olan (bir baba) çocuğu sebebiyle zarara sokulmasın. Mirasçıya düşen (vazıyfe) de bunun gibidir. Eğer (ana ve baba) aralarında rızaa ve müşavere ile (bil'ittifak çocuğu iki sene dolmadan) memeden kesmeyi arzu ederlerse ikisinin üzerine de vebal yokdur. Çocuklarınızı (başkalarına) emzirtmek isterseniz meşru' suretde verdiğiniz (emzirme ücretin) i teslim etmek (ödemek) şartıyle yine uhdenize vebal yokdur. Allahdan korkun ve bilin ki şübhesiz Allah, ne yaparsanız hakkıyle görendir.

— Hasan Basri Çantay

Anneler çocuklarını tamam iki yıl emzirirler. Bu, emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir. Onların yiyeceği, giyeceği ma’ruf vech üzre çocuk kendisinden olana aiddir. Kimse, takatından fazlasıyla mükellef olmaz. Ne bir anne çocuğu sebebiyle, ne de bir baba çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçıya düşen de bunun gibidir. Eğer kendi aralarında rıza ve müşavere ile memeden kesmeyi arzu ederlerse, ikisinin üstüne de bir vebal yoktur. Çocuklarınızı emzirmek isterseniz, meşru şekilde verdiğinizi teslim etmek şartıyla, yine size vebal yoktur. Allah’tan korkun. Ve bilin ki şüphesiz Allah, yaptığınız şeyleri hakkıyla görendir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR