بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

كَلَّاۚ سَيَكْفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمْ وَيَكُونُونَ عَلَيْهِمْ ضِدًّا ﴿٨٢

Hayır yarın ibadetlerini inkâr edecekler de aleyhlerine zıdd olacaklar. Görmedin mi biz o şeytanları o kâfirlerin üzerine salmışız onları kaynatıp oynatıp kıvrandırıyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, onlar kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve aleyhlerine döneceklerdir.

— İbni Kesir

Hayır! İlâhları, onların ibadetlerini inkâr edecekler ve kendilerine düşman olacaklar.

— Diyanet İşleri

Hayır, öyle değil. O (Tanrıları) onların tapmalarına küfredecekler, onların aleyhine (yardımcı ve) düşman olacaklar.

— Hasan Basri Çantay

Hayır. O düzmece ilahlar, müşriklerin kendilerine yönelik tapınmalarını reddedecekler ve onlara karşı çıkacaklardır.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ تَرَ أَنَّآ أَرْسَلْنَا ٱلشَّيَٰطِينَ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ تَؤُزُّهُمْ أَزًّا ﴿٨٣

Hayır yarın ibadetlerini inkâr edecekler de aleyhlerine zıdd olacaklar. Görmedin mi biz o şeytanları o kâfirlerin üzerine salmışız onları kaynatıp oynatıp kıvrandırıyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bilmiyor musun ki; kafirlerin üzerine, onları kışkırtan şeytanlar gönderdik.

— İbni Kesir

Kâfirlerin başına, onları durmadan (günaha ve azgınlığa) tahrik eden şeytanları gönderdiğimizi görmedin mi?

— Diyanet İşleri

Görmedin mi biz kâfirlerin başına, kendilerini alabildiğine (günaha tahrik ve) tehyîc eden, şeytanları gönderdik.

— Hasan Basri Çantay

Şeytanları, kâfirlerin üzerine kışkırtıcı olarak saldığımızı görmedin mi?

— Seyyid Kutub

فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا ﴿٨٤

Aleyhlerinde acele etme, biz onlar için ancak bir sayı sayıyoruz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şu halde sen, onlara karşı acele etme. Biz, onların günlerini saydıkça sayıyoruz.

— İbni Kesir

Ey Muhammed! Şu hâlde, onların azaba uğramalarını istemekte acele etme. Biz onlar için ancak (takdir ettiğimiz günleri) sayıp durmaktayız.

— Diyanet İşleri

Binâen'aleyh sen onlara karşı (azâb istemekde) acele etme. Biz ancak onların (günlerini ve nefeslerini) sayıyoruz.

— Hasan Basri Çantay

Onların bir an önce yok edilmelerini isteme. Biz onların yaptıklarını ve alıp verdikleri nefesleri tek tek sayıyoruz.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ نَحْشُرُ ٱلْمُتَّقِينَ إِلَى ٱلرَّحْمَٰنِ وَفْدًا ﴿٨٥

Müttekîleri vedf halinde (bir mesus olarak) huzuru rahmana cemedeceğimiz gün.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün muttakileri Rahman'ın huzurunda, O'na gelmiş konuklar olarak toplarız.

— İbni Kesir

(85-86) Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz günü düşün!

— Diyanet İşleri

(85-86) Müttakıyleri O çok esirgeyici (Allahın) huzuruna (süvari elçiler gibi) toplayacağımız, günahkârları ise susuz olarak cehenneme süreceğimiz gün,

— Hasan Basri Çantay

O gün kötülükten sakınanları seçkin konuklara yaraşır bir saygınlıkla, rahmeti bol olan Allah'ın huzurunda biraraya getiririz.

— Seyyid Kutub

وَنَسُوقُ ٱلْمُجْرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرْدًا ﴿٨٦

Mücrimleri de susuz olarak cehenneme sevkedeceğiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Mücrimleri de suya götürür gibi cehenneme süreriz.

— İbni Kesir

(85-86) Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz günü düşün!

— Diyanet İşleri

(85-86) Müttakıyleri O çok esirgeyici (Allahın) huzuruna (süvari elçiler gibi) toplayacağımız, günahkârları ise susuz olarak cehenneme süreceğimiz gün,

— Hasan Basri Çantay

Buna karşılık ağır günahkârları, susamış hayvan sürüleri gibi cehenneme süreriz.

— Seyyid Kutub

لَّا يَمْلِكُونَ ٱلشَّفَٰعَةَ إِلَّا مَنِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحْمَٰنِ عَهْدًا ﴿٨٧

Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamayacaklar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rahman'ın katında, ahid almış olanlardan başkası asla şefaatta bulunamayacaktır.

— İbni Kesir

Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

— Diyanet İşleri

Çok esirgeyici (Allahın) nezdinde ahd edinmiş olanlardan başkaları şefaat (hakkına) mâlik olmayacaklardır.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın bu yolda yetki verdiği kimseler dışında hiç kimse bir başkasına aracılık, şefaat edemez.

— Seyyid Kutub

وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحْمَٰنُ وَلَدًا ﴿٨٨

O rahman veled edindi dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kısım kimseler: Rahman çocuk edindi, dediler.

— İbni Kesir

Onlar, “Rahmân, bir çocuk edindi” dediler.

— Diyanet İşleri

Dediler ki: «Çok esirgeyici (Allah) bir evlâd edindi».

— Hasan Basri Çantay

Bazı kâfirler «Rahmeti bol olan Allah, evlat edindi» dediler.

— Seyyid Kutub

لَّقَدْ جِئْتُمْ شَيْـًٔا إِدًّا ﴿٨٩

Kasem olsun pek ağır pek şeni bir cürette bulundunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; ortaya çok kötü bir şey attınız.

— İbni Kesir

Andolsun, siz çok çirkin bir şey ortaya attınız.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki siz pek çirkin bir şey söylediniz.

— Hasan Basri Çantay

Sizler, böyle demekle son derece çirkin bir iddia ileri sürdünüz.

— Seyyid Kutub

تَكَادُ ٱلسَّمَٰوَٰتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنشَقُّ ٱلْأَرْضُ وَتَخِرُّ ٱلْجِبَالُ هَدًّا ﴿٩٠

Az daha ondan gökler çatlayacak ve dağlar yıkılıp yerlere geçecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak ve dağlar göçecekti;

— İbni Kesir

(90-91) Rahman’a çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecektir!

— Diyanet İşleri

(90-91) Onlar O çok esirgeyici (Allaha) bir evlâd iddia etdiler diye, bu (sözden) dolayı nerdeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıb çökecekdir.

— Hasan Basri Çantay

Bu iddia karşısında nerede ise gökler paramparça olacak, yer yarılacak ve dağlar gürültü ile göçerek yerle bir olacak.

— Seyyid Kutub

أَن دَعَوْاْ لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدًا ﴿٩١

O Rahman’a veled iddia ettiler diye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rahman'a çocuk isnad etmelerinden ötürü.

— İbni Kesir

(90-91) Rahman’a çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecektir!

— Diyanet İşleri

(90-91) Onlar O çok esirgeyici (Allaha) bir evlâd iddia etdiler diye, bu (sözden) dolayı nerdeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıb çökecekdir.

— Hasan Basri Çantay

Onlar rahmeti bol olan Allah'a çocuk yakıştırdılar diye.

— Seyyid Kutub

وَمَا يَنۢبَغِى لِلرَّحْمَٰنِ أَن يَتَّخِذَ وَلَدًا ﴿٩٢

Halbuki veled edinmek rahmana yaraşmaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Oysa Rahman'a çocuk edinmek yaraşmaz.

— İbni Kesir

Hâlbuki Rahmân’a bir çocuk edinmek yakışmaz.

— Diyanet İşleri

Halbuki O çok esirgeyen (Allah) için bir evlâd edinmek asla yakışmaz.

— Hasan Basri Çantay

Oysa rahmeti bol olan Allah'a çocuk edinmek yakışmaz.

— Seyyid Kutub

AYARLAR