بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَطَّلَعَ ٱلْغَيْبَ أَمِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحْمَٰنِ عَهْدًا ﴿٧٨

Gaybe muttali mi olmuş? Yoksa rahmanın huzurunda bir ahid mi almış?

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, görülmeyeni mi biliyor yoksa Rahman katından bir söz mü almış?

— İbni Kesir

Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân’dan bir söz mü almış?

— Diyanet İşleri

O, gayba mı vaakıf, yoksa çok esirgeyici (Allah) nezdinde bir ahid mi edinmiş?

— Hasan Basri Çantay

Gaybın bilgisi mi önüne açıldı, yoksa rahmeti bol olan Allah'dan kesin söz mü aldı?

— Seyyid Kutub

كَلَّاۚ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُۥ مِنَ ٱلْعَذَابِ مَدًّا ﴿٧٩

Hayır biz onun dediğini yazacağız ve kendisine azâbdan bir med çekeceğiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.

— İbni Kesir

Hayır! (İş onun dediği gibi değil). Biz, onun söylediklerini yazacağız ve azabını arttırdıkça arttıracağız!

— Diyanet İşleri

Hayır, öyle değil. Biz onun söyleyegeldiği (sözü) yazar, azabını da uzatdıkca uzatırız.

— Hasan Basri Çantay

Hayır, öyle bir şey yok. Onun söylediklerini yazacağız ve uğrayacağı azabı alabildiğine arttıracağız.

— Seyyid Kutub

وَنَرِثُهُۥ مَا يَقُولُ وَيَأْتِينَا فَرْدًا ﴿٨٠

Ve o söylediği şeyleri hep elinden alacağız da o bize tek başına gelecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onun söylemekte olduğuna Biz, mirasçı olacağız. Kendisi Bize tek olarak gelecektir.

— İbni Kesir

Onun (ahirette sahip olacağını) söylediği şeylere biz varis olacağız ve o bize tek başına gelecek.

— Diyanet İşleri

Onun söyler olduğuna biz mîrascı olacağız ve o, bize tek başına gelecekdir.

— Hasan Basri Çantay

Sözünü ettiği malı ve evladı bize kalacak da kendisi yalnız başına huzurumuza gelecektir.

— Seyyid Kutub

وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ ءَالِهَةً لِّيَكُونُواْ لَهُمْ عِزًّا ﴿٨١

Tuttular Allah’tan başka mabudlar edindiler ki kendilerine izzet ve kuvvet olsunlar diye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar; kendilerine güç kazandırsın diye, Allah'ı bırakarak ilahlar edindiler.

— İbni Kesir

Onlar, kendileri için kuvvet ve şeref (kaynağı) olsunlar diye, Allah’tan başka ilâhlar edindiler.

— Diyanet İşleri

Onlar kendileri için bir izzet (ve kuvvet kaynağı) olsunlar diye Allahdan başka (düzme) Tanrılar edindiler.

— Hasan Basri Çantay

Müşrikler, Allah'ı bir yana bırakarak kendilerine destek olsunlar diye çeşitli ilahlar edindiler.

— Seyyid Kutub

كَلَّاۚ سَيَكْفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمْ وَيَكُونُونَ عَلَيْهِمْ ضِدًّا ﴿٨٢

Hayır yarın ibadetlerini inkâr edecekler de aleyhlerine zıdd olacaklar. Görmedin mi biz o şeytanları o kâfirlerin üzerine salmışız onları kaynatıp oynatıp kıvrandırıyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, onlar kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve aleyhlerine döneceklerdir.

— İbni Kesir

Hayır! İlâhları, onların ibadetlerini inkâr edecekler ve kendilerine düşman olacaklar.

— Diyanet İşleri

Hayır, öyle değil. O (Tanrıları) onların tapmalarına küfredecekler, onların aleyhine (yardımcı ve) düşman olacaklar.

— Hasan Basri Çantay

Hayır. O düzmece ilahlar, müşriklerin kendilerine yönelik tapınmalarını reddedecekler ve onlara karşı çıkacaklardır.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ تَرَ أَنَّآ أَرْسَلْنَا ٱلشَّيَٰطِينَ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ تَؤُزُّهُمْ أَزًّا ﴿٨٣

Hayır yarın ibadetlerini inkâr edecekler de aleyhlerine zıdd olacaklar. Görmedin mi biz o şeytanları o kâfirlerin üzerine salmışız onları kaynatıp oynatıp kıvrandırıyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bilmiyor musun ki; kafirlerin üzerine, onları kışkırtan şeytanlar gönderdik.

— İbni Kesir

Kâfirlerin başına, onları durmadan (günaha ve azgınlığa) tahrik eden şeytanları gönderdiğimizi görmedin mi?

— Diyanet İşleri

Görmedin mi biz kâfirlerin başına, kendilerini alabildiğine (günaha tahrik ve) tehyîc eden, şeytanları gönderdik.

— Hasan Basri Çantay

Şeytanları, kâfirlerin üzerine kışkırtıcı olarak saldığımızı görmedin mi?

— Seyyid Kutub

فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا ﴿٨٤

Aleyhlerinde acele etme, biz onlar için ancak bir sayı sayıyoruz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şu halde sen, onlara karşı acele etme. Biz, onların günlerini saydıkça sayıyoruz.

— İbni Kesir

Ey Muhammed! Şu hâlde, onların azaba uğramalarını istemekte acele etme. Biz onlar için ancak (takdir ettiğimiz günleri) sayıp durmaktayız.

— Diyanet İşleri

Binâen'aleyh sen onlara karşı (azâb istemekde) acele etme. Biz ancak onların (günlerini ve nefeslerini) sayıyoruz.

— Hasan Basri Çantay

Onların bir an önce yok edilmelerini isteme. Biz onların yaptıklarını ve alıp verdikleri nefesleri tek tek sayıyoruz.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ نَحْشُرُ ٱلْمُتَّقِينَ إِلَى ٱلرَّحْمَٰنِ وَفْدًا ﴿٨٥

Müttekîleri vedf halinde (bir mesus olarak) huzuru rahmana cemedeceğimiz gün.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün muttakileri Rahman'ın huzurunda, O'na gelmiş konuklar olarak toplarız.

— İbni Kesir

(85-86) Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz günü düşün!

— Diyanet İşleri

(85-86) Müttakıyleri O çok esirgeyici (Allahın) huzuruna (süvari elçiler gibi) toplayacağımız, günahkârları ise susuz olarak cehenneme süreceğimiz gün,

— Hasan Basri Çantay

O gün kötülükten sakınanları seçkin konuklara yaraşır bir saygınlıkla, rahmeti bol olan Allah'ın huzurunda biraraya getiririz.

— Seyyid Kutub

وَنَسُوقُ ٱلْمُجْرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرْدًا ﴿٨٦

Mücrimleri de susuz olarak cehenneme sevkedeceğiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Mücrimleri de suya götürür gibi cehenneme süreriz.

— İbni Kesir

(85-86) Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz günü düşün!

— Diyanet İşleri

(85-86) Müttakıyleri O çok esirgeyici (Allahın) huzuruna (süvari elçiler gibi) toplayacağımız, günahkârları ise susuz olarak cehenneme süreceğimiz gün,

— Hasan Basri Çantay

Buna karşılık ağır günahkârları, susamış hayvan sürüleri gibi cehenneme süreriz.

— Seyyid Kutub

لَّا يَمْلِكُونَ ٱلشَّفَٰعَةَ إِلَّا مَنِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحْمَٰنِ عَهْدًا ﴿٨٧

Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamayacaklar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rahman'ın katında, ahid almış olanlardan başkası asla şefaatta bulunamayacaktır.

— İbni Kesir

Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

— Diyanet İşleri

Çok esirgeyici (Allahın) nezdinde ahd edinmiş olanlardan başkaları şefaat (hakkına) mâlik olmayacaklardır.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın bu yolda yetki verdiği kimseler dışında hiç kimse bir başkasına aracılık, şefaat edemez.

— Seyyid Kutub

وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحْمَٰنُ وَلَدًا ﴿٨٨

O rahman veled edindi dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kısım kimseler: Rahman çocuk edindi, dediler.

— İbni Kesir

Onlar, “Rahmân, bir çocuk edindi” dediler.

— Diyanet İşleri

Dediler ki: «Çok esirgeyici (Allah) bir evlâd edindi».

— Hasan Basri Çantay

Bazı kâfirler «Rahmeti bol olan Allah, evlat edindi» dediler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR