بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَيَقُولُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَءِذَا مَا مِتُّ لَسَوۡفَ أُخۡرَجُ حَيًّا ٦٦

Böyle iken insan diyor ki: her ne zaman ölürsem ileride mutlak bir zîhayat olarak çıkarılacak mıyım?

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnsan der ki: Ben, öldüğümde mi diriltileceğim?

– İbni Kesir

İnsan, “Öldüğümde gerçekten diri olarak (topraktan) çıkarılacak mıyım?” der.

– Diyanet İşleri

İnsan der ki: «Ben öldüğüm zaman mı, her halde diri olarak çıkarılacağım»?

– Hasan Basri Çantay

İnsan «Ben öldükten sonra mı yeniden diriltileceğim?» der.

– Seyyid Kutub

أَوَلَا يَذۡكُرُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَنَّا خَلَقۡنَٰهُ مِن قَبۡلُ وَلَمۡ يَكُ شَيۡـٔٗا ٦٧

Ya o insan hiç bir şey değil iken bizim kendisini halketmiş olduğumuzu düşünmez mi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnsan hiç düşünmez mi ki; kendisi önceden bir şey değilken, Biz yarattık onu.

– İbni Kesir

İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi?

– Diyanet İşleri

İnsan düşünmez mi ki onu daha evvel ve O, bir şey değilken kendisini hakıykaten biz yaratdık.

– Hasan Basri Çantay

İnsan, vaktiyle hiçbir şey değilken, kendisini yoktan varettiğimizi düşünmüyor mu?

– Seyyid Kutub

فَوَرَبِّكَ لَنَحۡشُرَنَّهُمۡ وَٱلشَّيَٰطِينَ ثُمَّ لَنُحۡضِرَنَّهُمۡ حَوۡلَ جَهَنَّمَ جِثِيّٗا ٦٨

Evet Rabbin’e kasem ederim ki biz onları ve o Şeytanları muhakkak ve muhakkak mahşere toplayacağız, sonra onları muhakkak ve muhakkak dizleri üstü cehennemin etrafına ihzar eyleyeceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbına andolsun ki; Biz, onları da, şeytanları da beraber mutlaka haşr edeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız.

– İbni Kesir

Rabbine andolsun, onları şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde diz üstü hazır edeceğiz.

– Diyanet İşleri

Binâen'aleyh Rabbine andolsun ki biz onları da, şeytanları da elbette ve elbette mahşerde toplayacağız. Sonra onları behemehal cehennemin etrafında diz üstü haazır tutacağız.

– Hasan Basri Çantay

Rabb'inin yüceliği hakkı için, onları peşlerinden gittikleri şeytanları ile birlikte biraraya getireceğiz, sonra da dizüstü çöktürerek cehennemin çevresinde toplayacağız.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمۡ أَشَدُّ عَلَى ٱلرَّحۡمَٰنِ عِتِيّٗا ٦٩

Sonra her zümreden rahmana karşı en ziyade serkeşlik eden hangileri ise muhakkak ve muhakkak nez'edeceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra her toplumdan Rahman'a karşı en çok başkaldıranları ortaya koyacağpız.

– İbni Kesir

Sonra her bir topluluktan, Rahman’a karşı en isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız.

– Diyanet İşleri

Sonra her ümmetden hangisi rahman olan (Allaha) karşı daha ziyâde aasî ve cür'etkâr olmuşsa muhakkak ve muhakkak (evvelâ onu) ayırıb atacağız.

– Hasan Basri Çantay

Sonra her grubun, rahmeti bol olan Allah'a baş kaldıran en azılı ele başlarını ayıracağız.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ لَنَحۡنُ أَعۡلَمُ بِٱلَّذِينَ هُمۡ أَوۡلَىٰ بِهَا صِلِيّٗا ٧٠

Sonra elbette biz o cehenneme yaslanmıya evlâ olanların kimler olduğunu daha iyi biliriz:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cehenneme en çok layık olanları elbette Biz, biliriz.

– İbni Kesir

Sonra, oraya girmeye en lâyık olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz.

– Diyanet İşleri

Sonra biz ona (cehenneme) girib yanmıya daha çok lâyık olanları da elbet pek iyi bileniz.

– Hasan Basri Çantay

Sonra biz onların hangilerinin öncelikle cehenneme girmeleri gerektiğini, kuşkusuz, herkesten iyi biliriz.

– Seyyid Kutub

وَإِن مِّنكُمۡ إِلَّا وَارِدُهَاۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتۡمٗا مَّقۡضِيّٗا ٧١

Hem içinizden hiç biri yoktur ki mutlak ona varacak olmasın, ve bu Rabbin’in uhdesine vacib kıldığı bir kazıyyei mahkeme olmuştur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbının yapmayı üzerine aldığı kesin bir hükümdür.

– İbni Kesir

(Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.

– Diyanet İşleri

Sizden hiç biriniz müstesna olmamak üzere ille oraya (cehenneme) uğrıyacakdır. Bu, Rabbinin üzerine kat'i olarak aldığı, kazaa etdiği (bir şey) dir.

– Hasan Basri Çantay

Aranızda cehenneme uğramayacak hiç kimse kalmayacaktır. Bu Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ نُنَجِّي ٱلَّذِينَ ٱتَّقَواْ وَّنَذَرُ ٱلظَّٰلِمِينَ فِيهَا جِثِيّٗا ٧٢

Sonra müttakı olanlara necat veririz de zalimleri dizleri üstü bırakırız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra Biz, takvaya erenleri kurtaracağız. Zalimleri de orada diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.

– İbni Kesir

Sonra Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş hâlde bırakırız.

– Diyanet İşleri

Sonra takvaaya erenleri kurtaracağız. Zaalimleri ise orada diz üstü düşmüş bir halde bırakacağız.

– Hasan Basri Çantay

Sonra sakınanları kurtararak zalimleri, dizüstü çökmüş durumda orada bırakırız.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُنَا بَيِّنَٰتٖ قَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَيُّ ٱلۡفَرِيقَيۡنِ خَيۡرٞ مَّقَامٗا وَأَحۡسَنُ نَدِيّٗا ٧٣

Âyetlerimiz kendilerine açık açık tecvid üzere okunduğu vakit de o küfredenler dediler ki iman edenlere: "bu iki ferikin hangisi makamca daha iyi ve meclis-ü mahfilce daha güzel?".

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ayetlerimiz kendilerine açıkça okunduğu zaman; küfreden o adamlar mü'minlere: Bu iki takım insanın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir? derler.

– İbni Kesir

Âyetlerimiz kendilerine apaçık bir şekilde okunduğu zaman, inkâr edenler, inananlara, “İki topluluktan hangisinin bulunduğu yer daha hayırlı meclis ve mahfili daha güzeldir?” dediler.

– Diyanet İşleri

Kendilerine açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman küfr (-ü inkâr) eden o adamlar mü'minlere: «İki zümreden hangisi ikaametgâh i'tibariyle daha hayırlı, meclis ve topluluk bakımından daha güzeldir?» dediler.

– Hasan Basri Çantay

Açık ayetlerimiz okunduğu zaman kâfirler, mü'minlere «Hangimizin sosyal konumu daha üstün, hangimizin itibarı daha yüksektir» derler.

– Seyyid Kutub

وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَحۡسَنُ أَثَٰثٗا وَرِءۡيٗا ٧٤

Halbuki biz kendilerinden evvel meta ve manzaraca daha güzel nice karınlar helâk etmişiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki, varlıkça ve gösterişçe bunlardan çok daha üstündüler.

– İbni Kesir

Biz onlardan önce, mal mülk ve görünümü daha güzel olan nice nesilleri helâk ettik.

– Diyanet İşleri

Biz onlardan evvel nice asır (lar halkını) helak etdik ki onlar mal ve metâ'ca da, gösterişce de daha güzeldiler.

– Hasan Basri Çantay

Oysa biz eski dönemlerde onlardan daha varlıklı ve daha gösterişli nice kuşakları yokettik.

– Seyyid Kutub

قُلۡ مَن كَانَ فِي ٱلضَّلَٰلَةِ فَلۡيَمۡدُدۡ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ مَدًّاۚ حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوۡاْ مَا يُوعَدُونَ إِمَّا ٱلۡعَذَابَ وَإِمَّا ٱلسَّاعَةَ فَسَيَعۡلَمُونَ مَنۡ هُوَ شَرّٞ مَّكَانٗا وَأَضۡعَفُ جُندٗا ٧٥

De ki: kim dalâlette ise rahman onun istediği kadar meddini uzatsın, nihayet vaadolunacak şeyi gördükleri vakit: ya azâb veya saat, o zaman bilecekler ki kimmiş o mevkıı daha fena ve iradesi daha zayıf?

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Rahman; sapıklıkta olanın günlerinin uzunluğunu uzattıkça uzatır. Nihayet tehdit edildikleri azabı veya kıyamet gününü gördükleri zaman; kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bileceklerdir.

– İbni Kesir

(Ey Muhammed!) De ki: “Kim sapıklık içinde ise Rahmân onlara, istenildiği kadar süre versin! Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler.

– Diyanet İşleri

De ki: «Kim sapıklık içinde ise çok esirgeyici (Allah), onu (n dünyalığını ve ipini) uzatdıkca uzatır. Nihayet va'd olunageldikleri şeyleri — ya azabı, yahud kıyameti — gördükleri zaman artık kimin yeri daha kötü, kimin cemâati (ve yardımcıları) daha zaîf imiş, bileceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Onlara de ki; «rahmeti bol olan Allah sapık yolda olanlara ne kadar geniş maddi imkân verirse versin, sonunda tehdit edildikleri somut azab ile ya da kıyamet günü ile yüzyüze geldiklerinde nasıl olsa kimin sosyal konumunun daha düşük ve kimin askeri gücünün daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir.»

– Seyyid Kutub

وَيَزِيدُ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ٱهۡتَدَوۡاْ هُدٗىۗ وَٱلۡبَٰقِيَٰتُ ٱلصَّٰلِحَٰتُ خَيۡرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابٗا وَخَيۡرٞ مَّرَدًّا ٧٦

Hidâyeti kabul edenlere ise Allah daha ziyade hidayet verir ve bâki kalacak olan salih ameller Rabbin’in indinde sevabca da daha hayırlı akibetçe de daha hayırlıdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, hidayete erenlerin hidayetini artırır. Baki kalacak salih ameller Rabbının katında hem sevab olarak daha hayırlı, hem de netice olarak daha hayırlıdır.

– İbni Kesir

Allah, doğruya erenlerin hidayetini artırır. Kalıcı salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.

– Diyanet İşleri

Allah, hidâyeti kabul edenlerin feyzini artırır. Bekaa bulacak iyi ameller Rabbinin nezdinde sevabca da hayırlıdır, aakıbetce de hayırlıdır.

– Hasan Basri Çantay

Allah doğru yolda olanların sapmazlıklarını pekiştirir. Kalıcı iyi ameller, Rabb'in katında daha iyi ödül kazandırıcı ve daha mutlu akıbete erdiricidirler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu