بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَآ ءَاتَيْنَٰهُ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَٰهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا ٦٥

Derken kullarımızdan bir kul buldular ki biz ona nezdimizden bir rahmet vermiş ve ledünnimizden bir ilim öğretmiştik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Derken kullarımızdan bir kul buldular ki Biz, ona; katımızdan bir rahmet vermiş ve kendisine nezdimizden bir ilim öğretmiştik.

– İbni Kesir

Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

– Diyanet İşleri

Derken kullarımızdan (öyle) bir kul buldular ki biz ona tarafımızdan bir rahmet vermiş, kendisine nezdimizden (haas) bir ilim öğretmişdik.

– Hasan Basri Çantay

Orada kendisine tarafımızdan rahmet sunduğumuz ve katımızdan dolaysız biçimde ilim öğrettiğimiz bir kulumuzu buldular.

– Seyyid Kutub

قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰ هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَىٰٓ أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا ٦٦

Musâ, ona öğretildiğin ilimden bana bir rüşd öğretmen şartı ile sana ittiba edebilir miyim? dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Musa ona: Sana öğretilen ilimden bana öğretmen için, peşinden geleyim mi? dedi.

– İbni Kesir

Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.

– Diyanet İşleri

Musa ona: «Sana, doğru yol olarak öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tâbi' olayım mı?» dedi.

– Hasan Basri Çantay

Musa, ona «Sana öğretilen bilginin birazını bana öğreterek olgunlaşmamı sağlaman amacı ile peşinden gelebilir miyim?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِىَ صَبْرًا ٦٧

Doğrusu, dedi: sen benimle sabredemezsin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da dedi ki: Doğrusu sen, benim yaptıklarıma asla dayanamazsın.

– İbni Kesir

Adam, şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”

– Diyanet İşleri

O da (Musâya): «Doğrusu sen benim beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın».

– Hasan Basri Çantay

O kulumuz, Musa'ya dedi ki; «Sen benimle beraber olmaya katlanamazsın.»

– Seyyid Kutub

وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَىٰ مَا لَمْ تُحِطْ بِهِۦ خُبْرًا ٦٨

Havsalanın almadığı şeye nasıl sabredeceksin?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl dayanırsın?

– İbni Kesir

“İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”

– Diyanet İşleri

«(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabr edersin?» dedi.

– Hasan Basri Çantay

Sebeplerini kavrayamayacağın olaylar karşısında nasıl sabredeceksin.

– Seyyid Kutub

قَالَ سَتَجِدُنِىٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ صَابِرًا وَلَآ أَعْصِى لَكَ أَمْرًا ٦٩

İnşaAllah dedi: beni sabırlı bulacaksın ve senin hiç bir emrine âsı olmam.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da: İnşallah sabrettiğimi göreceksin, sana hiç bir işte karşı gelmeyeceğim, dedi.

– İbni Kesir

Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi.

– Diyanet İşleri

O da: «Allah dilerse beni sabredici bulacaksın, sana hiç bir işde karşı gelmeyeceğim» dedi.

– Hasan Basri Çantay

Musa «İnşaallah, beni sabırlı bulacaksın, hiçbir konuda sana karşı gelmeyeceğim.»

– Seyyid Kutub

قَالَ فَإِنِ ٱتَّبَعْتَنِى فَلَا تَسْـَٔلْنِى عَن شَىْءٍ حَتَّىٰٓ أُحْدِثَ لَكَ مِنْهُ ذِكْرًا ٧٠

O halde dedi: eğer bana tabi olacaksan bana hiç bir şeyden suâl etme tâ ben sana ondan bir söz açıncaya kadar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O halde bana uyacaksan; ben sana anlatmadıkça herhangi bir şey hakkında soru sormayacaksın, dedi.

– İbni Kesir

O da şöyle dedi: “O hâlde, eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.”

– Diyanet İşleri

(O: «Eğer bu suretle) bana tabî' olacaksan ben, sana anıb söyleyinceye kadar, bana hiç bir şey sorma» dedi.

– Hasan Basri Çantay

O kulumuz, Musa'ya dedi ki; «Eğer benimle birlikte geleceksen yapacağım hiçbir iş hakkında bana soru sorma, benim sana o konuda açıklama yapmamı bekle.»

– Seyyid Kutub

فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا رَكِبَا فِى ٱلسَّفِينَةِ خَرَقَهَاۖ قَالَ أَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ أَهْلَهَا لَقَدْ جِئْتَ شَيْـًٔا إِمْرًا ٧١

Bunun üzerine ikisi bir gittiler, nihayet gemiye bindiklerinde tuttu gemiyi yaraladı, â, dedi: ehalisini gark etmek için mi yaralandın onu? AlimAllah müdhiş bir şey yaptın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye bindiklerinde; o, bu gemiyi deliverdi. Musa: Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın, dedi.

– İbni Kesir

Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine gitdiler. Nihayet (bir) gemiye bindikleri zaman o, bunu deliverdi. (Musa) dedi ki: «Sahihlerini (suda) boğasın diye mi onu deldin? Andolsun, sen büyük bir iş yapdın».

– Hasan Basri Çantay

Böylece yola koyuldular. Bir süre sonra bir gemiye bindiler. O kulumuz bu gemide bir delik açtı. Musa ona, «İçindekileri boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten çok çirkin bir iş yaptın» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ أَلَمْ أَقُلْ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِىَ صَبْرًا ٧٢

Demedim mi, dedi: doğrusu sen benimle sabredemezsin?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ben, sana; yaptığım şeylere dayanamazsın, demedim mi? dedi.

– İbni Kesir

Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.

– Diyanet İşleri

Dedi: «Sen beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın demedim mi»?

– Hasan Basri Çantay

O kulumuz Musa'ya «Ben sana, benimle beraber olmaya katlanamazsın dememiş miydim?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ لَا تُؤَاخِذْنِى بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرْهِقْنِى مِنْ أَمْرِى عُسْرًا ٧٣

Beni dedi: unuttuğumla muâhaze etme ve bana bu işimden dolayı güçlük çıkarma.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Unuttuğum şeyden dolayı bana çıkışma, gücümün yetmediği şeyden beni sorumlu tutma, dedi.

– İbni Kesir

Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi.

– Diyanet İşleri

(Musa): «Unutduğum şeyden dolayı, dedi, beni muaheze etme. Şu işimde (arkadaşlığımızda) bana güçlük yükleme».

– Hasan Basri Çantay

Musa; «Unutkanlığım yüzünden beni azarlama ve bilginden yararlanma konusunda bana zorluk çıkarma» dedi.

– Seyyid Kutub

فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا لَقِيَا غُلَٰمًا فَقَتَلَهُۥ قَالَ أَقَتَلْتَ نَفْسًا زَكِيَّةًۢ بِغَيْرِ نَفْسٍ لَّقَدْ جِئْتَ شَيْـًٔا نُّكْرًا ٧٤

Yine gittiler, nihayet bir oğlana rast geldiler tuttu onu öldürüverdi, â! Dedi: ter temiz bir nefsi bir nefis mukabili olmaksızın öldürdün mü? alimAllah çok münker bir şey yaptın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yine gittiler, nihayet bir erkek çocuğa rastladılar. O, hemen bunu öldürdü. Cana karşılık olmaksızın masum bir kimseye mi kıydın? Doğrusu, çok kötü bir şey yaptın, dedi.

– İbni Kesir

Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi.

– Diyanet İşleri

Yine gitdiler. Nihayet bir oğlan çocuğuna rast geldikleri zaman o, hemen bunu öldürdü. (Musa) dedi ki: «Tertemiz (ma'sum) bir canı, (diğer) bir can karşılığı olmaksızın, öldürdün ha! Andolsun ki sen kötü bir şey yapdın»!

– Hasan Basri Çantay

Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir genç ile karşılaştılar. O kulumuz, delikanlıyı öldürdü. Musa; «Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Gerçekten çok kötü bir iş yaptın» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكَ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِىَ صَبْرًا ٧٥

Doğrusu sen benimle sabredemezsin demedim mi sana? dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O: Ben, sana; yaptığım işlere dayanamazsın, demedim mi? dedi.

– İbni Kesir

Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.

– Diyanet İşleri

(O zât şöyle) dedi: «Ben sana beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın demedim mi?»

– Hasan Basri Çantay

O kulumuz Musa'ya; «Ben sana benimle beraber olmaya katlanamazsın dememiş miydim?' dedi.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu