بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

هُنَالِكَ ٱلْوَلَٰيَةُ لِلَّهِ ٱلْحَقِّۚ هُوَ خَيْرٌ ثَوَابًا وَخَيْرٌ عُقْبًا ﴿٤٤

İşte burada velâyet elhak, Allah’ın’dır, o sevabca da hayır, ukbaca da hayırdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte burada velayet, yalnız hak olan Allah'ındır. Mükafatlandırma bakımından da hayırlı olan, neticelendirme bakımından da hayırlı olan O'dur.

— İbni Kesir

İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah’a mahsustur. O’nun mükâfatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır.

— Diyanet İşleri

İşte bu makamda (ve bu halde) nusret ve haakimiyyet, hak olan Allahındır. O, sevabca da hayırlı, aakıbetce de hayırlıdır.

— Hasan Basri Çantay

İşte orada koruyuculuk ve egemenlik, varlığı «gerçek» olan Allah'ın tekelindedir. En yararlı ödül ve en hayırlı akıbet yalnız O'nun katındadır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR