بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ ءَامِنُواْ بِهِۦٓ أَوْ لَا تُؤْمِنُوٓاْۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْعِلْمَ مِن قَبْلِهِۦٓ إِذَا يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ سُجَّدًا ﴿١٠٧

De ki "ister inanın ona ister inanmayın, çünkü bundan evvel ilim verilmiş olanlar kendilerine tilâvet olununca çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ona ister inanın, ister inanmayın, muhakkak ki ondan önce kendilerine bilgi verilenlere, o okunduğu zaman, yüzleri üstü secdeye kapanırlar.

— İbni Kesir

De ki: “Ona ister inanın, ister inanmayın. Şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenler, Kur’an kendilerine okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar.”

— Diyanet İşleri

De ki: «Ona ister îman edin, ister îman etmeyin. Çünkü bundan evvel ilim verilmiş olanlar bile kendilerine karşı o tilâvet olununca çenelerinin üstüne (yüzü koyun) kapanarak secde ediyorlar».

— Hasan Basri Çantay

De ki; «Siz bu Kur'an'a ister inanın, ister inanmayın, o bundan önce kendilerine bilgi verilenlere okunduğunda, onlar çeneleri üzerine secdeye kapanırlar.»

— Seyyid Kutub

وَيَقُولُونَ سُبْحَٰنَ رَبِّنَآ إِن كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولًا ﴿١٠٨

Ve diyorlar ki tesbih Rabbimize "hakikat Rabbimiz’in vaadi katiyyen fıîle çıkarılmış bulunuyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derler ki: Tenzih ederiz Rabbımızı. Rabbımızın vaadi şüphesiz yerine gelmiş olacaktır.

— İbni Kesir

“Rabbimizin şanı yücedir. Rabbimizin va’di mutlaka gerçekleşecektir” derler.

— Diyanet İşleri

Ve: «Rabbimizi tenzîh ederiz. Hakıykat, Rabbimizin va'di kat'iyyen fi'le çıkarılmışdır» diyorlar.

— Hasan Basri Çantay

Ve derler ki, «Rabbimizin şanı yücedir, O'nun verdiği söz kesinlikle yerine gelecektir.»

— Seyyid Kutub

وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا۩ ﴿١٠٩

Ve ağlıyarak çeneleri üstü kapanıyorlar, o onların huşûunu da artırıyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yüzleri üstü kapanarak ağlarlar. Ve bu, onların huşu'unu artırır.

— İbni Kesir

Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır.

— Diyanet İşleri

Ağlayarak çeneleri üstüne (yüzü koyun) kapanıyorlar ve bu, onlara derin saygısını artırıyor.

— Hasan Basri Çantay

Çeneleri üzerine secdeye kapanırlarken, gözyaşları dökerler. Kur'an onları ürpertir, saygılarını artırır.

— Seyyid Kutub

قُلِ ٱدْعُواْ ٱللَّهَ أَوِ ٱدْعُواْ ٱلرَّحْمَٰنَۖ أَيًّا مَّا تَدْعُواْ فَلَهُ ٱلْأَسْمَآءُ ٱلْحُسْنَىٰۚ وَلَا تَجْهَرْ بِصَلَاتِكَ وَلَا تُخَافِتْ بِهَا وَٱبْتَغِ بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا ﴿١١٠

De ki Allah deyin rahman deyin hangisini deseniz hep onundur o en güzel isimler; bununla beraber salâhatında pek bağırma, pek de gizleme ikisinin arası bir yol tut.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini derseniz deyin ; en güzel isimler O'nun içindir. Namazında sesini yükseltme de, gizleme de. İkisi arasında bir yol bul.

— İbni Kesir

De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.

— Diyanet İşleri

De ki: «Gerek Allah diye (ad verib) çağırın, gerek Rahman diye (habîbim) (ad verib) çağırın, hangisi ile çağırırsanız nihayet en güzel isimler Onundur». Namazında pek bağırma, sesini o kadar kısma da. İkisinin arası bir yol tut.

— Hasan Basri Çantay

De ki; «Onu ister «Allah» diye çağırın, ister «Rahman» diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, en güzel isimler O'nundur. Namazda sesini fazla yükseltme, fazla da kısık tutma, bu ikisi arasında bir yol tut.»

— Seyyid Kutub

وَقُلِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ٱلَّذِى لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُن لَّهُۥ شَرِيكٌ فِى ٱلْمُلْكِ وَلَمْ يَكُن لَّهُۥ وَلِىٌّ مِّنَ ٱلذُّلِّۖ وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًۢا ﴿١١١

Ve şöyle de: hamd O Allah’a ki hiç bir veled edinmedi, ona mülkte bir şerik de olmadı, ona zülden bir veliy de olmadı, onu tekbir ile büyükle de büyükle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve de ki: Hamd, O Allah'a mahsustur ki; bir çocuk edinmemiş ve O'nun mülkünde bir ortak bulunmamıştır. Düşkünlükten dolayı O'nun bir yardımcısı olmamıştır. Ve O'nu tekbir et.

— İbni Kesir

“Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve âcizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a mahsustur” de ve O’nu tekbir ile yücelt.

— Diyanet İşleri

(Şöyle) de: «Evlâd edinmeyen, mülk (ün) de hiç bir ortağı olmayan, züll (-ü aciz) den nâşî yardımcıya da (ihtiyâcı) bulunmayan Allaha hamd olsun». Onu büyük bil, büyüklükle an.

— Hasan Basri Çantay

De ki; «Hamd, çocuk edinmemiş olan, egemenlikte ortağı bulunmayan ve güçsüzlüğünü telafi edecek bir destekçiye gerek duymayan Allah'a mahsustur.» O'nun büyüklüğünü gereğince dile getir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR