بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَا تَشْتَرُواْ بِعَهْدِ ٱللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًاۚ إِنَّمَا عِندَ ٱللَّهِ هُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ٩٥

Allah’ın ahdini cüzî bir bedele değişmeyin her halde Allah yanındaki sizin için daha hayırlıdır, eğer bilir iseniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın ahdini az bir pahaya değişmeyin. Eğer bilirseniz; Allah katında olan, sizin için daha hayırlıdır.

– İbni Kesir

Allah’a verdiğiniz sözü az bir karşılığa değişmeyin. Eğer bilirseniz, şüphesiz Allah katında olan sizin için daha hayırlıdır.

– Diyanet İşleri

Allahın ahdini az bir bahâya satmayın (satıp değişmeyin). Allah indindeki (nusret ve sevab yok mu?) sizin için hayırlı olan ancak odur, eğer bilirseniz...

– Hasan Basri Çantay

Allah'a vermiş olduğunuz sözü birkaç paraya satmayınız. Çünkü gerçeğin bilincindeyseniz, Allah'ın katındaki ödül sizin için daha hayırlıdır.

– Seyyid Kutub

مَا عِندَكُمْ يَنفَدُۖ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ بَاقٍۗ وَلَنَجْزِيَنَّ ٱلَّذِينَ صَبَرُوٓاْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ٩٦

Sizin yanınızdaki tükenir, Allah’ın yanındaki ise bâkîdir, elbette biz o sabredenlere yaptıkları amelin daha güzelile ecirlerini muhakkak vereceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin yanınızdaki tükenir. Allah'ın katında olanlar ise sonsuzdur. Sabredenlere mükafatlarını, yaptıklarının daha güzeli ile ödeyeceğiz.

– İbni Kesir

Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz.

– Diyanet İşleri

Sizin nezdinizdeki tükenir, Allahın indindeki ise baakıydir. Sabredenlerin mükâfatını biz yapmakda olduklarının daha güzeliyle vereceğiz muhakkak.

– Hasan Basri Çantay

Sizin yanınızdaki tükenir, fakat Allah'ın katındaki kalıcıdır, süreklidir. Biz sabredenleri, yaptıkları iyiliklerin en güzel karşılıkları ile ödüllendireceğiz.

– Seyyid Kutub

مَنْ عَمِلَ صَٰلِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُۥ حَيَوٰةً طَيِّبَةًۖ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ٩٧

Erkekten dişiden her kim mü'min olarak iyi bir amel işlerse muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeli ile ecirlerini muhakkak vereceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kadın olsun, erkek olsun; her kim, inanmış olarak iyi amel işlerse; ona hoş bir hayat yaşatacağız. Mükafatlarını yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.

– İbni Kesir

Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.

– Diyanet İşleri

Gerek erkekden, gerek kadından kim, o mü'min olarak, iyi amel (ve hareket) de bulunursa hiç şübhesiz onu (dünyâda) çok güzel bir hayat ile yaşatırız ve (o gibilere) her halde yapageldiklerinin daha güzeliyle ecir veririz.

– Hasan Basri Çantay

İman etmiş olan hangi erkek ya da kadın, eğer iyi amel işlerse, ona dünyada mutlu bir hayat yaşatırız, böylelerini ahirette de yaptıkları iyiliklerin en güzel karşılığı ile ödüllendiririz.

– Seyyid Kutub

فَإِذَا قَرَأْتَ ٱلْقُرْءَانَ فَٱسْتَعِذْ بِٱللَّهِ مِنَ ٱلشَّيْطَٰنِ ٱلرَّجِيمِ ٩٨

Şimdi Kur'an okuduğun vakit evvelâ Allah’a sığın o recîm şeytandan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kur'an okuyacağın zaman; kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.

– İbni Kesir

Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

– Diyanet İşleri

Haydi Kur'an okuduğun (okumak istediğin) zaman o koğulmuş şeytandan Allaha sığın.

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, Kur'an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ لَيْسَ لَهُۥ سُلْطَٰنٌ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ ٩٩

Hakikat bu ki iman edip de Rab’lerine tevekkül edenler üzerine onun sultası yoktur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu inananlar ve yalnız Rabblarına güvenenler üzerinde, onun bir nüfuzu yoktur.

– İbni Kesir

Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.

– Diyanet İşleri

Hakıykat şudur ki îman edenler ve Rablerine güvenib dayananlar üzerinde onun hiç bir haakimiyyeti yokdur.

– Hasan Basri Çantay

Çünkü şeytanın, Rabblerine sığınan mü'minler üzerinde hiçbir nüfuzu, hiçbir etkinliği yoktur.

– Seyyid Kutub

إِنَّمَا سُلْطَٰنُهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُۥ وَٱلَّذِينَ هُم بِهِۦ مُشْرِكُونَ ١٠٠

Onun sultası ancak onu veliy ittihaz edenlere ve Allah’a şirk koşanlaradır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onun nüfuzu; sadece onu dost edinenler ve Allah'a şirk koşanlar üzerindedir.

– İbni Kesir

Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.

– Diyanet İşleri

Onun zoru ancak onu yâr edinmekde olanlara ve onu kendisine (Allaha) eş koşanlara karşıdır.

– Hasan Basri Çantay

Şeytanın, sadece onu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerinde, nüfuzu ve etkinliği vardır.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا بَدَّلْنَآ ءَايَةً مَّكَانَ ءَايَةٍۙ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوٓاْ إِنَّمَآ أَنتَ مُفْتَرٍۭۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ١٠١

Bir âyeti bir âyetin yerine bedel yaptığîmız vakit Allah indirdiğine ve indireceğine alem iken o şeytan yârânı: "Sen sırf bir müfterisin" dediler, hayır onların çoğu bilmezler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman; Allah ne indirdiğini gayet iyi bilirken, onlar: Sen sadece uyduruyorsun, derler. Hayır onların çoğu bunu bilmezler.

– İbni Kesir

Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

– Diyanet İşleri

Biz bir âyeti diğer bir âyetin yerine (bunu nesh ederek) getirdiğimiz vakit — ki Allah neyi indireceğini çok iyi bilendir — dediler ki: «Sen ancak bir iftiracısın». Hayır, onların pek çoğu bilmezler.

– Hasan Basri Çantay

Biz herhangi bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman kâfirler sana «Sen bunu yalandan uyduruyorsun» derler. Oysa Allah kullarına ne mesaj indireceğini herkesden iyi bilir. Aslında onların çoğu gerçeği bilmiyorlar.

– Seyyid Kutub

قُلْ نَزَّلَهُۥ رُوحُ ٱلْقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِٱلْحَقِّ لِيُثَبِّتَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَهُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ ١٠٢

Söyle onlara: onu Rabbin’den hikmeti hakkile Ruh’ul-kudüs indirdi ki iman edenleri tesbit etmek ve müslümanlara bir hidayet, bir bişaret olmak için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Onu Ruh-el Kudüs, mü'minlerin imanını pekiştirmek, müslümanlara hidayet ve müjde olmak üzere Rabbın katından hak ile indirmiştir.

– İbni Kesir

Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs (Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi.”

– Diyanet İşleri

De ki: «Onu (Kur'ânı) — îman edenlere tam bir sebat vermek, müslümanlara bir hidâyet ve bir müjde olmak için — Rabbinden hak olarak Ruuh-ul kuds indirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Onlara de ki; «Bu Kur'an'ı, Ruh'ül-Kudüs (Cebrail) Rabbinin katından hakka dayalı olarak indirdi. Amacı, mü'minlerin inancını pekiştirmek, müslümanlara doğru yol kılavuzu ve müjde kaynağı olmaktır.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُۥ بَشَرٌۗ لِّسَانُ ٱلَّذِى يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِىٌّ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِىٌّ مُّبِينٌ ١٠٣

Muhakkak biliyoruz ki onlar "mutlaka onu bir beşer talim ediyor" da diyorlar, ilhad etmek istedikleri kimsenin lisanı acemîdir, bu Kur'an ise gayet beliğ bir arabî lisan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; ona mutlaka bir insan öğretiyor, dediklerini biliyoruz. Kasdettikleri kişinin dili yabancıdır. Kur'an ise apaçık arapçadır.

– İbni Kesir

Andolsun ki biz onların, “Kur’an’ı ona bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır.

– Diyanet İşleri

Andolsun ki biz onların: «Bunu mutlakaa bir beşer öğretiyor» diyeceklerini biliyoruz. Hakdan sapmak suretiyle kendisine nisbet edecekleri (o mefruz kimse) nin lisânı (olsa olsa) a'cemî (olabilir. Arabî değil). Bu (Kur'anın dili) ise (bütün fesaahat ve belâğati ile) apaçık Arabca bir dildir.

– Hasan Basri Çantay

Onların «Bu Kur'an'ı, Muhammed'e biri öğretiyor» dediklerini kesinlikle biliyoruz. Bu asılsız yakıştırmayı ileri sürerken kastettikleri kişinin dili yabancıdır, Arapça değildir; oysa Kur'an'ın dili fasih bir Arapça'dır.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ لَا يَهْدِيهِمُ ٱللَّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ١٠٤

Allah’ın âyetlerine inanmayanları elbette Allah, hidayete erdirmez ve onlara elîm bir azâb vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Allah'ın ayetlerine inanmayanları; Allah, doğru yola eriştirmez. Onlara elim bir azab vardır.

– İbni Kesir

Allah’ın âyetlerine inanmayanları, Allah elbette doğru yola iletmez. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

– Diyanet İşleri

Allahın âyetlerine îman etmeyenler (yok mu?) şübhesiz ki Allah onlara hidâyet (nasıyb) etmez. Onlar için çok acıklı bir azâb vardır.

– Hasan Basri Çantay

Allah'ın ayetlerine inanmayanları O doğru yola iletmez. Onları acıklı bir azap beklemektedir.

– Seyyid Kutub

إِنَّمَا يَفْتَرِى ٱلْكَذِبَ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَٰذِبُونَ ١٠٥

Yalanı ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur iftira ederler, işte onlar kendileridir ki o yalancılardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın ayetlerine inanmayanlar; sadece yalan uydururlar. Ve işte onlar yalancıların kendileridir.

– İbni Kesir

Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.

– Diyanet İşleri

Ancak Allahın âyetlerine îman etmeyenlerdir ki (öyle) yalan, iftira düzer (ler). İşte yalancıların ta kendileri de onlardır.

– Hasan Basri Çantay

Yalanı, ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. Onlar ise yalancıların ta kendileridirler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu