بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَعَلَى ٱللَّهِ قَصۡدُ ٱلسَّبِيلِ وَمِنۡهَا جَآئِرٞۚ وَلَوۡ شَآءَ لَهَدَىٰكُمۡ أَجۡمَعِينَ ٩
Yolu doğrultmak da Allah’a aiddir, ondan sapan da var, maamafih Allah, dilerse hepinizi hidayette kılardı.
Yolun doğrusunu göstermek Alla'a aittir. Ondan sapan da vardır. O, dileseydi; hepinizi birlikte doğru yola iletirdi.
Doğru yolu göstermek Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.
Doğru yolu bildirmek Allaha âiddir. Kimi (yol) ise eğridir. (Allah) dileseydi muhakkak hepinizi topdan hidâyete erdirirdi.
Yolun doğrusunu göstermek Allah'ın tekelindedir. Kimi yollar eğridir. Eğer o dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.
هُوَ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗۖ لَّكُم مِّنۡهُ شَرَابٞ وَمِنۡهُ شَجَرٞ فِيهِ تُسِيمُونَ ١٠
O odur ki Semâ’dan bir su indirdi. Size ondan bir içecek var, yine ondan bir ağaç ki hayvan yayarsınız.
O'dur size semadan su indiren, ondan içersiniz. Ve hayvanları otlattığınız bitki de onunla biter.
O, gökten sizin için su indirendir. İçilecek su ondandır. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla meydana gelir.
O, sizin îçin gökden (bulutdan) su (yağmur) indirendir. İçilecek (ler) bundan, içinde (hayvanlarınızı) yaymakda olduğunuz ot (lar) da bundandır.
Size gökten su indiren O'dur ve hayvan otlattığınız çayırlar O'nun sayesinde gelişir.
يُنۢبِتُ لَكُم بِهِ ٱلزَّرۡعَ وَٱلزَّيۡتُونَ وَٱلنَّخِيلَ وَٱلۡأَعۡنَٰبَ وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ ١١
Onunla size ekin, zeytun, hurmalıklar, üzümler türlüsünden meyveler bitirir, elbette bunda tefekkür edecek bir kavim için bir âyet var.
Onunla size ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve türlü türlü ürünler bitirir. Düşünen bir kavim için bunda ayetler vardır.
Allah o su ile size; ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve her türlü meyvelerden bitirir. Elbette bunda düşünen bir kavim için bir ibret vardır.
(Allah) onunla (su ile) sizin için ekin (ler), zeytin (ler), hurma ağaçları, üzümler ve meyvelerin her birinden (nice rızıklar) bitiriyor. Bunların her birinde tefekkür edecek bir zümre için elbette birer âyet vardır.
Allah su aracılığı ile sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve çeşit çeşit meyvalar bitirmektedir. Bunda düşünen kimseler için ibret dersi vardır.
وَسَخَّرَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ وَٱلنُّجُومُ مُسَخَّرَٰتُۢ بِأَمۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ ١٢
Hem sizin için geceyi ve gündüzü ve şems-ü kameri teshir buyurdu, bütün yıldızlar da onun emrine müsahhardırlar, elbette bunda aklı olan bir kavim için âyetler var.
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin buyruğunuza verdi. Yıldızlar da O'nun buyruğu ile müsahhar kılınmıştır. Muhakkak ki bunda, akleden bir kavim için ayetler vardır.
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da O’nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir. Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için ibretler vardır.
Geceyi, gündüzü, güneşi, ayı siz (in hizmetiniz) e O raam etdi. Yıldızlar da Onun emrine boyun eğmişlerdir. Bunların her birinde aklını kullanacak bir zümre için elbette âyetler vardır.
Allah gece ile gündüzü, güneş ile ayı yararınıza sundu. Yıldızlar da O'nun buyruğu ile canlılara hizmet sunmaktadırlar. Bunlarda düşünen kimseler için ibret dersi vardır.
وَمَا ذَرَأَ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُخۡتَلِفًا أَلۡوَٰنُهُۥٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَذَّكَّرُونَ ١٣
Daha sizin için arzdan muhtelif renklerle yarattıkları, neler var, elbette bunda tezekkür edecek bir kavim için bir âyet var.
Yeryüzünde rengarenk şeyleri de sizin için O, yaratmıştır. Muhakkak ki öğüt alan bir kavim için bunda ayetler vardır.
Sizin için yeryüzünde çeşitli renk ve biçimlerle yarattığı şeyleri de sizin hizmetinize verdi. Öğüt alan bir toplum için bunda ibretler vardır.
Sizin için yerde çeşidli renklerle yaratdığı neler varsa (onları da size müsahhar kılmışdır). Bunların her birinde öğüd alacak, (iyi düşünecek) bir zümre için elbette birer âyet vardır.
O yeryüzünde yarattığı çeşitli türdeki varlıkları da sizin yararınıza sundu. Bunda öğüt alan kimselere ibret dersi vardır.
وَهُوَ ٱلَّذِي سَخَّرَ ٱلۡبَحۡرَ لِتَأۡكُلُواْ مِنۡهُ لَحۡمٗا طَرِيّٗا وَتَسۡتَخۡرِجُواْ مِنۡهُ حِلۡيَةٗ تَلۡبَسُونَهَاۖ وَتَرَى ٱلۡفُلۡكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ ١٤
Yine Odur ki O, denizi teshır etmiştirki ondan taze bir et yiyesiniz ve içinden giyeceğiniz bir ziynet çıkarasınız, gemileri de görürsünüz ki onda yara yara akar giderler, hem fazlından nasib arayasınız diye hem de gerek ki şükredesiniz.
Taze et yemeniz, giyineceğiniz süs eşyanızı çıkarmanız ve Allah'ın bol nimetinden istifade etmeniz için; denizi müsahhar kılan O'dur. Gemilerin onu yara yara gittiğini görürsün, O'nun lutfunu aramanız ve şükretmeniz içindir, belki şükredersiniz artık.
O, taze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için denizi sizin hizmetinize verendir. Gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) O’nun lütfundan nasip aramanız ve şükretmeniz içindir.
O, denizi — ondan taze bir et yemeniz, ondan giyeceğiniz (kullanacağınız) zîneti çıkarmanız için — (hizmetinize) raam edendir. Gemilerin orada (suları) yararak gitdiklerini görüyorsun ki (bu, sırf Allahın) lutf-ü kereminden (nasıyb) aramanız ve (Ona) şükr etmeniz içindir.
O denizi de yararınıza sundu ki, oradan elde edilen taze etler yiyesiniz ve diplerinden süs olarak kullanacağınız takılar çıkarasınız; gemilerin, dalgaları yara yara denizde süzüldüklerini görürsün. Nimetlerini araştırasınız ve ola ki, kendisine şükredesiniz diye Allah, denizi yararınıza sundu.
وَأَلۡقَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمۡ وَأَنۡهَٰرٗا وَسُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ ١٥
Hem arzda ağır baskılar bıraktı ki sizi çalkar diye, hem de nehirler ve yollar, gerek ki doğru gidesiniz.
Yeryüzünde sarsılmayasınız diye sabit dağlar, nehirler ve yollar koymuştur ki onunla, doğru yolu bulasınız.
(15-16) Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar.
O, sizi sallayıp çalkalar diye, yer yüzüne sabit ve muhkem dağlar, (bundan başka da) ırmaklar, yollar koydu. Tâki maksadlarınıza ulaşasınız.
Allah, yeryüzünde sarsılmayasınız diye köklü dağlar, yolunuzu şaşırmayasınız diye nehirler ve yollar meydana getirdi.
وَعَلَٰمَٰتٖۚ وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَهۡتَدُونَ ١٦
Ve alâmetler, yıldızla da onlar yol doğrulturlar.
İşaretler de. Yıldızlarla da, onlar yollarını bulurlar.
(15-16) Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar.
(Yer yüzünde) daha nice alâmetler (peyda etdi). Yıldız (lar) la da onlar (insanlar) yollarını doğrulturlar.
Çeşitli yol işaretleri de varetti. İnsanlar yıldızlar aracılığı ile de yönlerini belirler.
أَفَمَن يَخۡلُقُ كَمَن لَّا يَخۡلُقُۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ١٧
Şimdi yaratan yaratamıyana benzer mi? Artık siz bir tezekkür etmez misiniz?
Yaratan; yaratmayan gibi midir hiç? Artık öğüt almaz mısınız?
Şu hâlde yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık siz düşünmez misiniz?
Yaratan (Allah), yaratmayan kişi gibi midir? Artık iyice düşünmeyecek misiniz?
Yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz?
وَإِن تَعُدُّواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ لَا تُحۡصُوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ ١٨
Halbuki Allah’ın nimetini saysanız ihsâ edemezsiniz, her halde Allah çok Gafur, çok Rahimdir.
Allah'ın nimetini sayacak olursanız; bitiremezsiniz. Muhakkak ki Allah; Gafur'dur, Rahim'dir.
Hâlbuki Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Allahın ni'metini birer birer saysanız (bu, ne mümkin? Onu) icmal suretiyle bile sayamazsınız. Şeksiz şübhesiz Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
Eğer Allah'ın nimetlerini sayacak olursanız bitiremezsiniz. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.
وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ ١٩
Hem Allah neyi sir tutar, neyi ilân edersiniz hepsini bilir.
Allah; gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilir.
Allah, gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir.
Allah, neyi gizler, neyi açıklarsanız bilir.
Allah, gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir.