بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَقْسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهْدَ أَيْمَٰنِهِمْۙ لَا يَبْعَثُ ٱللَّهُ مَن يَمُوتُۚ بَلَىٰ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ٣٨

Onlar: «Ölecek kimseyi Allah diriltmez» diye olanca yemînleriyle Allaha andetdiler. Hayır, bu Onun üzerinde hak bir vad'dir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.

– Hasan Basri Çantay

لِيُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِى يَخْتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعْلَمَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَٰذِبِينَ ٣٩

(Allah diriltecek) onlara hakkında ihtilâf edegeldiklerini açıklasın, küfr (ve inkâr) edenler de kendilerinin ne yalancı kimseler idiklerini bilsin (ler) diye.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَىْءٍ إِذَآ أَرَدْنَٰهُ أَن نَّقُولَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ ٤٠

Bir şey'i (n olmasını) dilediğimiz zaman sözümüz ancak ona «Ol» dememizden ibâretdir. O da derhal oluverir.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ فِى ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مَا ظُلِمُواْ لَنُبَوِّئَنَّهُمْ فِى ٱلدُّنْيَا حَسَنَةًۖ وَلَأَجْرُ ٱلْءَاخِرَةِ أَكْبَرُۚ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ ٤١

Zulme uğratıldıklarından sonra Allah yolunda hicret edenleri biz dünyâda elbette güzel bir suretde yerleşdiririz. Âhiret mükâfatı ise her halde daha büyükdür. (Kâfirler bunu) bilmiş olsalardı..

– Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ ٤٢

(O muhacirler hak yolunda) sabr-u sebat edenler ve ancak Rablerine güvenib dayanmakda olanlardır.

– Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُّوحِىٓ إِلَيْهِمْۚ فَسْـَٔلُوٓاْ أَهْلَ ٱلذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ ٤٣

Senden evvel kendilerine vahy eder olduğumuz erkeklerden başkasını biz peygamber göndermedik. Eğer bilmiyorsanız zikir erbabına sorun.

– Hasan Basri Çantay

بِٱلْبَيِّنَٰتِ وَٱلزُّبُرِۗ وَأَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ ٤٤

(O peygamberler) apaçık bürhanlarla (mu'cizelerle) ve kitablarla (gönderildiler. Habîbim) biz sana da Kur'ânı indirdik. Tâki insanlara, kendilerine ne indirildiğini açıkça anlatasın ve tâki onlar da iyice fikirlerini kullansınlar.

– Hasan Basri Çantay

أَفَأَمِنَ ٱلَّذِينَ مَكَرُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن يَخْسِفَ ٱللَّهُ بِهِمُ ٱلْأَرْضَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ ٱلْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ ٤٥

Fesâd plânları hazırlayanlar Allahın kendilerini yere batıracağına, yahud şuurlarının eremeyeceği cihetlerden kendilerine azâb gelib çatacağına karşı emîn mi oldu (lar) artık?

– Hasan Basri Çantay

أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِى تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُم بِمُعْجِزِينَ ٤٦

Yahud onlar dönüb dolaşırlarken (Allahın) kendilerini yakalayıvermesinden (bir eman mı aldılar) ki onlar (hiç bir suretle Allâhı) aaciz bırakıcı değildirler.

– Hasan Basri Çantay

أَوْ يَأْخُذَهُمْ عَلَىٰ تَخَوُّفٍ فَإِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَّحِيمٌ ٤٧

Yoksa onlar (Allahın) kendilerini tedricen azaltmak suretiyle cezalandıracağından (emniyyete mi girdiler)? Demek ki Rabbin hakıykat çok esirgeyici, çok merhamet edicidir.

– Hasan Basri Çantay

أَوَلَمْ يَرَوْاْ إِلَىٰ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ مِن شَىْءٍ يَتَفَيَّؤُاْ ظِلَٰلُهُۥ عَنِ ٱلْيَمِينِ وَٱلشَّمَآئِلِ سُجَّدًا لِّلَّهِ وَهُمْ دَٰخِرُونَ ٤٨

Onlar Allahın yaratdığı her hangi bir şey'e (dikkatle) bakmadılar mı ki onların gölgeleri bile zelîl zelîl Allaha secdekâr olarak durmadan sağa sola dönüyor.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu