بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُواْ بَلْ جِئْنَٰكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمْتَرُونَ ٦٣

Yok dediler biz sana onların şekkedip durduklarını getirdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar da: Biz, sana sadece onların şüphe edip durdukları azabı getirdik.

– İbni Kesir

Dediler ki: “Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik.”

– Diyanet İşleri

Onlar da: «Hayır, dediler, biz sana onların, hakkında şek etmekde oldukları şey'i (azabı) getirdik».

– Hasan Basri Çantay

Onlar dediler ki; «Biz sana soydaşlarının kuşku ile karşıladıkları ilahi azabı haber vermeye geldik.»

– Seyyid Kutub

وَأَتَيْنَٰكَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ ٦٤

Ve sana emri Hakk’ı ile geldik, emin ol biz sadıklarız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekle geldik sana. Biz, şüphesiz doğru söyleyenleriz, dediler.

– İbni Kesir

“Biz, sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz.”

– Diyanet İşleri

«Sana Hak (kın emri) ile geldik. Biz şübhesiz doğru söyleyenleriz».

– Hasan Basri Çantay

Sana gerçeği getirdik, kesinlikle doğru söylüyoruz.

– Seyyid Kutub

فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ ٱلَّيْلِ وَٱتَّبِعْ أَدْبَٰرَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَٱمْضُواْ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ ٦٥

Hemen gecenin bir kısmında ehlini yürüt ve sen arkalarından git ve içinizden hiç bir kimse ardına bakmasın, emrolunduğunuz yere geçin gidin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O halde geceleyin bir ara aileni yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiç biriniz arkaya bakmasın ve emrolunduğunuz yere doğru yürüyün, demişlerdi.

– İbni Kesir

“Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere (doğru) geçin gidin.”

– Diyanet İşleri

«O halde gecenin bir kısmında aileni yürüt, sen de arkalarından git. Sizden kimse ardına (dönüb) bakmasın. Emr olunacağınız yere geçib gidin».

– Hasan Basri Çantay

Gecenin bir saatinde aileni ve bağlılarını yola çıkar, sen de peşlerinden git, hiçbiriniz arkasına bakmasın, emredildiğiniz yere doğru yol alın.

– Seyyid Kutub

وَقَضَيْنَآ إِلَيْهِ ذَٰلِكَ ٱلْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰٓؤُلَآءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ ٦٦

Ona katî olarak şu emri vahyettik: sabaha çıkarlarken şunların arkaları katiyyen kesilecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.

– İbni Kesir

Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: “Sabaha çıkarken onların sonu kesilmiş olacak.”

– Diyanet İşleri

Ona şu (kat'î) emri vahyetdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası behemehal kesilmiş olacakdır».

– Hasan Basri Çantay

Böylece Lût'a bu önemli olayı, yani sabah olunca şu adamların soylarının kurumuş olacağı yolundaki hükmümüzü bildirdik.

– Seyyid Kutub

وَجَآءَ أَهْلُ ٱلْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ ٦٧

Şehir ahalisi de haber alıp keyf içinde gelmişlerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şehir halkı sevinerek geldiler.

– İbni Kesir

Şehir halkı sevinerek geldiler.

– Diyanet İşleri

Şehir halkı sevine sevine (müsâfirlerin yanına) geldi.

– Hasan Basri Çantay

Şehir halkı sevinç içinde Lût'un evine geldi.

– Seyyid Kutub

قَالَ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ ضَيْفِى فَلَا تَفْضَحُونِ ٦٨

Amanın dedi onlar benim müsafirlerim, artık beni rüsvay etmeyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni mahcub etmeyin.

– İbni Kesir

Lût, dedi ki: “Şüphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin.”

– Diyanet İşleri

(Lût) dedi ki: «Hakıykat bunlar benim müsâfirlerimdir. Binâenaleyh beni rüsvay etmeyin».

– Hasan Basri Çantay

Lût onlara dedi ki; «Bunlar benim konuklarımdır, sakın beni onlar karşısında rezil etmeyiniz.»

– Seyyid Kutub

وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ ٦٩

Allah’tan korkun, beni utandırmayın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tan korkun da beni rezil etmeyin.

– İbni Kesir

“Allah’a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın” dedi.

– Diyanet İşleri

«Allahdan korkun. Beni tasalandırmayın».

– Hasan Basri Çantay

Allah'dan korkunuz, beni utandırmayınız.»

– Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ ٱلْعَٰلَمِينَ ٧٠

Seni dediler, âlemden nehyetmedikmi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Biz seni alemlerden men'etmemiş miydik?

– İbni Kesir

Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler.

– Diyanet İşleri

«Biz seni, dediler, elâleme karışmakdan, (bizim bu gibi işlerimize müdâhale etmekden) men etmedik mi»?

– Hasan Basri Çantay

Hemşehrileri ona; «İnsanlar ile ilişki kurmayı biz sana yasaklamamış mıydık?» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ هَٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِىٓ إِن كُنتُمْ فَٰعِلِينَ ٧١

Tâ şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.

– İbni Kesir

Lût: “İşte kızlarım. Eğer yapacaksanız (onlarla evlenebilirsiniz)” dedi.

– Diyanet İşleri

(Lût) dedi: «Eğer (dediğinizi) yapıcılarsanız işte bunlar, (işte) kızlarım».

– Hasan Basri Çantay

Lût; «Eğer bir şey yapacaksanız, işte size kızlarım» dedi.

– Seyyid Kutub

لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِى سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ ٧٢

Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler.

– İbni Kesir

(Melekler, Lût’a:) “Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)” dediler.

– Diyanet İşleri

(Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler.

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, hayatın hakkı için onlar sarhoşlukları içinde debeleniyorlardı.

– Seyyid Kutub

فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ ٧٣

Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tan yeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi.

– İbni Kesir

Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi.

– Diyanet İşleri

Derken onları, işrak vakfına girdikleri sırada, o (korkunç) ses yakalayıverdi.

– Hasan Basri Çantay

Tanyeri ağarırken korkunç bir gürültüye tutuldular.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu