بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّا جَآءَ ءَالَ لُوطٍ ٱلْمُرْسَلُونَ ٦١

Elçiler Lut ailesine varınca;

– İbni Kesir

قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ ٦٢

Lut: Doğrusu siz, tanınmamış kimselersiniz, dedi.

– İbni Kesir

قَالُواْ بَلْ جِئْنَٰكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمْتَرُونَ ٦٣

Onlar da: Biz, sana sadece onların şüphe edip durdukları azabı getirdik.

– İbni Kesir

وَأَتَيْنَٰكَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ ٦٤

Gerçekle geldik sana. Biz, şüphesiz doğru söyleyenleriz, dediler.

– İbni Kesir

فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ ٱلَّيْلِ وَٱتَّبِعْ أَدْبَٰرَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَٱمْضُواْ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ ٦٥

O halde geceleyin bir ara aileni yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiç biriniz arkaya bakmasın ve emrolunduğunuz yere doğru yürüyün, demişlerdi.

– İbni Kesir

وَقَضَيْنَآ إِلَيْهِ ذَٰلِكَ ٱلْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰٓؤُلَآءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ ٦٦

Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.

– İbni Kesir

وَجَآءَ أَهْلُ ٱلْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ ٦٧

Şehir halkı sevinerek geldiler.

– İbni Kesir

قَالَ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ ضَيْفِى فَلَا تَفْضَحُونِ ٦٨

Dedi ki: Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni mahcub etmeyin.

– İbni Kesir

وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ ٦٩

Allah'tan korkun da beni rezil etmeyin.

– İbni Kesir

قَالُوٓاْ أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ ٱلْعَٰلَمِينَ ٧٠

Dediler ki: Biz seni alemlerden men'etmemiş miydik?

– İbni Kesir

قَالَ هَٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِىٓ إِن كُنتُمْ فَٰعِلِينَ ٧١

Dedi ki: Yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu