بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُۥ مِن صَلْصَٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٣٣

Benim, dedi: bir salsâlden, bir mesnun balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem kabil değildir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ben, dedi: Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın insana secde etmem.

— İbni Kesir

İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.”

— Diyanet İşleri

«Ben, dedi, kuru bir çamurdan, suuretlenmiş bir balçıkdan yaratdığın beşer için secde edeyim diye (var) olmadım»!

— Hasan Basri Çantay

İblis «Kara çamurdan oluşmuş kuru balçıktan yarattığın insana secde etmek bana yakışmaz» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ فَٱخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ ﴿٣٤

O halde, dedi: çık oradan çünkü sen racîmsin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: Öyleyse çık oradan. Sen, artık kovulmuş birisin.

— İbni Kesir

(34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi.

— Diyanet İşleri

(Cenâb-ı Hak) şöyle buyurdu: «O halde çık buradan. Çünkü sen artık koğulmuşsundur».

— Hasan Basri Çantay

Allah «Öyleyse defol oradan, artık sen rahmetimden kovulmuşsun» dedi.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ عَلَيْكَ ٱللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلدِّينِ ﴿٣٥

Ve bu lânet ceza gününe kadar üzerindedir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki ceza gününe kadar la'net sanadır.

— İbni Kesir

(34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi.

— Diyanet İşleri

«Hiç şübhesiz ceza gününe kadar lâ'net senin tependedir».

— Hasan Basri Çantay

Hesaplaşma gününe kadar sürekli olarak lânetim üzerinedir.

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ ﴿٣٦

Rabbim! dedi, öyle ise bana onların ba's olunacakları güne kadar mühlet ver.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım; beni hiç olmazsa tekrar dirilecekleri güne kadar ertele,

— İbni Kesir

İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi.

— Diyanet İşleri

«Ey Rabbim, dedi, öyleyse bana (insanların) kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver».

— Hasan Basri Çantay

İblis, «Ey Rabbim, o halde insanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana yaşama süresi tanı» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلْمُنظَرِينَ ﴿٣٧

Haydi dedi: sen mühlet verilenlerdensin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: Şüphesiz sen ertelenenlerdensin.

— İbni Kesir

(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi.

— Diyanet İşleri

(37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma'lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin».

— Hasan Basri Çantay

Allah, «Sen kendilerine yaşama süresi tanınanlardansın» dedi.

— Seyyid Kutub

إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْوَقْتِ ٱلْمَعْلُومِ ﴿٣٨

Vakti malûm gününe kadar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bilinen gün gelene kadar.

— İbni Kesir

(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi.

— Diyanet İşleri

(37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma'lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin».

— Hasan Basri Çantay

O belirli vaktin gününe kadar.

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِى لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٣٩

Rabbim, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım; beni azdırdığın için, andolsun ki; ben de onlara yeryüzündeki fenalıkları güzel göstereceğim ve onların hepsini azdıracağım.

— İbni Kesir

(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.

— Diyanet İşleri

«Ey Rabbim, dedi, beni azdırdığın şey'e (rahmetinden tard etmene) mukaabil ben de andolsun yer (yüzün) de onlar (ın ma'sıyetlerini) her halde süsleyeceğim (onları kendilerine hoş göstereceğim). Onların hepsini, topdan, muhakkak ki, azdıracağım».

— Hasan Basri Çantay

İblis dedi ki; «Ey Rabbim, beni kışkırtıp sapıklığa düşürdüğün için dünyada kötülüğü onlara cazip göstererek hepsini yoldan çıkaracağım.

— Seyyid Kutub

إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ ٱلْمُخْلَصِينَ ﴿٤٠

Ancak içlerinden ihlâs verilen kulların müstesnâ.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak içlerinden ihlas verilen kulların müstesna.

— İbni Kesir

(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.

— Diyanet İşleri

«Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların müstesna».

— Hasan Basri Çantay

Sadece onların arasındaki seçkin kulların hariç.

— Seyyid Kutub

قَالَ هَٰذَا صِرَٰطٌ عَلَىَّ مُسْتَقِيمٌ ﴿٤١

Bu, dedi: bir câdde "teahhüd ederim" dos doğru.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: İşte, Benim taahhüd ettiğim dosdoğru yol budur.

— İbni Kesir

(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi.

— Diyanet İşleri

Buyurdu ki: «İşte bu, bana göre (hak ve lâyık) olan doğru bir yoldur».

— Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «İşte bana ileten doğru yolum budur.»

— Seyyid Kutub

إِنَّ عِبَادِى لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَٰنٌ إِلَّا مَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْغَاوِينَ ﴿٤٢

Hakikat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olmaz. Ancak sana uyan sapıklar müstesna.

— İbni Kesir

(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi.

— Diyanet İşleri

«Benim kullarımın üzerinde senin hiç bir tahakküm (ün) yokdur. Meğer ki azıb sapanlardan sana tâbi' olanlar olsun».

— Hasan Basri Çantay

Sana uyan sapıklar dışındaki kullarım üzerinde senin hiçbir nüfuzun, hiçbir etkileme gücün yoktur.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٤٣

Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz cehennem.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz onların hepsine vaadolunan yer, cehennemdir.

— İbni Kesir

Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir.

— Diyanet İşleri

«Şeksiz şübhesiz onların topuna va'd olunan yer cehennemdir».

— Hasan Basri Çantay

Onların hepsinin buluşma yerleri cehennemdir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR